• --- freud mode on ---

    babalarından görmedikleri özellikleri sevdiceklerinde aramaya kalkarlar.

    --- freud mode off ---

    edit: imla
  • hepsi tornadan çıkmış olmadığı için burada iki üç cümleyle poşete sokamayacağımız anlayıştır. her insanın eksiklerini ikame şekli farklıdır, bunun için her insanın insan olduğunu idrak etmek lazım tabi önce.
  • bunlar çok çabuk aşık olup bağlanırlar.

    vaktin birinde bir kız tanımıştım, babası ölmüştü. bir de 8-9 yaşlarında sevimli bir erkek kardeşi vardı. bu çocukla çok ilgilenmiştim. arkadaşlarına karşı korudum; dalga geçmek isteyenleri susturdum; oyunlar oynadık; karşıma aldım, iki erkek gibi muhabbet ettik.

    kızla sohbet etmek dışında kendisine hiçbir sinyal göndermemiş olmama rağmen, kardeşine gösterdiğim yakınlıktan çok etkilenmiş olacak; çok uğraştı benimle olmak için. ama maalesef tipim değildi. onlara karşı içimde acıma benzeri bir his vardı. kardeşi ile olan ilişkimde bu durum yapıcı hareketler ortaya çıkarsa da kendisiyle duygusal bir ilişkiye girmemiz halinde onun için çok daha üzücü sonuçlar ortaya çıkacaktı. onu hep görmezden geldim. mesajlarına falan cevap vermedim.

    en son mesajlaşmamız şöyle oldu
    - neden cevap vermiyorsun? rahatsız mı ediyorum seni?
    - biraz.
    - neden ya? ne yaptım ben sana?
    - ...

    son mesajında nerdeyse telefon ekranından gözyaşlarını görebiliyordum. ama ne yapsaydım? ben aslında onun gördüğü gibi bir adam değildim. istediği olsaydı daha sonra daha fazla üzülecekti.
  • yaşayamadığı baba sevgisinin eksiliği o kadar fazladır ki, hanım kızımız bu eksiği doldurmak için,
    arkasında terk edilmiş sevgililer ve platonik aşıklar yığını bırakır. *
  • guvenmektir.

    hayatta kucucuk savunmasiz bir bebekken bile babasi tarafindan sevilip kollanmamis bu kizlarin sevgi anlayisi once guvenmek sonra ilgi ve sefkat gormektir. babasinin kucagindan inmeyen ve baba evindeki rahatligini arayan simarik kizlardan daha cok severler, cok daha iyi sevgili olurlar.

    zararlari yine kendilerinedir, babalari tarafindan sevilmemis olmanin yarattigi degersizlik duygusuyla, yine babasi gibi onu sevmeyecek, ilgilenmeyecek, terkedecek adamlara dogru cekilirler. hayat boyu her erkekte babalarini ararlar bir nevi...yoklugu ile varolan o babayi...
  • o kız benim.

    hayal meyal babamla konuştuğum zamanlar hatırladığım o anlar. babam bizimle yaşıyordu, hiçbir zaman annemi aldatmadı ya da kötü alışkanlıkları yoktu. sadece kendisi yoktu. varlığını hissetmeden büyüdüm. çalışıyordu, öğlen 12'de gider akşam 12'de gelirdi. ekmek parasının peşindeydi. fiziksel olarak vardı ama ruhen yoktu. hiçbir zaman kucağına alıp sevmedi beni. benimle hiç konuşmadı. bana güzel şeyler söylemedi. derslerim nasıl, ne yapıyorum merak etmedi. veli toplantılarıma gelmedi. gösterilerime, müsamerelerime gelmedi. üniversite sınavına girdiğim gün, ben heyecandan ağlarken destek olmak yerine bağırıp çağırdı. bana sevgisini göstermedi. bir gün oturup bana bir şeyler anlatmadı. ben ise hep onun gözüne girebilmek için çabaladım durdum. babam beni sevsin diye kendi kendime 8-9 yaşımda futbol nedir, ofsayt nedir onu öğrendim. sırf babam siyaset konuşmayı seviyor diye saatlerce uykusuz kalıp onunla siyaset programları izledim. onun gibi olmak istedim. karşılıksız bir aşk gibiydi bizimkisi. ödevlerimi yapmayı bal gibi bildiğim halde, sırf gece onu görebileyim diye ödevlerimdeki eksik soruları yapamadım diye babamı beklerdim. haftada bir gün izin günü vardı çarşamba günleri, okuldan eve koşup babam uyanmadan ödevlerimi bitirirdim belki bir umut beni dışarı gezmeye götürür diye. sadece iki kere yalnız dışarı çıktım babamla biri bana birsürü kitap aldığı gün diğeri de beni hastaneye götürdüğü gün. o günlerden birinde ilk defa vapura babamla bindim. hayatımın en güzel, en unutulmaz iki günü. dünyayı gezdim dolaştım, ne eğlenceli zamanlar geçirdim. ama hiçbiri babamla geçirdiğim o iki ayrı ama güzel günden öte değil.

