• -aman hee akşam oluncek guluşmeyin,$eytan burnunuza üfler,yok tırnak kesmeyin,yok sakız çiiyynemeyin evladım ölü eti onnar!türünden öğütler,hedeler.
  • "tabağında pilav bırakma, yoksa o pilav tanesi kadar çimdik tuzu cehennemde yer saçarlar ve kirpiklerinle toplatırlar" en ölümcül versiyonudur bu hurafelerin.
  • -gece sakız çigneyen ölü eti çiğnermiş.
    baktı hala sakız çiğneniyor.
    -şimdi sen hedenin * etini çiğniyorsun mesela yazık günah.
  • benim babaannemden de "tuvalette sarki soyleme cin carpar" gibi bir ornegin verilebilecegi zimbirtilar.
    ayrica kendisi dunyanin duz oldugunu iddia etmis* ve yalan ruzgarini gercek zannederek senelerce seyretmisti*.
  • üzerimde derin iz bırakan hurafelerdir.

    çocukken, sabah kalktığımda:

    -gece yüzüne şeytan gelmiş de tükürmüş kızım, hadi git yıka

    şimdi böyle okuyunca gayet basit gelebiliyor, ama o zamanlar tabiri caizse dehşete düşüyordum. yani gece ben uyurken böyle kırmızı hain bakışlı boynuzlu manyağın biri gelip benim yüzüme mi tükürüyordu? es kasa gece uyanırsam korkudan ne yapacağımı bilemiyordum, gözlerimi kontrol ediyordum gelip tükürmüş mi diye, ya hala gelmediyse ama gelmek üzereyse, vallahi de yoldaydı işte tıkırtılarını duyuyordum içerden, allahım şu şeytan bi gelse de gitse.. şeklinde düşüncelerle sızıp kalıyodum. bir de bunun şeytan yalamış versiyonunu duydum yıllar sonra, bana bu versiyon söylenseydi halim ne olurdu düşünmek istemiyorum.

    babannemin aynı güzellikte bir hurafesi daha vardır ki, gecenin bi yarısıysa evde yalnızsam hala pek etkilidir.

    ılık bir yaz akşamı oturuyoruz mesela bir yerde, rüzgar esiyor ürperiyorum.

    -şeytan geçti derler böyle ürperince kızım.

    hayalgücü geniş bir çocuk bunu da pek güzel allayıp pullayabilir. şöyle ki;her ürperdiğimde böyle ince uzun siyah tırnaklı bir şeytanın gelip tırnaklarını bana sürttüğünü falan düşünüyordum, enseme üflüyordu böyle sivri dişleri vardı mesela, tabi böyle düşündükçe bir daha ürperiyordum, tabi ürperdiğikçe şeytan hala yanımda dolaşıyor oluyordu, allahım bu şeytan niye hep benle uğraşıyordu? beni yoldan çıkarmaya çalışıyosa zaten pek iyi bir çocuk değildim ki, iyiyim diye de bana kızmasına gerek yoktu ben yaramazdım yeterince zaten, allahım şeytan bi gitsin iyi bi çocuk olacaktım ben.

    yıllar sonra tüm bunlar ''şeytan git başımdan hadi işim var'' a dönüşse de** sevgili babanneme çocukluğumu renklendirdiği için teşekkür etmeyi borç bilirim.
  • kardeşim doğdu doğacak, ben ilkokula yeni başlamışım, babaannem bizimle birlikte, anneme yardımcı oluyor. okuldan eve geliyorum bir gün ve annem evde yok. hamile kadın nereye gider diye önce kendime, sonra da babaaneme soruyorum. halanla pazara gitti diyor, inanmıyorum, cin gibiyim. üsteliyorum ancak ağzından laf alamıyorum. telefon çalıyor, koşarak bakıyorum, arayan halam. pazara gitmemişler, babaannemin yalanı ortaya çıkıyor. aslında durumu ufaktan çakıyorum ama bana neden söylemediklerini anlayamıyorum. kardeşim dünyaya gelince ben de gerçeği nihayet öğreniyorum. hamile bir kadın sancılanmaya başlayınca, bu durum kimselere haber verilmezmiş, bebek doğuncaya dek. sancıları kesilmesin, rahat bir doğum olsun diye. eh be babaanne, meraktan ölmüştüm.
  • bazen kendilerinin de hurafe olduğunu bilip torunlarına olumlu yansıması için herhangi bir olay üzerine yaptıkları denemelerdir.* örneğin benim babannenin meşhur bir tekerlemesi vardır. köpeklere karşı koruma duası:
    -lekat lekat lemlemlekat
    -ficenneti seyren lekat
    -ağzına demir gözüne kömür
    -sen kıvrıl yat ben geçeyim*
    ancak bazen evdeki hesap çarşıya uymaz. şöyle ki:
    yıllaaar yıllar önce memlekette geçirilen yazların birinde, bizler daha saf, temiz çocuklar iken gündüz başlayıp gece biten bir misafirlikten dönülmektedir. gece gece yürüyenler; iki ufaklık*, köpeklerden bizden daha çok korkan anne ve cesur babannedir. önce sesleri duyulan meşhur köpek topluluklarından biri artık ufukta görülmüştür. olaylar gelişir:
    -babaanne: köpeklere bakmadan ses çıkarmadan geçin, korkmayın haaa
    -anne: ayy anne çocuklara diyosun ama ben de korkuyorum valla.
    -gugu'nun kardeş: (henüz o esnada) pısss..
    böyle sessiz sedasız köpekler bizi süzerken kalbimiz ağzımızda atarak yanlarından geçeriz. artık arkada kaldılar (ama hala bizi süzüyolar) derken:
    -gugu'nun kardeş: (annenin elinden tutmuş, bağırarak) lekat lekat lemlemlekat!!!
    -köpekler: (deli gibi) hav havvvv hırrr havv
    -gugu'nun kardeş: (bir yandan susturulmaya çalışılırken arkasını dönüp dönüp) ficenneti....
    neyse fazla uzatmayalım, babaanne öğrettiği şey için herhalde ilk defa pişman olmuştur, çocuk güç bela susturulup tamamen köpeklerin inisiyatifiyle eve sağ salim dönülmüştür.
  • dünyanın en gereksiz hurafeleri çocuk yetiştirirken kullanılır. k9 eğitimlerinde köpeklere söylenmeyecek sözlerdendir.
  • "ağzını musluğa dayama oğlum çıyan neyin akar"
  • "pipinle oynama, düşer" korkunç hurafe. sıkıysa inanma...
hesabın var mı? giriş yap