• teizm'in tersi
  • tanrının varlığı ile ilgili felsefedir. ateizmin dinsizlik, ateistin de dinsiz olduğunu söylemek çok da anlamlı olmayacaktır. çünkü dünya üzerinde budizm gibi ateist dinler de vardır. dinsizlerin de ateist olduğu söylenebilir; ama bunun her zaman için tersi geçerli değildir. ateizm çok kaba ve kısa bir tanımla dünyanın ve yaşamın ilahi bir güç tarafından yaratıldığını düşünmeyenlerin düşüncesidir.
  • tanımı sağlam temellere oturtulamayan dolayısıyla aynı platformda tartışılamayan olgu
  • (bkz: ateizm)
    (bkz: teizm)
  • sizin ("siz" i kendileri bilir) inandiklariniza inanmayan... ama baska bir suru inanclari ve erdemleri olanlar...
  • islami bir kaynaktan ateizm yorumu...

    hiçbir ilâh kabul etmeyen, tanrıtanımaz felsefi doktrinlerin ortak adı.
    sistemleştirilmiş bir ekol oluşturulmaksızın filozoflardan bir bölümünce benimsenmiş olan bu anlayış, doğrudan doğruya tanrının varlığını inkâr üzerine kuruludur. bu özelliğiyle de benzer yanlar taşıyor olsa da- tanrının varlığını ya da mahiyetini tartışan doktrinlerden ayrılır; tanrının yokluğunu kesin bir biçimde öne sürer.
    hemen hemen tüm felsefe ekolleri ve öğretileri gibi ateizm'in kökleri de eski yunan'a uzanır. maddeci yapı belirten çeşitli felsefe okullarının bağlıları, ontolojik yorumları sonucunda ateist bir inanç sergilemişlerdir. "gölge etme başka ihsan istemem" sözüyle yaygın bir ünü bulunan diyojen bunlardan biri ve felsefe tarihinde kâfir diye nitelenen ilk kimsedir. atom kuramcısı demokrit, onun izleyicisi leocippus, sofist'lerden gorgias ve protegoras, kendi adıyla anılan ekolün kurucusu epikür, öne sürdükleri materyalist görüşler bağlamında birer ateist olarak göze çarparlar.
    rönesans'tan sonra batı'da varlığını hissettiren din-dışı eğilimler ve özellikle de evrenin, doğanın ve insanın, insan toplumunun dinden bütünüyle soyutlanarak yorumlanması sonucu ortaya çıkan görüşler, ateist tutumlara büyük katkılarda bulunmuş, onlara bolca kullanabilecekleri veriler sağlamıştır.
    nitekim, dinden ve törelerden bağımsız bir siyasetin oluşturulması savını öne süren makyavel, ateizm'i bu alana sokarken; birer ateist olmadıkları hâlde dekart, david hume ve kant gibi kimselerin akılı dinden bağımsız kılma çabaları ve bu doğrultuda öne sürdükleri düşünceler çağdaş ateizm'e tutanaklar hazırlamış oldu. pozitivist yorumlarla oluşturulan bilimsel kuramlar ve evrene yönelik rasyonalist bakış açılarının oluşturduğu ortam, feuerbach'ın öne süreceği düşünceler için çok elverişliydi. xix. yüzyılın en önemli ve sonraki dönemler bakımından da en etkili ateisti olan bu düşünür, tanrı'nın insana özgü ülkülerin bir yansıması olduğunu, insanın özgürlüğünün tanrı'yı inkârla gerçekleşebileceğini öne sürmüş; dini insanın etkinlik alanına indiren bu görüşten yola çıkan marks ise, ezilenlerin egemenliğiyle birlikte dinin de yok olacağı varsayımıyla ateizm'i doruk noktasına çıkarmıştır. bu çizgiyi kemâline ulaştıran nietzsche ise, "tanrı'nın ölümü" adlı kitabında, insanın kendisini bütünlemesi ve özünü bulması için göstermesi gereken en insanca tepkinin ateizm olduğunu söylemiştir.
    darwin, geliştirdiği kuramla yaratıcı-tanrı kavramını dışlarken; freud, tanrı inancının çaresızlık içindeki insanın çocukluk durumuna dönerek koruyucu bir babaya sığınma ihtiyacından doğduğunu öne sürerek, psikolojik çerçevedeki inkârı gündeme getirmek yoluyla ateizm'e bir başka boyut kazandırmıştır.
