• taksim meydani'ndan istiklal caddesi'ne dogru bakildiginda buyuk kubbesiyle dikkat ceken, meselik sokaktaki rum ortodoks kilisesi.
  • ayni isimle baska bir kilisede cunda adasindadir. 1865 te yeniden insa edilmistir. adanin ilk insa edilen kilisesidir. gunumuzdeki bakkal sokaginin sonunda, buyuk bir arsa var; kilise oradaydi.
  • efendim kendisi istiklal caddesi, meşelik sokak ve sıraselviler caddesi köşesinde bulunan kilisedir. hatta o yarımada kiliseye de aittir. tüm hamburgerciler, tüm kuruyemişciler, burger king vs. kiliseye kira ödeyerek kilisenin ayakta kalmasını sağlamaktadır.

    eskilerden bir anı... sp öğrencileri uzak diyarlardan okullarına kavuştukları için sabah 30-45 dakikalık boş vakitlerinde okula girmek istemez, sağa sola gitmek, sabahın kör karanlığında vakit geçirmek, aylaklık kelimesinin hakkını vermek istemişlerdir. tabi sene 80'lerin sonu. ortalıkta o vakitler tinerciymiş, ayyaşmış gibi bela yaratabilecek hedef kitle de bulunmamakta. var olan sarhoşlar hoş,karışmayan, bulaşmayan cinsten.

    sp öğrencileri, haftada bir, el ele tutuşup sabahın körü aya triada kilisesine gitmeyi adet haline getirmişti. din / etnik köken ayrımı olmadan gidilen kilise o vakitler sabah zamanlarında da mumların yakıldığı, çalınmayan orgların sesinin duyulduğu bir mekandı. hatta bizler o vakitler eşyaların org sesini içlerine sindirdiklerini, zamanı geldiği anda da bizim kulaklarımıza bunu duyurduğunu varsayardık. garip ve sakin hissederdik kendimizi, yoksa sp eziyetleri de az değildi, belki de sabrın temeli burasıdır diye de düşünmemiş değilimdir zaman içerisinde.

    bahçe kapısı kocaman demir kapı her zaman açık olurdu, bahçede bir köpek bizleri selamlayan. orada burada güvercinler ve kilisenin bekçisi... sonra ne olduysa oldu, zaman değişti, önce sokaklarda tinerciler belirdi, sonra dilenciler, sonra ayyaşlar.... sadece yıllardır fırıncı kıyafetiyle dolaşan ve ona buna höööyt diye bağıran istiklal delisiydi belki değişmeyen. ve bu değişim kiliseye de yansıdı, önce kapısı kapandı. bekçi bizleri içeri alır oldu, tanışmışlıktan. sonra o da kalktı.. kilise sadece bizim gözümüzün gördüğü ama hissedilemez bir mekandı artık. garip ve sakin değildik artık, org seslerini hayal edemiyorduk, mum ışığında ikonalara bakamıyorduk. köpek de değişti, aksileşti.. ara ara havlar oldu...

    sadece ve sadece güzel ve değişik anılar defterinde yerini aldı kilise. mekansal boşluğu ise bambi cafe doldurdu...
  • yerinde eskiden çan kuleli ahşap bir kilise vardı.etrafında bulunan rum mezarlığından dolayı da sokağının adı rum kabristanı sokağıydı. büyük pera yangınindan sonra yerine bugünkü kilise yapılmış ve sokağın ismi de meşelik olmuştur.
  • istanbulun anadolu yakasında bahariyede de bu isimle bir rum kilisesi bulunmaktadır. birkaç yıl önce sürgündeki yunan kralının oğlunun düğün töreni bu kilisede yapılmıştır.
  • bahariye caddesi üzerindeki kilisedir
  • bahariye caddesine bakan tarafının önünde çokça sokak müzisyeni görebileceğiniz klise.
  • kadıköy bahariye caddesi ile hacı şükrü sokak arasında bulunan kilisedir. arada bir çan sesleriyle evlerimize şenlendirir.
hesabın var mı? giriş yap