*

  • john bowlby tarafından 1940'larda, tavistock clinic'de çocuklar üzerinde yaptığı gözlemler sonucu, bebeklerin temel gereksinimlerinin başında bir bağlanma nesnesi geldiği, bu bağlanma nesnesinin kaybı durumda bebeklerin 3 farklı türde tepki verdikleri, bu tepkilerin içerik olarak yetişkinlikte de aynen devam ettiği üzerinde duran bir kuramdır.
    bu kuram ilişkilerin nasıl başladığını, neden sürdüğünü neden sürmediğini, insanların eş seçiminde hangi faktörlerden nasıl etkilendiklerini açıklamaya çalışır. kurama göre önemli olan, bebeklikteki bakım sürecinin yöntemsel içeriğinin nasıl olduğudur.

    bakım süreci tutarsızsa bebek dış dünyaya güven geliştiremeyecek, kendisinin de yeterince sevilen bir canlı olduğuna inanamayacaktır. yetişkinlikte bu kişinin duygusal ilişkilerde hem kendisine hem de partnerine karşı güvensiz olması ihtimali yüksektir. eşinin ya da herhangi birisinin kendisini yeterince sevebileceğine hiç bir zaman inanamaz, bu güven problemleri zaman zaman eşi aşırı kıskanma olarak da görülebilir. tutarsız bakım yöntemi ile bakılmış bazı kişiler ise eşle bütünleşmek, içiçe geçmek ister bu durum da doğru tepkiyi ne zaman vereceği belli olmayan annenin yanından hiç ayrılmamak için ona yapışan çocuğun tepkilerinden yapı olarak çok farklı değildir. bu kişilerin zihinlerindeki yöntemsel şemalar tutarsızlığa tanıdık olduğundan tutarlılık bu kişilere rahatsız edici gelir. zaman zaman durgun suyu bulandırarak ilişki içinde durduk yere kavga/kıskançlık/gerginlik gibi problemler çıkarabilirler.

    bakım süreci tutarlı ise bebek ihtiyaçlarının önemli olduğuna dair bir fikir geliştirecek, bu fikir bir süre sonra kendine güvene dönüşecektir. dış dünyanın ihtiyaçlarına duyarlı iyi bir yer olduğu fikri ise başkalarına olan güveni oluşturacaktır. bu kişinin yetişkinlikteki duygusal ilişkisinin dengeli ve güvene dayalı, psikolojik sorunlu dinamiklerden görece olarak arınık olması beklenir.
  • (bkz: john bowlby)
  • bebeklikteki anne(cogunlukla)- cocuk iliskisinin kalitesinin ergenlige, ve dahi erken yetiskinlik ve yetiskinlikteki iliski kurma stillerine yansimasini, ve ogrenilen bu stilin kisinin mevcut iliskileri uzerindeki etkisini -de- konu alir. alandaki en onemli ve/ya baglanma kuramina genis yer veren calismalardan birkaci sunlar:

    ainsworth, m., & wittig, b. (1969). attachment and exploratory behavior of one year olds in a strange situation. in b. m. foss (ed.). determinants of infant behavior, vol. 4. london: methuen

    collins, w. a., maccoby, e.e., steinberg, l., hetherington, e. m., & bornstein, m. (2000). contemporary research on parenting: the case for nature and nurture. american psychologist, 55, 218-232

    grossmann, k., grossman, k., spangler, g., suess, g., & unzner, l. (1985). maternal sensitivity and newborns' orientation responses as related to quality of attachment in northern germany. monographs of the society fi~r research in child development, 50(1-2, serial no. 2091, 233-256.

    harlow, h.f., harlow, m.k., & suomi, s.j. (1971). from thought to therapy: lessons from a primate laboratory. american scientist, 59, 538- 549.

    hazan, c. & shaver, p.r. (1987). romantic love conceptualized as an attachment process. journal of personality and social psychology, 52, 511- 524.

    kochanska, g. (1995). children's temperament, mothers' discipline, and the security of attachment: multiple pathways to emerging internalization. child development, 66. 597-615.

    rothbard, j.,c., & shaver, p. r. (1994). continuity of attachments across the life span. in m.b. sperling & w. h. berman (eds.) attachment in adults: clinical and developmental perspectives (pp. 31-71). ny: guilford.

    simpson, j.a., rholes, w.s. & nelligan, j.s., (1992). support-seeking and support- giving within couple members in an anxiety-provoking situation: the role of attachment styles. journal of personality and social psychology, 62, 434- 446.

