• komplo teorileri uzerine yazdigi kitaplarla unlenmis gazeteci.
  • h.a.a.r.p isimli kitabın yazarı..
  • armageddon kitabında basarıyla gizli sırlar ogretisi adlı kitaptan arak yapmıs kisi. onun kitabından yaklasık bir bucuk sene once piyasaya cıkmıs gizli sırlar ogretisinden ozellikle komple paragraf, komple sayfa ve hatta komple bolumleri** copy paste yapmıstır. bu arada kendi eklemeleri olan dini motifler ve dini hikayeler ile zamanında askeriyeyi terk etmis olması (bkz: atılmak) da niye tarayıcı-copy-paste ucgeninde yasadıgını anlatmaktadır. sonuc olarak dini gudumlu kitaplar toplamakla ugrasan bir kisidir.

    ayrıca gercek adını kullanmadıgı/kullanamadıgı asikar olan insan.

    edit: kitaplar buyuk kitapcilarda mevcut, dileyen inceleyebilir. adiyla ilgili olan tahminimde yanilmisim, kendisinden ozur dilerim.
  • kendisinden $oyle bir aciklama gelmi$tir:

    "sevgili arkadaşlar,

    armagedon/ türkiye/israil gizli savaşı adlı kitabımda gizli sırlar öğretisi adlı kitaptan tek bir satır bile alıntı bulunmamaktadır. lütfen her iki kitabı alıp inceleme zahmeti gösterin. ayrıca deniz harp okulu'ndan kendi isteğimle ayrıldığım gibi adım da soyadım da gerçektir. bunu kanıtlamamı isterseniz kimlik kartı fotokipimi çok isterseniz göndereyim.sağlıcakla kalın. aydoğan vatandaş"
  • kendisinin adini gecen seneye kadar hic duymamistim. gecen sene, o zamanda yukseklisans birinci siniftayim. bir de amerikaya yeni tasinmisim, hocalarin tarzini bilmiyorum, zaten ingilizce 3. dilim, zar zor konusuyorum, bazen tarzanca konusuyorum ben bile ne dedigimi anlamiyorum, ustelik asiri utangacim sinifta konusamiyorum falan filan. political media&communication dersi aliyordum o donem, hocamda sirin bir kadin. bir derste bugun turk misafirimiz var dedi bana, ben de heyecanlandim aa ne guzel, kim gelip ne anlaticak diye. aydogan vatandas geldi, yaninda da bir arkadasi. arkadasi fatih universitesinde doktora yapan bir kadin. hocam once beni tanistirdi, sinifta bir turk daha var aydogan diye, biz adamla el sikistik, sonra adam basladi konusmaya. ben today's zaman da yaziyorum, iste soyledir boyledir. ara sira hocamla da sakalasiyorlar, anladim ki aydogan bey bizim okuldan mezunmus, bu dersi almis bir kac yil once, hocamin eski ogrencisi. ben zaman kelimesini duyunca killandim, bizim okulda gulen propagandasi mi yapiliyor ne is diye. ben okulumu solcu bilirdim, new school, bilen bilir, kiz-erkek tuvaleti ortaktir, translar kimlik sikintisi yasamasinlar diye, oyle bir okuldur. okulla alakasi yok herhalde dedim, adami dinliyorum. adam kendini anlatti, kitaplarini soyledi, sonra turkiye deki kotu gazetecilikten bahsetti ve en iyi gazete zaman dedi. sinif amerikali dolu, kimsenin sorguladigi yok. ben sordum hayirdir neden diye. o an anladi ki adama tersim. hic bozulmadi, gostereyim dedi, vatan'in sitesini acti, sonra hurriyet'in sitesini acti, gazetecilik bu mudur, bakin magazin haberlerine, bakin bikinili kadinlara diye anlatiyor, sonra zaman'in sitesini acti, gazete dedigin boyle ciddi olur dedi. donem basindan beri yes,no disinda tek kelime etmeyen ben basladim muhalefete. bu gazetenin ciddiyetiyle alakali degil, her turlu habere yer vermesiyle alakali degil mi sizce de, isteyen magazine bakar, isteyen spora, isteyen gundem'e, hepsini ayri ayri almak yerine, hepsinin bir gazetede olmasinda ne var diye. bu arada ne vatan okurum ne hurriyet. yani ara ara bakarim ama taraflilar diye sinir olurum. neyse, hocam da aa ne guzel hakkaten people+new york times, keske bizde de olsa deyince, adam birsey demedi. sonra arkadasini tanistirdi, boyle boyle fatih universitesinde ogrenci ama turban yuzunden cok zor okudu diye. ben tabii gene propaganda yapiliyor diye sinirlendim. bunun politika dersimizle alakasi nedir modundayim. gene inatlastim, dini semboller universite icin dogru degil, egitim yerinde yeri yok, yoksa isteyen istedigini takar seklinde konustum. sansima, arkadasi 'ben basi aciklari gordugumde, mini eteklileri gordugumde, bu haber sayfalarindaki kadinlari gorunce utaniyorum kendi adima' deyince, siniftakiler kendisini ciddiye almayi biraktilar. o oyle diyene kadar, turban konusuyla ilgiliydiler, ama tum sinif mini etekli, basi acik olunca, ve onlardan da utaniyor olabilcegini dusununce siniftaki kadinlar, biraz tepki cekti. sunumlari bitti, aydogan bey arkadasiyla gittiler, hocam bana sordu kuzubaligi niye bu kadar karsisin diye, ben de anlattim, gulen cemaatini anlattim, hocam cok sasirdi, cok meraklandi, sonra midterm'umu gulen cemaatiyle ilgili yazdim, anlatmak icin, herseyin gorundugu gibi olmadigini anlatmak icin, hocam cok etkilendi, tanidigim herkese bahsedicem dedi, ben de keyiflendim, bir insan bir insandir, amerikada cemaat konusunda kimsenin fikri yok, bir kac kisi ogrense kardir dedim. kendisiyle boyle bir ortamda tanistim, geldiginde kartini vermisti, turk oldugumu duyunca haliyle hemen el sikistik. giderken hoscakal da demedi, ben de sasirmadim.
    edit:imla
    ha bu olayin uzerine annemden de bir firca yedim, kizim ulu orta yerde konusma oyle, bak takip ederler seni, basina bela olurlar, bulasma boyle insanlara diye. anladim ki iyice korkutmus, sindirmis bizi cemaat
  • korku oyunu kitabının yazarı.

