*

  • buyuk donusum? ha demek cozmussun... donmekten farki; oldugum yerde bulunmamdan, sadece eksenin etrafinda yol almaktan baska ayricana da hani baska bir hallerin olmasi sanirim. ne yani, iyi mi kotu mu bu? bilmiyor musun. neyse bosver be. bir arpa da olsa olcegim, yol almisim ya ben-ha en azindan cabalamisim inceden. dur son kez samimi olalim. acik oynayalim. hep kritik donemlerde duydum ben bu lafi. ilk degilsin yani, cok iyi bildigin gibi. misal; cirkin ordektim hep ben mazide. sonra duydum; buyuk donusum. ta ta ta!... sonra tavirlarimdi. neymis? gene donusum... vayy nerde o kapris, hani o pespayelik. kuzu gibi olmus, kedi gibi pısmışım. bak seeen, asil simdi oturmuşum. sonraki mi? o en buyugu iste. niye? bulamadin beni sen eski yerinde. pisirigin, ama aslinda o sapsal asigin, esti yeller yerinde. ama donmeden senin merkezinde, ele vermeden kendimi bilincli sekilde. hani beni en son gordugunde; iste o ben, en gercegiydi. tum kirilan dallarimin yerindeki budaklarimi kirparak, buyuk bir kilif olusturarak ama tum susten de arindirarakti.

    ne, olmadi mi?
  • (bkz: karl polanyi) tarafindan kaleme alinan ve kalkınma iktisadi ve ekonomik sistemler üzerine okunması gereken mükemmel bir kitap.

    üniversitede okumuştum ancak sınav stresiyle okuduğum için özümseyemediğimi fark ettim.

    ekonomik ve toplumsal transformasyonu, kurumsalaşmayi, toplumsal geleneklerin etkisini ve en önemlisi vahşi kapitalizmin nasıl çöktüğünü görmek isteyenler için eşsiz bir çalışma.
  • iktisatçı karl polanyi ' nin yazdığı çok önemli eserdir. piyasa ekonomisine ve dolayısıyla liberalizm düşüncesinin iktisadi yansıması olan kapitalizme getirilen eleştirilerin en önemlilerindendir. en yaygın (hatta belki de tek ) liberal eğilim argümanı olan "ama abee insanın doğasına en uygun sistem serbest piyasadır yeaa" düşüncesinin bilimsellikten ne denli uzak olduğunu şakkadanak oraya koyan, çok çok önemli çalışmadır.

    polanyi, marksist olmayan bir sosyalisttir ve söz konusu eserinin sayfalarının arasında gezinirken marksist olmayan bir sosyalist olmak düşüncesinin kökenlerinin ne denli sağlam temellere dayandığını da anlayabiliyorsunuz.

    en genel hatlarıyla, kitapta üretilen argümanlar, serbest piyasanın insanın ve dolayısıyla toplumun yapısına uygun olmadığından yola çıkar. o'na göre serbest piyasa, siyasi olarak yapılandırılmış, oluşturulmuştur. polanyi, 18. yüzyıl piyasalarına odaklanarak, dünyanın içinden geçtiği "piyasalaşmayı" bir sapış (aberration) olarak görür. tarihsel antropolojiden yararlanarak ve de ingiltere'nin bazı köy ve kasabalarında yaptığı antropolojik çalışmalara dayanarak, "piyasa düşüncesinin kesinlikle hiçbir antropolojik tabanı yoktur" düşüncesine ulaşmıştır. yani, piyasanın, siyasal gayelerle "yaratılmış" bir sistem olduğu fikrine, antropolojiden yaklaşmıştır ki kanımca bu yeteri kadar tatmin edicidir.

    kitaptan, faşizimin, kesinlikle liberalist düşüncenin yarattığı bir ürün olduğu düşüncesi çıkarılır. sistemdeki en büyük sorun, sosyolojik/antropolojik bir perspektiften incelendiğinde, normalde ekonominin sosyal ilişkilerin içine katılması gereken bir parametre olması gerekirken, artık sosyal ilişkiler ekonomi tarafından belirleniyor olmasıdır. piyasa, metalaştırma üzerine kuruludur ve toprak, emek ve para, piyasa tarafından tamamen metalaştırılmıştır. halbuki toprak, doğadır, insanın geldiği yerdir. emek ise insanın hayatıdır, metalaştırılmamalıdır. para ise, mevcut bankacılık ve devletsel/politik maliye sistemleri tarafından satın alma gücü bahşedilmiş, dolayısıyla metalaştırılmıştır.

    gerçekten de kitap, aristo'nun kazanç için üretim ilkesinin insanın doğasına uygun olmadığı düşüncesinden yola çıkarak, serbest piyasanın "limitsizliğinin" siyasal gayelerle insanın insanlığını unutması için yaratılmış yapay bir sistemden başka bir şey olmadığına ikna ediyor.

    buradan da reis'e (weber) referansla : pazarın kendi kurallarını koymasına izin verildiği yerlerde, pazar sadece eşyanın saygınlığını tanır, kişinin kardeşlik ve acıma görevleri ve yerel toplulukların taşıyıcısı oldukları insani ilişkiler ve kişinin kendisinin pazar açısından herhangi bir saygınlığı yoktur diyerek bu kısa yazımı bitireyim.

    kendini liberalizmin sözüm ona "özgürlükçü" doğasına ait hisseden, fakat onun sadece "özgürlükler" üzerine kurulu bir düşünce sistemi olduğunu düşünen arkadaşlara şiddetle tavsiye ederim.
hesabın var mı? giriş yap