    waters, e., wippman, j. & sroufe, l.a. (1979). attachment, positive affect and competence in the peer group: two studies in the construct validation. child development, 50, 821- 829.

    ve hatta teorinin cikis hikayesi ve genel cercevesi icin:
    http://www.psychology.sunysb.edu/…/inge_origins.pdf
  • kendi aramızda ataşman.
  • hollandalılar'ın cayır cayır çalıştığı bir kuram. leiden üniversitesi de başı çekmektedir. bağlanmayla ilgili çalışma yapmak isteyenler master, doktora için bir baksınlar derim.
  • bu bebeyim gercekten bebeklikten basliyor ve ozunde cok iyi biri. tamamen annenin cocugun ihtiyacarina dozunda ve sureklilik arzeder bicimde cevap vermesiyle ilgili hayatimizi kurtarabiliyor, ya da kaydirabiliyor.

    en onemli calisma, mary ainsworth anneye ait, ki soyle:

    1) 1.5-2 yas araligini anneyle oyuncaklarla dolu bir odaya aldin.
    kriter: cocuk anneden ne kadar uzaklasiyor, ne kadar yeni oyuncaklari ve odayi kesfediyor, ne siklikla donup anneye bakiyor.

    2) yabanci bir kadin odaya girip once kitap okumaya, bir sure sonrada anneyle konusmaya ve cocukla oynamaya calisiyor.
    kriter: cocugun tepkisi, anne-yabanci-kendisi ucgenindeki davranislari, oynamaya yeltenen yabanciya tepkisi

    3) anne kapidan cikip gidiyor, cocuk atese atmissin gibi agliyor genelde, yabanci kadin cocugu sakinlestirmeye ugrasiyor (separation)
    kriter: ne kadar sakinlestirilebiliyor, ne kadar siddetli agliyor

    4) anne geri gelip kucagina aliyor (reunion)
    kriter: ne kadar surede sakinlesiyor, anneye yapisma- anneyi itme davranislari sikligi, ondan sonra anneye yakinligi

    5) yabanci cikiyor, sonra bir bahaneyle anne de cikiyor. cocuk burda genelde perisan olma arifesine geliyor, ancak 15-20 saniyede yabanci geri geliyor.
    kriter: yine, yabanci kadin cocugu ne kadar sakinlestirebiliyor

    6) anne donyor, cocugu aliyor.
    kriter: anneye tepkisi.

    dort ana tip tespit ediyor ainsworth:
    a) securely attached (guvenli baglanma): annenin varliginda cesur, odayi oyuncaklari kesfediyor ama anneden de tam kopuk degil, anne gidince agliyor ama geri dondugunde kolayca sakinlesiyor, yine guvenip kolayca birakiyor anneyi oynamak icin.

    b) insecurely attached/ resistant (ambivalent): can hiras agliyor, kolay sakinlesmiyor, zaten bastan itibaren annenin eteginin dibinden pek ayrilmiyor, aglayip anne geri donunce adeta ustune yapisiyor, ama aglamasi da dinmiyor, tam anlamiyla ustune asiliyor (clingy). ileride hicbir sevgi yeterli gelmiyor, surekli bir beni sevmiyorsun guvensizlikleri, herkes her an onlari terkedecek gibi. zaten anneye yapismasi da terketmesini engellemek icin.

    c) insecurely attached/ avoidant: bu teori en cok bu kategoriden elestiri aliyor, iste misal alman kulturunde guvenli cocuk da boyle, hayatta avoidant olmaktan aldigim zevki alman olmaktan bile almadim vs. bunlar takmiyor, bir iki tepki verse de, genelde anneyle duygusal bag kurmuyor, ittirebiliyor, uzak durmayi tercih ediyor, ki anne de kendisinden pek farkli degil ki boyle. bunlar teoriye gore, hayalkirikligindan korktuklari icin bastan onlar vazgeciyorlar. zaten ileride de hayalkirikligina ugramamak icin bastan kesen, kendilerine yakinlastikca kacanlar bunlar.

    d) disorganized: ortaya karisik.

    tek faktor bu degil tabii insan iliskilerinde, ama genelde devamlilik arzediyor bebeklikten yetiskinlige bu stil. fakat insan pozitife yatkin, bir securely attached anaokul ogretmeni, anneanne/babaanne hatta ileride sevgili ya da es, insecure'u secure'a dondurebiliyor. oysa secure bir kere o temeli almissa insecure'a donmuyor.

