• ömer seyfettinin bir hikayesi.
  • "memet!!! memet!!!... canını verdin, başını verme memet!!!" şeklindeki final repliğiyle bizi değişik açılardan düşünmeye iten, şehitlerin gerçekten ölmediğini ve onların allah katında gerçekten değerli olduklarını kanıksamamamıza yol açabilen, ayrıca şu anda üzerinde yaşadığımız toprakların ne gibi badireler neticesinde kazanıldığını ortaya koyan, ömer seyfettin'in nadide eserlerinden biridir.
  • yaklaşık çeyrek asır önce, bir sömestr tatili öğleden sonrasında okuduğum, ömer seyfettin'in unutulmaz hikayelerinden biri. vatanları, onurları için kanlarının son damlasına kadar mücadele eden isimsiz kahramanlara övgü ve ağıt. ülkeyi yabancılara satmaya kalkıp takiyye adına abd dalkavukluğu yapanlar, ultra dolandırıcılar, banka hortumcuları, vd.i arasında daha bir manidar gelir okuyana, hatırlayana.
  • icerigini nerdeyse hic hatirlamadigim ama kapagindan gayet korktugumu cok iyi hatirladigim hikaye. kisisel gorusum bu ulkenin cocuklarinin sehitligin ne demek oldugunu bu hikaye olamdan da cok iyi ogrendikleri ve bu gibi psikolojik travma olusturma potansiyeli yuksek hikayelere ihtiyac duymadiklari yonundedir.
  • ömer seyfettin'in 1. dünya savaşı sırasında yazdığı hikayedir. hikayede zigetvar civarında bir kalenin savunması anlatılır. deli mehmet isimli karakterin savaş sırasında başı kesilir. o anda deli mehmet ayağa kalkar ve kopan başını geri alır ve ölür. burada anlatılmak istenen düşünce "türklerin zor şartlar altında imkansız şeyler başarması"dır.
  • (bkz: abdülvahap)

    *
  • habibi neccar'dan esinlenilmiştir asıl bu hikayede.

    (bkz: vaktim yok yazamayacam)

    (bkz: isteyenler pm pls)
  • ilkokul çocuklarını zombi kavramına oriyente etmek dışında ne faydası olabileceğini hayal edemediğim kitap.. hayır örnek alınacak gibi de değil ki? "ben örnek aldım" deyip de başarıyorsan ayrıca tebriğe şayansın demektir..
hesabın var mı? giriş yap