    yüzyılımızdaysa, ateizm'i jean paul şartre, albert camus gibi varoluşçular temsil ettiler. bunlar, insanın evrende bir başına olduğu ve kendi değerlerini belirlemek özgürlüğüne sahip bulunduğu düşüncesinden yola çıkarak, bu özgürlüğü kabulün kaçınılmaz sonucu olarak tanrı'nın inkârına gitmektedirler.
    agnostizm (bilinmezcilik) ve pozitivizm (olguculuk) gibi ateizm'i andıran görüşler, açıkça "tanrı yoktur" demeyip de "bilinemez" "tartışılması bilimsel değildir" türünden ifadeler kullandıklarından konumuzun dışında kalmaktadır.
    islâm literatüründe, dehriyye* diye adlandırılan ateizm, kronolojik bakımdan iki ayrı safha halinde irdelenebilir. cahiliyye dönemi dehriliği ve islâm sonrasındaki dehriyyun...
    kur'an-ı kerîm'de: "dediler ki: o (hayat dedikleri) şey, dünya hayatımızdan başkası değildir; ölürüz, diriliriz, ve bizi ancak dehr (zaman) helâk etmektedir.' halbuki onların bu sözlerinde hiçbir ilimleri yoktur. onlar ancak zanda bulunuyorlar. " (el-casiye, 45/24) haberiyle bildirilen cahiliyye dehriliği, yaratılmayı inkârla zaman ve maddenin ebediliğini öne süren bir inançtır.
    felsefî anlamdaki islâm sonrası dehrilik ise, muhtemelen, sâsânîler döneminde yaygın bir inanç olarak gözlenen "herşeyi değiştiren ve herşeyden kuvvetli olan, tüm olayları oluşturan ve yönlendiren büyük güç, ilâhî zat olan hürmüz değil, yalnızca sınırsız zamandır" temel inancı üzerine oturtulmuş bulunan zurvanig'in karşılığı ve uzantısıdır. bu inancın sahipleri allah'ı inkâr ederek, bütün oluşları zaman, dehr ya da felek adını verdikleri akışa bağlamaktaydılar.
    öte yandan, kısmî inkâr diyebileceğimiz bir tutum içinde bulunan maddiyun, tabiiyun (maddecilik, tabiatçılık) gibi düşüncelerle dehriliği karıştırmamak gerekir. çünkü, dehrilikde, ateizm'de olduğu gibi kesin bir inkâr, yüce allah'ı açık bir biçimde yok sayma sözkonusudur. yüce allah'ın kimi esma ve sıfatlarını değil de, gerek yaratıcılık, gerek ilâhlık ve gerekse rablık plânında küllî bir inkâr vardır. ateizm, gerçek anlamıyla, işte böylesine bir küllî inkârdır.
  • fanatik dincilerin eylem ve dusuncelerini gordukçe "allah'a sukur ateistim" dedirten felsefe

    (bkz: trabzon santa maria kilisesi papazinin oldurulmesi)
  • evrenin varolmasının ilk nedeni tanrı ya da ilahi bir güç mü, yoksa fizik kanunlarımı, planlı bir şekilde düşünülmüştemi olmuş yoksa tesadüflerin biraraya gelmesiylemi oluşmuş.ve nihai amaç akıllı ve ahlaklı bir yaratık olan insan tanrının eserimi yoksa evrimsel seleksiyon şeklinde tesadüflerin eserimi gibi belli bazı konularda diyalektik bir tartışma.
    herşeyin fizik kuralları çevresinde bir nedeni var fakat evrenin de varolmasının bir nedenini yine fizik kanunları çerçevesinde açıklamaya çalışmak saçma gibi gözüküyor.fizik kanunlarının yaratılması metafizik kanunlarla açıklanmak zorunda olmalı ki teistlerin ilahi kudret gibi açıklamalara gitmesinin sebebi budur.fakat tanrı yarattı demek bir açıklamamıdır.değildir,çünkü bize yeni bir şey söylememektedir.bilmediğimiz açıklayıcı somut bir bilgi vermemektir.bu yüzden iki tarafta kendi içinde haklı gözüküyor.fakat öyle bir şeyki teistler ateist yöntemleri kullanarak kendi görüşlerine kanıt oluşturabilirler.işte metaryalist olarak bakarsak evrenin temel sabitlerinin sonsuz olasılık içinde nasıl böyle mükemmel bir şekilde bir araya geldiği sorunu metaryalist yöntemden metafizik düşünceye doğru götürüyor insanı.
  • "biz ayrı dünyaların insanıyız sevgilim" cümlesinin söylenmesine yol açan düşünme sistemi. allahsızlık, kitapsızlık...
hesabın var mı? giriş yap