    uzun zaman oldu korku oyunu kitabını okuyalı. notlar aldığım eski defterlerimi karıştırırken denk geldim bu kitaptan yaptığım alıntılara. kilit bazı cümleler ve onlar hakkındaki yorumlara gelirsek;

    "...çünkü halk barış, istikrar ve sükuneti sever. ve o yüzden de ılımlı liderlere oy verir. halkı mutlu etmek kolaydır. çünkü halk sadece ezilmemek ister."

    şahsi düşüncem halk kendisini etkileyebilen değerlere ve bu değerleri sunabilen liderlere oy vermeyi daha fazla tercih eder. her toplumun yapısı, gündemi ve ihtiyaçları farklı olduğundan dolayı tercih edilen siyasi yapılar da farklı olmaktadır.

    türkiye örneğinden başlarsak, genel olarak muhafazakar bir yapıya sahip ülkemiz. bundan dolayı mevcut olanı koruma vaadi ülkemizde daha fazla iş yapmaktadır. bunu sağlarken de oturmuş bir devlet yapımız pek olmadığından dolayı iş ne yazık ki karizmatik liderler üzerinden yürümektedir. türkiye devlet yapısı ile ilgili düşünceler ise apayrı bir yazı konusu.

    sonuç olarak aydoğan beyin bu düşüncesine katılmıyorum çünkü halk sadece ezilmek istemeyen bir yapı değil; bazen intikam, bazen değişim hatta bazen tamamen duygusal şekilde karar verebilen bir yapı.

    "anadolu, büyük uygarlıkların hem beşiği hem de mezarı oldu. bunu unutmamalı.."

    bu alıntı ise kitabın beni en çok etkileyen iki alıntısından biri. sürekli bu toprakların ne kadar büyük değerlere hayat verdiğinden bahseder dururuz ama kimse çıkıp aynı değerlerin yine bu topraklarda boğulduğundan bahsetmez. belki de bundan bahsetmek kimsenin işine gelmez.

    "geleceği öngörmek, onu yeniden oluşturmaktır."

    kitaptaki en güzel alıntı. geleceği öngörüp buna göre hamleler yapmaya başladığınız an geleceği kendi istediğiniz şekilde oluşturma çabasının içine girmiş bulunursunuz. elbette kişi ne yaparsa yapsın geleceği oluşturmada bir katkısı olacaktır. hiçbir şey yapmamak bile aslında birçok şeyi etkiler. madem eninde sonunda bir etkiniz olacak, o zaman neden kendi istediğiniz şekilde değiştirme çabasında bulunmayasınız ki?

    a new world
  • cumhurbaşkanı erdoğan'la ilgili bir değerlendirme; http://www.todayszaman.com/…rship-style_363115.html
  • gerçek adı ile aydoğan kılıç olan lüzumsuz gazeteci ya da kendine öyle diyen biri.

    rahmetli aytunç altındal'ın konularına el atmış ancak onun gösterdiği araştırmacı gazeteciliğin yanından bile geçmemiş, onun yerine kimi derlemeler yapmıştır. ona gelene kadar çok fazla gazeteci var.

    edit: malum gelişmeler fuat avni troll'ünün bir numarasıymış. bu zibidi fuat avni çapında bir troll projesinde bir numara olmak için fazlasıyla çapsız.
hesabın var mı? giriş yap