• groupie sözcüğünün anlamına dikkat çekercesine ironik ve göze çarpıcı bir mahlas aldığını düşündüğüm yazar kişisi. hayır, ayşegül'ün kim olduğunu merak etmedim değil hani...*

    (bkz: hayırlı olsun)
  • kalender insan.
    çok adam gördüm, bir kısmını tanıdım, bir bölümünü anladım, pek azını keşfettim; bu adam kadar kafası çalışanını, kadirşinasını, eğlencelisini az gördüm. "paylaşım" döngüsü içerisinde şekillendirdiği bir duruşu var hayata karşı ve bu döngünün onun midesine batan kısmının varlığı ya da yokluğu onun için pek önemli değil. günlerimin yüzde çok bilmemkaçını birlikte geçirdiğim, ağzımı kalın bağırsağına bağlamayı düşündüğüm (bkz: yediği içtiği ayrı gitmemek), daracık odalarda, bir anlık gazın verdiği turbo ateşleme gücüyle, nereli olduğunu tahmin dahi edemediğimiz extreme müzik grupları eşliğinde zangır zangır kafa salladığım, spiderman misali duvarlarda gezindiğim, evinde kendimi "gerçekten" evimde hissettiğim (bkz: home sweet home), içerken kendi eğlencesine kendi katalizör olan, siyah, kötü bakan tişörtler ve three stripe ile özdeşleşen, sahne önü, sahne arkası, sahne altı insanı. bunca görsel tanımlamanın ardından "derin" bişiler anlatmaya çalışmak ne denli yerlidir bilemem:
    müziği, tasarıları, insanları, odayı, kolayı, ayıplarımı, iyliği, eğlenceyi paylaştığım biricik adam. tek kelime yeter: abee.
    (bkz: olum el kılında rakip tanımam)
    (bkz: dua ederken sahneden düşmek)
    (bkz: hayır olum önce tuz sonra limon)
  • sözlüğe giriş yaparken kullanıcı adının uzunluğu dolayısıyla acı çeken, ukte doldurma peşinde koşan 6. nesil yazar.
  • bu adamla ilk doğru düzgün şöyle birbirimize açıldığımızda ben peşine takılmıştım, bahçelide yürüyor idik. yani bir "nerdesiniz? ha tamam ordayım" sözleri işitilmişti telefonla konuşurken onun üzerine hemen yola çıktık. açılma meselemiz de "birlikteyken mutlu olacağın kızı ilk bakışta nasıl anlarsın" başlıklı bir konuydu ki kız muhabbetleri biliriz ki erkekler arasında revaçta olan bir konudur bir süre sonra bayar gibi olsa da. gerçekten bu adamla teketek kaldığımda bezmiş bir kedi kadar sakin olabildiğini gördüğüm zamandır bu. onun dışında genelde ortam kalabalıkken, ki 5-6 kişiden bahsediyorum, ayşegül ben groupie oldum gibi beni yaran bir nick seçmiş bu adam, bir canavar kesilir, desibel desibel böğürür, üstüne kahkahalar atar. insanları olduğu gibi kabul etmeyip, ilk izlenimleriyle sonuca ulaşan, onları keşfetmekten çekinen biri olsa a.b.g.o'yu (evet uzun nickmiş hakkaten) "ulen ne sesli konuşuyor bu böyle? ne gereksiz heyecanlı, gereksiz konuşan çocuk cık cık" diyebilir ve muhabbeti kesebilir, ama bu adamdaki heyecanı farketmeniz gerekir, o heyecanıdır ki milleti kendine hayran bırakır. muhabbeti kesmeyi bırakın, kendinizi "ulen şimdi şurda olsa da neşemiz gelse" derken bulabilirsiniz. evet şimdi şu bölüme geçelim bakalım neler varmış bu herifin isminden gelen:

    anlam : 1. kuvvetli, güçlü, dinç. 2. çevik, atılgan, kabına sığmaz. 3. gözü pek, yiğit, cesur, kabadayı, yılmaz, 4. hoş, sevimli yüzlü (kimse). 5. yeni. 6. taze. 7. şişman, etli, semiz. 8. çalışkan, becerikli. 9. açıkgöz, zeki. 10. çapkın. 11. bir çeşit zehirli ot.

    hmm vay be %80'i tutuyor şerefsizim.

    (bkz: groupie olmaya çalışırken suya düşmek)
  • iki gecedir taksim gecelerini birlikte arşınladığımız, benimle birlikte ortamlarda maymunluk yapabilitesi olan, mojo'nun ortasında pogo yapıp josephineden deftones çalmasını isteyen sevimli insan.
    edit: ayşegül'ün kim olduğuınu biliyorum. belirli bir ücret karşılığında meraklılarıyla paylaşabilirim*
  • ilk başlarda efsane olduğunu düşündüğüm, ismini duyduktan yaklaşık bir ay sonra kendisini gördüğüm odtü müzik topluluğunun vazgeçilmez elemanlarındandır. kendisi ne kadar iddialı olsada patende öğrenmesi gereken çok şey var. *
  • ekim başından beri her haftasonu rastgele bir hastalık geçiren, yorgun, bitkin, bezmiş insan.
  • o ki;

    -milyonların sevgilisi
    -herkesin tanıdığı
    -herkesin adını bildiği
    sevdigimiz bir arkadasimiz.

    (evet onca zaman sonra tanışmak sözlük vesilesiyle oldu. sözlüğe teşekkür eder, bu genç arkadaşıma da esenlikler dilerim)
  • bazen dalgınlıklarına ve unutkanlıklarına anlam veremediğim, böyle zamanlarda içimde tekme tokat dalma isteği uyandıran yazar. bazen önemli işleri o kadar son ana bırakır ki işler içinden çıkılmaz bir hal alabilir. şöyle sahneleri yaratması kaçınılmazdır:

    * yüksek lisans başvurusu için referans mektuplarını son gün hocalardan toplamak ve başvuruya yetişememe tehlikesi yaşamak.
    * otobüse az saatler kala hazırlanmaya başlamak ve önemli evrakları evde unutmak.
    * yaz stajı için yer aramaya temmuzda başlamak ve yer kalmadı cevaplarıyla karşılaşmak.
    * sınava 4 saat kala çalışmaya karar vermek ama sınava 1 saat kala uyanmak.
    * gidiş biletini alıp dönüş biletini almamak ve dönüş biletinin kalmaması.
    * 5 hafta önce verilen ödevi son haftaya bırakmak, o son haftaya denk gelen 3 sınav ve 2 başka ödevi farkedememek.
    * 5 hafta önce verilen ödevi son haftaya bırakmak ve o hafta hastalanmak.
    * sınava gitmek için 1 saat önce kalkmak, yarım saat önce evden çıkmak, yetişemeyeceğini anlayınca taksiye binmeye karar vermek ama cüzdanda tek kuruş para olmadığı için, taksiyi bankaya yönlendirmek.

    not: bütün bunlara rağmen 4 ayak üstüne düşebilen yazarmış aynı zamanda. artık karma mıdır, eşşek şansı mıdır nedir çözemedim?
  • #9805954 nolu entrisinde, canli seks musameresinde uzakdogulu adamin onde oturan ingiliz kizin agzina vermesini konu almamis yazar. bunu nasil unutabildi? oysa ki cok yunik bir andi o.
hesabın var mı? giriş yap