• gazete sütunlarından veya çeşitli programlardan birbirlerine laf sokmuş iki, dört insan, bilmem kaç grup bir araya gelir de, bir programa, bir makaleye, bir mekana konu olurlarsa, bu biçare bir araya gelmenin adı, "büyük buluşma" olarak lanse edilir.
  • stv'nin alacakaranlık kuşağıyla, inanç dünyasını bir arada harmanladığı fantastik yeni programı. her hafta, değişen oyuncularla, farklı bir konu işleniyor, ama ana tema hep aynı; dinden, imandan çıkan insanların yaşadığı çöküş. sürekli bir gerilim havası yaratılmaya çalışılmış, çalan arka plan müzikleri, kullanılan kamera teknikleri, olayların işleyişi, korku filmlerinde kullanılan klişelerle birebir örtüşüyor. ancak gördüğüm kadarıyla, senaryoyu yazanlar ince mesjlar da( "dört kere üst üste" amatör küme şampiyonluğu yaşayan teknik direktörün yoldan çıkışı ya da çocukların verecekleri isim hakkında kavgaya tutuşan çiftten, din yolundan sapmış annenin, cenk, taylan gibi isimler öneririken, inançlı babanın abdullah isminde diretmesi gibi) vermektedir ki, allah allah dedirtmektedir insana...
  • dizideki sorgu meleği insan suretinde olup sakallı, takkeli ve beyaz elbiseli bir erkektir. islam dinine göre bu böyle midir, böyle değilse neden böyle gösterilmiştir merak konusudur.
  • takımını sampiyon yapan adam kutlamak icin "soyle bir kadeh deviriyim" dedigi zaman fonda gerilim muziginin calmaya basladıgı dizi. artık her bakkaldan bira almaya gidisimde heyecanlanıyorum. daha bir sevke geliyorum.
  • bahsi geçen programdan bir sahne:
    "adam hayatında ilk kez içki içmiştir ve içkinin tesiriyle(!) masum bir kadıncağızın ırzına tasallut etmiş (bkz: tecavüz), karısını bıçaklayıp yuvasını karartmıştır. (bkz: içki bütün kötülüklerin anasıdır)
  • fantazi öğelerinden kurtularak sci-fi yönünde ilerleyip x-files'a yaklaşmasını beklediğim yapım, senarist olarak ekşi sözlük uyarlamasını anında yazabilirim temaya ve konsepte bağlı kalarak:

    kul: aman allahım! nerdeyim ben?

    amil: sen her suser'in elbet varacağı mutlak sondasın

    kul: sen, sen kimsin?

    amil: ben bir vicdan aynasıyım, köşe bucak gezmeyim.

    kul: şimdi ben uçuruldum mu? inanamıyorum! oysa hiç sonu yok gibiydi, entryleri dizerdim ben. peki şimdi ne olacak?

    amil: şu an buyuk summit başlayacak, şukelaların ve cok kotulerin ile yargılanacaksın.

    kul: hepsiyle mi? ama ben gammazdim ne yaptiysam sozlugun iyiligi icin yaptim.

    amil: elbette yaptigin ispiyonlar da degerlerini bulacaklar. peki oldugun nesilden bu yana neler yaptin? bununla yuzlesebilecek misin?

    kul: ben anket yapmazdim. bazen tematik yapardim. cop tenekem arada dolar, bosalirdi.

    amil: ceren'i hatirliyor musun?

    kul: hayir, ben cerenle ilgili olan entrylerimi sildim!

    amil: hatalarini anlamak, legal entrylere yonelmek elbette yuce moderatorlerin takdirinde affedilebilir.

    kul: ama bir keresinde kotuleme mafyasina girmistim.

    amil: bununla yuzlesebilecek misin?

    kul: hayir, arkadasim tahrik etti beni. birbirimizin entrylerinden kar amacli sozluk bayanlarina selam edecek, karmalari sirtlayacak, ek$i dergisinde yazar olacaktik ama cok pi$manim.

    amil: simdi o kotuledigin entry sahipleri, onlari zamanin otesinden bulup cikartip "neden kotu bu entry" diye ah edenler gelip senden hesap soracaklar, buna hazir misin?

    kul: hepsi mi? olamaz!

    amil: tabi ki hepsi, ustune ustluk o entryleri kotuleyen kisilerin karmalarinin eksiye vurumuyla yaptigi zulumlar, onlarin yaptigi kotulemelerden, verdikleri ayarlardan da hak ettigin payi odeyeceksin.

    kul: lutfen affet beni, caylak olabilirim tekrardan ama ucurulmamam gerekiyor, ben sozluk celebrity seviyesindeyim! hayvan yazarim! o benim!

    amil: ben bir entry aynasiyim, sana yazdiklarini gosteririm. daha buyuk summit başlamadı, bu sadece bir başlangıç.

    kul: hayır!

    amil: hiç mi korkmadın bunları yazarken, oy verirken, ayar verirken?

    kul: ben bunla nasil yuzlesirim, ssg duy sesimi lutfen.. tum o insanlar.. ben nasil yuzlesirim, girdigim en gigantik zirve dahi 100 kisiden ibaretti, ben.. ben.. :(

    amil: hesaplasma zamani geldi, defterler aciliyor.

    kul: hayir! sozluk muzesi olamaz! hayir! muzeye gonderemezsiniz beni!

