• bir ayın ortasından itibaren özlemle beklenen alışveriş tipidir. okunan tüm dergilerin çıkış tarihini takriben, mutlu mesut bir şekilde büyük bir kitapçıya gidilir. alınacak dergiler önceden belli olmuş olsa bile de yaklaşık 30 dakika dergi reyonunda zaman geçirilir.
    ardından büyük bir mutlulukla poşete doldurulan dergiler evde kahve yudumluyarak gözden geçirilir. 15 günlük okuma sürecinin ardından yeni ay başı tekrar beklenir.
    sürekli takip edilen dergilere abone olmamanın en büyük nedenlerinden birisi bu alışverişin bünye üzerinde bıraktığı hazdır.
  • eger hardcore bir takipciyseniz kitapci ziyaretlerine gerek kalmaz, cunku zaten butun sevdiginiz dergilere abone olmussunuzdur ve yeni sayilar, kitapcilarda yerlerini almadan sizin posta kutunuzda belirirler. her ne kadar entry de bulunan "alisveris" kelimesi olayin zevkini arttirir gibi gorunse de, cogu hardcore dergisever kitapcilara gidip de en sevdigi 7 dergiden sadece 4 unu bulmakla tatmin olmaz, o yuzden aboneligi tercih eder.
  • bayram günü bayram günü kültür büfesileri kapalıdır misal. şehir sokaklarında gazetenin yanında dergi de satabilen bakkal arayı arayı bulabilemezsiniz. kaderinize küsersiniz. aybaşınıza küsersiniz. pek okuyan bir ülkenin evladı olmadığınız çün; treni kaçırmış bir milletin evladı mernuş olduğunuz çün filan hüngür hüngür düşünürsünüz.
  • dergilerin bir kısmı ay başına yetişmez, kimi daha önce çıkar piyasaya. dergilere abone olmanın bir heyecanı yoktur, memur dergilerdir onlar. işin cazibesi dergiler arasında kendi derginizi bulup almakta, yolda kapağa bakıp bu ay neler var acaba demekte...
hesabın var mı? giriş yap