    yetiskin baglanma stilleriyle ilgili soyle kuul bir calisma var: ciftleri laboratuvara aliyorlar, kadinla adami katakulliyle bir dakika ayirip sadece kadina "az sonra baya stresli bir deneyin parcasi olacaksiniz" deniyor, ve kadinin iritasyon olusu tetikleniyor.daha onceden olcek verilip bunlar guvenli baglanma mi guvensiz baglanma stili mi bakilmis. neyse, sonra kadinin baglanma tipine gore nasil bir ilgi aradigina, adamin baglanma stiline gore nasil bir ilgi verdigine gore nasil cevap verdigine bakiyorlar.

    sonuclar cinsiyetten bagimsiz ayni minvalde: kadin avoidant'sa, normal durumda fiziksel ve duygusal sevgilisiyle ilgiliyken, irite olduktan sonra kabuguna cekiliyor, erkek avoidantsa kadin irite olunca o da hemen kabuguna cekiliyor, kaciyor. kadin guvenli baglanma modeliyse stres olunca yardim ve ilgi ariyor, erkek guvenli baglanma stilindeyse, ilgi arayan/irite olan kadini fiziksel ve duygusal olarak sakinlestirmeye ugrasiyor.

    hayatinizi mi karartmak istiyorsunuz, oyleyse avoidant bulun gencler adli bir entry'nin daha sonuna geldik.
  • koskoca kuramdan birine bahsettim bana gotuyle guldu. halbuki hepimizin, okuyarak hayatimizi anlamlandirmamiz gereken bir kuramdir.
  • bir ilişkinin daha derin bir şekilde incelenmesi ve hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülen psikopatolojik şemlarla bağlantısıın kurulmasında temel bir rol oynar.
    john bowlby tarafından ortaya konulan bağlanma kuramı her ne kadar diğer disiplinler arasında bir köprü oluştursa da, freudyen temellidir.

    bağlanma kuramında anneden ayrılma ve anneyle buluşma anı ile bebeğin verdiği tepki ayırıcı bir tanıdır.
    örneğin güvenli bağlanma stiline sahip çocuklar annenin ayrılış anında normal bir gerilim yaşarlar ve anne geri döndüğünde sevinçli bir kavuşma anını oluştururlar.
    kaygılı bağlanma türünde ise anne giderken aşırı bir üzüntü yaşarlar ve anne geri döndüğünde çocuk anneye öfkeli ve kızgındır.
    kaçıngan bağlanma stiline sahip olan çocuklarda ise anneden ayrılış anı tepkisizdir ve anne geri döndüğünde anneye kayıtsız bir tutum sergilerler.

    anne-çocuk arasında sıcak, güvenli ve samimi bir iletişim varsa çocukta güvenli bağlanma modeli oluşur.

    işin ilginç yanı, çocukluğumuzda edindiğimiz bağlanma türü ileri ki yaşlarda yakın ilişkilerimize ve romantik ilişkilerimize bir yansıma oluşturur.
    ve işin daha da ilginci bu yaşlarda oluşan şemalarımız ileri ki dönemler (ergenlik, yetişkinlik) için yeni bir yaşayış biçimi oluşturuyor.
  • hani derler ya "etle tırnak gibiyiz" diye. bebekler anne kişisini kendisinin bir uzvu gibi görür, bir bütünün iki parçasıymışlar gibi algılar, ikimiz bir fidanın güller açan dalıyız modundadır. bu böyle 3 yaşına kadar sürer. şimdilerde adı 3 yaş sendromu olarak anılan süreçte, nefsin gelişmesi ve bebeğin kendi bireyselliğini keşfetmesiyle beraber çocuk kaçınılmaz olarak bu bir çeşit simbiyoz halden ayrılmaya başlar. annelerin kafayı üşütme emareleri gösterdiği, saçlarını başlarını yolduğu, kâh neşeli kâh depresif ortalarda dolaştığı, sigaraya başladığı bu çıldırtıcı dönem aslında anneliği için bir imtihan sürecidir. zira bu kaçınılmaz ayrılıktan sonra anne sınavı geçemez ise çocuk ömür billah annesinin bir organı gibi bağımlı kalma riskiyle karşı karşıya kalacaktır. kontrollü delilik kulağa tuhaf geliyor değil mi.. annelik, deliliği kontrol edebilme sanatıyla bezeli. bu yüzden zor.
hesabın var mı? giriş yap