• mustafa kemal atatürk'ün kütüphanecisi nuri ulusu'nun anılarından oluşan , doğan kitapçılık tarafından basılan bir hatırat.

    (bkz: #19390260)
  • atatürk'ün insanî özelliklerinin tanınması, anlaşılması açısından mutlaka okunması gereken güzel bir anı kitabıdır. nuri ulusu 12 yıl boyunca adeta burnunun dibinde yaşadığı atatürk'ü öyle güzel, öyle tarafsız anlatmıştır ki siz de paşayla birlikte gezersiniz... mesela ata'nın rakı içmelerini olduğu gibi aktarmıştır. birileri yadırgar diye düşünüp onca yaşanmışlığı çöpe atma yoluna gitmemiştir. öte yandan ata'nın karakterine, askerliğine, devlet adamlığına ilişkin de bir dolu güzel, ders verici olay aktarmıştır.

    son olarak kitabın 20. basımı 90 gr özel kâğıda basılmıştır. okurken zevk verir. bu da ayrı bir ince düşüncedir...
  • atatürk'ün hatıratlarından oluşan kütüphanecisi nuri ulusu tarafından 1972 yılında yazılmaya başlanmış fakat ölümü nedeniyle oğlu(eski tff başkanı mustafa kemal ulusu) tarafından 29 ekim 2008 yılında tamamlanmış atatürk'ün yanı başında olaylara tanık olduğunuz kitap. içerik olarak atatürk'ün kişilik özelliklerine fazlaca değinir, örneğin kitaplarda önemli gördüğü yerleri önem sırasına göre renkli kalemlerle çizermiş çok önemli gördüğü yeri kırmızı kalemle çizermiş mesela, kitap sayfalarını asla katlamazmış katlayanlara da çok sinir olurmuş. çok hızlı kitap okurmuş günde 1 belki 2 kitap bitirirmiş.(hızlı okuma yüksek konsantrasyon ve hızlı düşünme yetisine sahip olduğunu gösterir) ayrıca şöylede bir olay geçmiştir, ankaradan istanbula giderken -seyahatlerinde çok fazla kitap götürürmüş- kütüphanesine bir cephane sandığı getirtmiş nuri ulusu'ya kitapları buna koymasını söylemiştir, şaşkın şaşkın bakan nuri ulusuya "bu sandıklarla savaşta cephane taşıdık şimdi kitap taşıyacağız bundan sonraki savaşımız bilimle olacaktır" demiştir.
  • meşgul olduğu bayönder adlı piyesin yazımını kontrol ediyordu, o kadar ki tek tek okuyor, gerekli tashihleri yapıyor, okuyor, tekrar okuyordu. bir ara bana seslendi “bay ne demektir, biliyor musun? dur bekle, cevabını ben vereyim. saygıya, hürmete layık insan, erkek demektir; bayan da, aynı saygı ve hürmete layık olan kadın demektir. bundan böyle artık erkeklere bay, kadınlarımıza bayan diye hitap edeceğiz.” o sırada içeri giren ve konuşmayı dinleyen sofra şefimiz ibrahim söz istedi ve “peki kadınlara bayan dediğimizde hem madam hem matmazel mi olacak? matmazele de ayrı bir hitap daha iyi olmaz mı paşam?” deyince “ibrahim, belki haklısın, ama bir kadını evlenmeden önce ve sonrasında iki ayrı insan saymak bence çağ dışı bir olaydır. bugünkü medeniyette bu düşünülemez” dedi .
  • atatürk hakkında okuduğum en güzel kitap diyebilirim. hem günlük hayatı ve karakteri hakkında çok güzel ve detay bilgiler içermesi, hem anlatıcının atatürk'ün kütüphanecisi olması ve atatürk'ün kitaplar ile olan ilişkisine birinci elden tanık olması, nuri ulusu'nun resmi tarihten bi haber olarak bildiği, içinden geldiği gibi atasını ve o günleri anlatması, bu hatırları çok özel yapıyor. atatürk tarihi gibi değil de bir evladının babası ile geçen günlerini anlattığı aile içi bir günlük gibi okunuyor. okuyanı o günlerde o insanlarla yaşama isteği ile dolduran bir kitap.
hesabın var mı? giriş yap