• yaşadığımız yerdeki tarihi - turistik yerleri bir kere bile görmediğimiz halde, dışardan gelen birinin 2-3 günde hepsini gezdiği düşünülünce; "e türkiye bi burası" dememizi bir kere daha gerekli kılan, bize ilginç gelmemesi gereken hadise.
  • ateistin ateistlikte devam etme sebebi de budur...

    (bkz: din toplumların afyonudur)
  • (bkz: turan dursun)
  • din'in inanç değil de büyük toplulukların alışkanlığı safhasına geçtiğinde görülen durumdur.
  • gerçekten böyle olma ihtimali çok çok az olan bir durum...

    fakat bir ateist, kendini böyle tanimlamaya yetecek kadar, müslümanlarin (müslümanligin degil) yalan yanlis bazi uygulamalarini müslümanlardan daha iyi bilebilir. zaten onu ateizme sevkeden de (eger ana babadan ateist degilse) bu duygularidir.

    o yanlislari yapanlar, o ateist kadar bunun yanlis oldugunu bilmiyorlardir. çünkü sorgulamadan, etrafda gördükleri biçimde inanmislar ve düsünmeden uygulamislardir. zaten dünyada herkes kendi yaptigini dogru buldugu için yapar ve onu savunacak bir söylem de mutlaka gelistirir.

    öte yandan insanlar çok büyük bir çogunlukla, anne babalarinin ve içinde yasadiklari yakin çevrenin inançlarina bagli kalirlar. bu yüzden çogu insanin inanci, sadece gördüklerini uygulamaktan ibaret olan taklidî imandir. ortada henüz bilgi bile yoktur.

    yasina ve kültür seviyesine göre zamanla inandiklari seyler hakkinda bilgi sahibi olmaya baslarlar. ancak bu bilgi, baslangiçtaki inançlarini güçlendirmeye ve yaptiklarinin dogru olduguna kendilerini inandirmaya yöneliktir.

    bu yüzden inanç degisikligi, öyle kolay kolay gerçeklesebilen bir olay degildir. hele insanin okuyup ögrenip kendi bilgi ve iradesiyle farkli bir din seçmesi, milyonda bir rastlanacak kadar nadir bir vakadir.

    "ben ana babasinin inanciyla taban tabana zit fikirlere, inançlara yönelen bir sürü insan taniyorum" gibi bir iddianiz varsa, bilmelisiniz ki, yönünü ebeveyninin inançlarinin ters istikametine çevirenler, ana baba ve yakin çevreden edinilen inanci güçlendirici bilgi alma döneminde, bir sekilde farkli bir görüsün yani sonradan sahip olduklari görüsün etkisini artirici bilgilerle hasir nesir olmak zorunda kalmislardir.

    yoksa bütün dinleri ve inançlari derinlemesine etüd edip aralarindaki farki ve üstünlügü bizzat yasayarak seçip inanç sahibi olmus insan sayisi yok denecek kadar azdir. bilirsiniz ki istisnalar zaten kural disidir.
  • birçok "ben müslümanim" diye gezinen kisinin, kendi dinini yanlis yorumlamasi ve yanlis biliyor olmasi gerçegini göz önünde bulundurursak, böyle bir seyin olmasi kuvvetle muhtemeldir.
  • dini tabiyetin kültürel bir olgu oldugu düsünülürse çok da sasirilmayacak bir durumdur. müslüman bir cografyada müslüman olmak ve kalmak için dini bilgiye haiz olmak sart degilken müslüman bir cografyada ateist olmak din üzerine biraz daha fazla kafa yormayi elzem kilar.
  • bir takim muslumanlarin islami arasira bi yerlerde "tekbir" diye bagirmak, bi takim insanlari oruc tutmuyor diye dovmek, "tuu sizi kafirler" diye soylenmekten ibaret sandiklarindan olur.
  • batıda, islamiyet/islam dünyası üzerine araştırma yapan birçok akademisyenin içinde bulunduğunu düşündüğüm durumdur. emirleri, yasakları, ayetleri, hadisleri fazlasıyla iyi bilirler. fakat bir farkları vardır ki inanmazlar, bu nedenle onun toplum üzerindeki etkilerini algılayamazlar*. bundan sonrasında ise atmaya, tutmaya, eleştirmeye başlar, bilgilerini adeta "senden fazla biliyorum ve kararım şu ki bu din min işleri yaramaz" *dercesine müslümanlara kakalamaya, bunun üzerinden fikirlerini empoze etmeye çalışırlar. en basitinden öğrendikleri yada ezberledikleri islamiyete dair şeylerin kibrin kötü birşey olduğuna olan vurgusunu kibirlene kibirlene anlatırlar. hasılı kelam, normaldir bu durum, ama eksiktir, ancak yaşayan bilir kendi dinini
hesabın var mı? giriş yap