• murat belge seyahatnamesinin ilk kitabi. dogu avrupa agirlikli oldugu soyleniyor. bu kitaba sigdiramadiklarini diger iki cilde saklamis yazar..
  • bulunamayan şeyler..
    (bkz: kent)
    (bkz: kavafis)
  • murat belge'nin gezip gördüğü yerleri birçok sıradan gezi kitabında olduğu gibi sadece kafeleri ve kiliseleriyle değil, kent(ler)in tarihi ve kültürel yapısı, hatta ailesinin kökleri ile ilgili anekdotlarla birlikte anlattığı nefis kitap. bu kitap sayesinde tarih bilgisi bu kadar yoğun bir edebiyatçıdan dünyanın değişik yerleri hakkında fikir sahibi olmak, hatta yazarın sıcak üslubu sayesinde oraları görmüş kadar olmak gerçekten keyif verici.
  • bakmakla gormenin farkli seyler oldunu hissedebileceginiz, yola cikmadan once satir satir okunmasi tavsiye edilecek bir kitap.
  • gezdigi gordugu kentler kadar, murat belge'nin kendi tarihi hakkında da bilgi edinmemizi saglayan, bir okuyusta bitirilesi gezi kitabi.
  • 3. cildine denk geldim, karıştırdım sayfaları. içindekiler bölümünde gördüm ki beyrut'u yazmış ben de yeni gördüm oraları açtım hemen neler yazılmış diye. gördüğüm cümleelr özet olarak şöyle: "x'e gidecektik ama yağmur mu ne yağıyordu hatırlayamadım, gitmedik galiba" "bir otel mi ne vardı, y onun biraz ilerisinde olmalı"... üç sayfada böyle on beş cümle görünce kapattım hemen. gitmiş görmüş kadar oldum bu keyifli dil sayesinde.
  • murat belge'nin, "bu kitabın büyük kısmı gezi anılarımı içeriyor fakat kitabın içinde, 'kitaplardan öğrenilmiş şeyler' daha çoktur, muhakkak!" diye tanımladığı üç ciltten oluşan bir gezelim-öğrenelim kitabıdır. ağırlıklı olarak abd, orta avrupa, balkanlar ve iskandinavya'ya dair notlar yer almaktadır.

    murat belge şehirleri, ülkeleri anlatırken, kitabı bitirdikten sonra da zihnimizde 'iz bırakacak' olan bilgiler serpiştiriyor satır aralarına... örneğin kitapta, abd metropollerindeki birarada yaşama kültüründen bahsedilirken ilginç bir detaya işaret ediliyor.

    şöyle ki; "abd yasalarına göre, bir adamın, diyelim bir ev satın alabilmesi için, o mülkte komşu olanların yarıdan fazlasının rızasını alması gerekiyor. normal durumlarda bu bir formalite; ama evi alacak kişi zenciyse, olay formalite olmaktan çıkıyor. sözkonusu mülke komşu olan bir beyaz "hayır" dediği anda, zenci olan evi alamıyor. bu yüzden zenciler yıllarca yalnız olarak gettolarda yaşadılar."

    şimdi bunu okuyunca kağıt üstünde demokrasinin, çokkültürlülüğün, düşünce özgürlüğünün, insan haklarının, hayvan haklarının en büyük savunucularından olan abd'nin, her zaman işleri nasıl kılıfına uydurmak gerekiyorsa o şekilde bir yol bulduğunu, adamların hazırladığı yasalardan haberdar olunca daha net görebiliyoruz.

    aslında güzel taktik; yasa, hem yaşayacağın yerdeki muhtemel komşuların yarısının rızasını almış olman gerekiyor diyerek çok üçkağıtçı bir demokrasi dersi veriyor hem de gizliden gizliye, zencilerle beraber aynı ortamda bulunmak istemeyen bir beyaza, bu imkanı devlet olarak sağlayacağını söylüyor! yavşaklığın alası olarak sayacağınız bir şeyi, makul görülen kişisel bir hak haline getirmeyi abd kadar ustaca yapan başka bir devlet yoktur heralde...
  • ismini kavafis'in bir şiirinden alan kitap. murat belge'yi yıllar önce yıldız'da öğrenciliğim sırasında dinlemiştim. akademik tebliğ öğreticiliğinde değil şahsına münhasır bir 'scholar' üslubu vardı.nasıl desem göz hizasında keyif veren bir elit havası. ansızın tebessüm eder, aa öyle miymiş dersiniz dinlerken. kitabının henüz ilk sayfalarındayım. seyahatnamesinde görselliği aramıyorum. kameraların dünyasında ihtiyaç da yok üstelik. tüm umudum kaleme aldığı mekânların kendisinde karşılığı olan hikâyeleri. şu "anekdot" dedikleri.
hesabın var mı? giriş yap