*

  • devlet anada kemal tahirin de bahsettiği örgüt.
  • (bkz: bacı bey)
  • hacivat karagöz neden öldürüldüde masalsı bir gönderme yapılan teşkilat.
  • bir ahi örgütlenmesi.

    hacivat karagöz neden öldürüldü'de söylenene göre şeyh edebali kuruluşunda rol oynamış. ordu sefere gittiğinde bacılar şehirlerin korunmasında görev alırmış.

    (bkz: bacılar)
  • filmin* soundtrack albümünden enstrümantal bir şarkı.
  • aşıkpaşazadenin diğer osmanlı kroniklerinde yer almayan anadolu'da 14. yy da varolan: gaziyan-ı rum, ahiyan-ı rum, abdalan-ı rum ve bacıyan-ı rum dörtlü tasnifinde yeralan hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz grup.
    fuad köprülü'nün bu taife hakkındaki verdiği bilgiler henüz aşılamamıştır.
    köprülü ilk olarak bu grup hakkında savaşcı kadın birlikleri demiş, sonra fikrini değiştirmiş bunların kadınlardan oluşan sufi birlikleri olduğunu yazmıştır.
    mikail bayram ise bu grubu ahilerin kadın kolu olarak gördüğünü belirtmiştir.
    sencer divitçioğlu ise bu iki yazarın söylediklerini toparlamış baciyan-ı rum'un heterodoks inançlara sahip dini kadın birlikleri olduğunu söylemiş, bunu da hacı bektaş veli nin vilayetname sindeki kadıncık ana hikayesi ile aşıkpaşazade'nin semantik okunmasına dayandırmıştır.
  • baciyan-i rum her ne kadar osmanli kuruluş dönemi içinde görülen bir kurum olsa da, savaşçı kadin topluluklarinin ve örgütlenmelerinin varliği göçmen türk boylari anadoluya geçmeden çok önce de varliğini sürdürüyordu. bu kurum ve işaret ettiği kadin asker topluluklarini osmanli'nin ilk dönemine özgü bir kurum olarak görmek, ve sadece rum diyariyla sinirli olarak düşünmek zannediyorum yanliş olur.

    aşikpaşazade'ye dayanan tüm yorumlar savaşçı kadin gruplarini ahi grubu içerisine alinmiş özgün bir kurum olarak düşünür. ama osmanli'nin kuruluşundan çok sonra, akkoyunlular, dulkadiroğullari vb. topluluklarda bile savaşçi-kadin olgusu devam eder ve anadolu'da asker kadinlar 15. yüzyila kadar varliklarini devam ettirirler.
    akkoyunlular öreğinde olduğu gibi osmanli ordusuyla savaşanlar arasinda onlar da vardir. italyan elçi barbaro, dulkadiroğullarinin 30 bin kişilik kadin askeri olduğunu, akkoyunlularin da 1000 çok iyi eğitilmiş kadin askeri olduğunu yazarlar vs.

    kisacasi kadinlarin savaşa katilmasi özellikle türk, türkmen kökenli göçer topluluklarda siradan bir olgudur. baciyan-i rum ise yerleşik devlet'e doğru ilerleyen osmanli toplumunun önce ahi örgütlenmesi içine alinarak düzenlenmiş, ardindan da kaldirilmiş geçiş kurumlarindan biri olarak nitelenebilir. ve daha önemlisi savaşçi göçer'den, devletli "yatik"a doğru giderken, cinsiyetler arasi egemenlik ilişkilerinin takip edilmesi açisindan da önemlidir dersek itiraz eden olmaz herhalde..
  • arkeopera kitabevinin bugünkü sohbet konusuydu. konuşmacı ise nuh mete deniz idi.
  • eski türklerin sadece göçerken değil savaşırken de kadınından çocuğuna birlikte hareket ettiği bilinir.
    yani türk orduları hareket eden bir toplumdur aynı zamanda.
    kadınlar ve çocuklar ordunun bir parçasıdır.
    tabi ki çocuklar ve onların başında kalan koca karılar savaşmazken,
    erkek kadın bir arada, omuz omuza çarpışırdı zamanında.

    örneğin 1000 küsürde, bizans ordusu kumanların yardımıyla türk boyu peçenek ordusunu enez yakınlarında sıkıştırdığında,
    peçenek ordusunun yanında kadınları ve çocukları da vardı. hazırlıksız yakalanıp baskın yedikleri için kadınlar ve çocuklar da öldürüldü savaşta.
    bu nedenle balkanlarda sadece peçenek savaşçıları değil tüm peçenek soyu kurudu büyük oranda. bizans tarihçisi anna komenos bu kadın-erkek birlikte savaşma geleneğinin bilgisini verir bize.

    o dönem türk orduları için bu normaldi.

    1430'larda bugünkü suriye toprakları üzerinden anadolu'ya giren ve bizlere gayet güzel bir kitap bırakan bertrandon de la broquiere,
    anadolu'nun sınırında (torosların güney etekleri gibi), türkmen beyliklerinin sınır askerleriyle karşılaşır.
    40 kadar atlının arasında 15 kadar kadın asker de vardır.
    bertrandon de la broquiere, anadolu'daki türkmen beyliklerinin on binlerce kadın askere sahip olduğu bilgisini verir.

    bacıyan-ı rum kelimesi, aslında türk boyları için normal olan ve ayrıca bir ismi ihtiyaç duyulmayan,
    hayatın tüm aşamalarında kadının var olması geleneğine isim verilmesidir.
    ki bu isim verme ve bunu adlandırma bile artık bir şeylerin değişeceğinin habercisidir.

    hacivat karagöz neden öldürüldü'de ezel akay'ın mükemmel bir şekilde anlattığı gibi,
    bacılara yavaş yavaş devlet yönetiminden ve askeri yetkilerinden el çektirilir,
    evde yemek yapmaya, çocuk doğurup bakmaya yönlendirilir.
    yani arap illerindeki gibi yaşamaya doğru dönmeye başlar kadının kaderi.
hesabın var mı? giriş yap