    sonra büyüdüm yine konuşmadı. ona en ihtiyacım olduğu zaman yine buz gibi ve soğuktu. izin günlerinde akrabalarını görmeye giderdi. beni parka götüreceğine söz verirdi ama hiçbir zaman gelmezdi. kahvehaneleri dolaşıp babamı arardım. büyüdükçe uzaklaştım soğudum. en tehlikeli yaşlarımda akıl almaz hatalar yaptım. başkalarını sevmeye başladım, ona benzeyen adamlardı çoğu. sert, suratsız.. babam için uğraştığım kadar uğraştım onlarla da. uğraştım, çabaladım taviz verdim. sevilmenin ne olduğunu ben hiçbir zaman bilemedim ki? gerçek sevgiyi babamdan göremedim ki. kimse beni suçlamasın, ama güçsüz bir kadın olmayı ben istemedim. karşıma çıkıp da bana güven veren adamlara kolayca bağlanmayı, çok sevmeyi ben istemedim. duygusal olarak bu kadar kolay düşebilmeyi ben istemedim. neden yanımda değildi! neden? çok mu zordu allahın cezası izin günü evde oturup tek kız evladına nasılsın diye sormak?
    ben istemedim, benden yaşça büyük adamlara aşık olmayı. aşık olduğum adamlarda babamı aramayı. ben istemedim, hırpalanmayı bana kötü davranılsa da gidememeyi. bana soğuk davranan, benimle ilgilenmeyen bir adamın beni sevip sevmediğini ayırt etmeyi öğrenemedim. sessiz kaldım, küçük kaldım, küçücük kaldım. hayatımın içine eden adamlara sesimi yükseltmeyi öğrenemedim.

    şefkati istedim hep çok sevilmeyi istedim. ama o lanet olası boşluklar hiçbir zaman dolmadı, yeri geldi bir kişi yeri geldi birçoğu hiçbir zaman bana sevildiğimi hissettirmedi. sabit kalamadım, yerimde duramadım. korktum, kaçtım, nasıl davranacağımı, ne söyleyeceğimi hiçbir zaman bilemedim. bir erkeğin bana nasıl davranması gerektiğini bilemedim ki, ona nasıl karşılık vermem gerektiğini. sonuç mu hayal kırıklıkları, kırık dökük platonik aşklar, kullanılmışlık hissi, yorgunluk, paramparça bir kalp. bütün bunların farkına da bu yaşımda varıyorum ancak. yeni yeni yontuluyorum. sevgili erkekler ve baba adayları, lütfen kızlarınızı büyürken yalnız bırakmayın.
  • sevgi her şeyin merkezidir. sadece insanlar arasında olmasıyla da sınırlı değildir. sınırsız bir olgudur. diğer canlılarda hatta cansızlarda da görülür.

    bir erkeği/kadını seversiniz. güldüğünde yüzünde oluşan çukurları fark edersiniz, daha çok güldürmek, onunla daha çok gülmek istersiniz.
    bir çocuk seversiniz, aldığınız küçücük bir oyuncak, onunla oynadığınız herhangi bir oyunun onu ne kadar sevindirdiğini fark eder, daha çok sevindirmek istersiniz.
    bir dede/nine seversiniz. onu her ziyaret ettiğinizde, elini her öptüğünüzde ne kadar sevindiğini fark edersiniz. daha çok görmek istersiniz.

    bir çiçeği seversiniz, onunla konuşursunuz daha çabuk büyür. size küsmez, yapraklarını dökmez. çiçekler açar.
    bir kuşu seversiniz, onun için yaptığınız yatağa minnetle bakar. siz odaya her girdiğinizde hemen başınıza, omzunuza konar. şarkı söylüyormuş gibi öter.
    sokakta gördüğünüz bir kediye, köpeğe yemek verirsiniz, başını okşarsınız. sevincini görürsünüz, oradan ayrılmanızı istemeyişiyle duygulanır, daha çok seversiniz.
    sahibi eve gelen kedinin sevinçle zıplamaları, ölen sahibinin mezarından ayrılmayan köpeğin sadakati ve daha niceleri.

    cansızlarda bile sevgi vardır.

    bir kek yapmak istersiniz. sevdiğiniz arkadaşlarınız gelecektir. yumurta aynı yumurtadır, şeker aynı şekerdir ama tat aynı tat değildir. kendi kendinize yaptığınızdan çok daha farklı olmuştur. içine, onlara olan sevginiz katılmıştır çünkü.
    sırf okumak için bir kitap okur beğenmezsiniz. "eh işte bir kitaptı." dersiniz. aradan zaman geçer, iştahla okur, kelimelere, duygulara dikkat kesilirsiniz. ne kadar güzel olduğunu fark eder, daha çok seversiniz.

    işte bunlar sevgidir. saf olandır, özen gerektirendir, basit ama bir o kadar da özel olduğunu bildiğinizdir. istisnasız herkese lazım olandır.
hesabın var mı? giriş yap