    - kulumuz kirmizi muzeye dogru klavye ve mouse'u tarafindan suruklenerek hayir nidalari icerisinde ekrandan yok olur, credits ekrani gelir -
  • ben burada sozlukle haşir neşir iken kuzenimin her gece izledigi bir program olması sebebiyle ister istemez göz ve kulak misafiri oluyorum.
    daha onceleri sır kapısı'nı ve sırlar dünyası'nı da ilgiyle izliyordum. bu programlardan bir farkı yok. tek farkı ak sakallı dede ve sisli bir ortam eklenmiş.
    olay şu; şimdi bir iyi karakter var bir de kötü. iyiler kaybediyor kötüler kazanıyor. sonunda iyi kaybettiği gibi kötü de kaybediyor, yani ölüyor. ölünce bir yere gidiyor (o sisli ortam ve ak sakallı dedenin yanı). biz oraya sorgu sual yeri diyoruz ya da benim tahminimce sorgu sual yeri. ak sakallı dedemiz (dabbe'deki komser) kötü karakteri bir güzel sorguya cekiyor.
    ilginç olanı bundan sonrası; kötü karakter dediğimiz kişi -ortamında etkisiyle- bir pişman bir pişman sormayın gitsin. zaten ikinci bir şans isteyip tekrar dünya'ya dönmek istediğini vurguluyor ki hiç inandırıcı olmuyor. ak sakallı dede ise bunun mümkün olmadıgını, ancak bundan sonra gideceği yer (cennet ya da cehennem) için bu pişmanlıkların fayda edeceğini söylüyor. öyle oluyor böyle oluyor işte.
    bu programı da heralde hasan karacadag yapıyor. dabbe'de oynayan tüm oyuncular başrollerde. özellikle ak sakallı dede.

    bu diyalog kuzenimle aynen yaşanmıştır.

    - bu adam kim
    + su kadının kocası
    - hmm
    - bak ya neler yapıyor oyle. yalan soyluyor, kumar oynuyor, içki içiyor...
    - peki şu kim?
    + o'da içki içen adamın annesi
    - hmm
    - o'da içki içen adamın karısına neler yapıyor oyle. kötü sözler, hakaretler,
    - içki içen adama(çocuguna) yalan yanlış şeyler söylüyor kadın hakkında...
    + evet !!
    - kadına acıdım simdi...

    (aradan beş dakika geçer)
    - lan henüz ölmedi mi içki içen adam ile annesi !!
    + yok lan
    - hmm ölünce haber ver sisli yerdeki muhabbetler ilginç oluyor.
    + lan bak arabadalar şimdi ya şaranpole uçarlar ya da çığ düşer bekle..
    - bu arabadan sağ çıksalar bile başlarına yıldırım düşer ya da sel basar !!
    - evet evet en iyisi beklemek. ölmelerine az kaldı..

    edit: biraz araştırınca hasan karacadag ile bir ilgisinin olmadıgını öğrendim. hayırlara vesile olur inşallah...

    yapımcı: ömer önder
    yönetmen: çelik berksoy
    senaryo: onur ünlü, funda alp
    oyuncular: yusuf sezgin, hülya küçükayvaz, mete dönmezer, mehtap bayri
  • bu dizi hakında her şey için;
    http://www.stv.com.tr/index.php?prgid=451&ktgid=5
  • islamı, 5 şartından ibaret sanan, "size yapılan kötülüğe elinizdeki en iyiyle karşılık verin*" düsturunu görmezden gelen gelenekçi islamı benimsemiş ortalama insana, temiz kalp, iyi niyet, kul hakkı gibi kavramları ve öteki tarafta sorgulanırken sadece allah'a karşı olan sorumluluklarımızın hesabını vermeyeceğimizi hatırlatmasından başka iyi yanı pek olmayan ama bu haliyle bile yayınlanmayı, durumu ortada olan medyamızın gözümüze soktuğu bir sürü programdan fazla hakeden kötünün iyisi programlardan biri.
  • milletin eline defter dürüp cehenneme falan atıyolar. değişik bir dizi. ya da her neyse. görselliğe tahammülü olmayan islamiyet dininin savunucularının islamiyet'i bu kadar görselleştirmesi de ayrı bir ironi.
hesabın var mı? giriş yap