• ayar verme sanatinin gayrimusrik* bir olay olmadigini, sadece hakkadene ayar verildigini, ayar veren kisilerin bu olaydan zevk almadigini, sadece bir gorev bilinciyle ustlerine duseni yaptiklarini ozetleyen bir soz obegidir.

    her zamanki gibi (ara: ayar*)
    ve ozellikle (bkz: ayar hakedenin eline eninde sonunda verilecektir)
  • efendim malum, sözlük kitlelerin erişimine açık bir oluşum. tarih itibarı ile yazar sıfatı verilmiş beş bin kadar insan ile sayısını bilemediğimiz okurlar, çeşitli vesile ve amaçlarla sözlüğe girip kah kendi bilgi ve görüşlerini aktarıyorlar sözlüğe kah varolan bilgi ve görüşlerden faydalanıyorlar. eh, dil de her zaman pek öyle takip edilebilir, basite indirgenebilir bir iletişim aracı olmadığından kimin hangi birikime sahip oldugunu, gayesinin ne oldugunu, ne demek istediğini her zaman eksiksiz ve hatasız anlamak da mümkün olmuyor haliyle. aynı şekilde birey birey bizlerin de sözleri başkaları tarafından yüzde yüz kavranamıyor, hakkıyla anlaşılamıyor olabilir.

    üstelik, farklı beyinlere sahip olmamızın bir sonucu olarak aynı kelimelerin aynı anlamları çağrıştırması da çok nadir rastlanır bir durum karmaşık konulardan bahseden metinler için. ne kadar şahane olsa da zekamız yine bize ait olacak, başka zekaları - az veya çok - yüzde yüz kavrayamayacağız.

    neyse efendim, konuya dönelim. ayar bireysel bir aktivitedir. soyuttur, bir ideadır o; gerçek dünyada yaşamaz, ancak zihinlerde varolur, görecelidir, algısaldır, bakış açısına göre değişir. şimdiye kadar ne biri bir başkasına ayar vermiştir ne de birleri bir başkasından ayar almıştır. ayar veren için de ayar alan için de durum gayet bireysel, gayet şahsidir. başka birinin yazdıklarından alınıyor, kendinizi hakarete uğramış hissediyorsanız şüpheniz olmasın ki bu hissin varlığı herhangi bir ayara kanıt olamaz. aynı şekilde çok şahane yazdım taşı gediğine koyup verdim ayarı hissiyatı da sizden başka sınırlı sayıda insan tarafından paylaşılıyordur.

    iki insan çıkar, ortada bir ayar alışverişi oldugunu kabul eder, "üstadım, ben verdim ayarzı size, bilmem ulaştı mı elinize?" "ulaştı mirim ulaştı; aldım ağzımın payını. ben de şimdi sizin kullandığınız mahlasının altına şerefsiz evladı yazıyordum uygun bir dille" derlerse o zaman durum farklı tabi.
    (bkz: kendi içinde kafiyeli cümle kurmak)

    eğilen kaşık değil senin zihnin diyen parlak çocuğu hepiniz hatırlarsınız matris'den. işte burda da öyle bir durum söz konusu: there is no ayar erenler. kusura bakmayın, mavi hap kırmızı hap bürokrasisine girmeden açıklayıverdim birden gerçeği, umarım sorun olmaz sizler için.

    (bkz: niyet yargılamak)

    düşünme konusu : bu entry ayar verdim, ayar aldım diyenlere bir ayar mıdır değil midir, neden?
    istediğiniz sorudan başlayabilirsiniz.
  • ayara ayara ne hale geldik isimli sarkının geri vokallerce icare edilen geçiş nakaratı
  • hiçbir şeyi takmayan, kendisine veya herhangi birine söylenen bir sözü zerre kadar sallamayan, son derece rahat, geniş insanların varlığından dolayı ortaya çıkmış söz. (bkz: geniş insan)
hesabın var mı? giriş yap