• babanin artik ihtiyarladigini anlamak hüzün vericidir

    hele hele de yasiniz kemale ermis ve uzaktaysaniz baba ocagindan.

    babanin ihtiyarlamasi ölüme de artik dünden daha yakin olmasidir çünkü. beraber geçiremediginiz, karsilikli muhabbeti pekistiremediginiz yillara yanarsiniz.

    yillar ise çabuk geçer. en büyük düsman ve ögretmendir zaman ve mutlaka bir gün ögrencisini de öldürecektir.

    erkek evlatlarin babanin artik ihtiyarladigini görmesi zulümdür onlar için... o artik vurdugunu deviren güçlü adam degil, sizi koruyacak ve kollayabilecek araçlardan yoksun ve çoktan emekli olmustur. kum saatinin dolmasini beklemektedir.

    babam derdi; henüz ihtiyar degildi o zaman ve ben o vakit yanindaydim: "ihtiyarlik maskaralik gerçekten evlat" demisti.

    sesimi çikarmamis basimi önüme egmistim. animsiyorum...
  • bir zamanlar "yaşlı" diye gördüğünüz yaşların aslında henüz genç vakitler olduğuna inanmanızdır...
  • hele baba artık arkadaşlarının ölüm haberlerini almaya, cenazelerine gitmeye başlamışsa tuhaf olur. hem babam tuhaf olur hem ben. biraz içki biraz da müziğin etkisiyle, ölen arkadaşlarını hatırlayıp da "bak ben ölünce büyük bir yemek ver ha, öyle ağlamalar dualar fln istemem. belki biraz da şarap içersin cenazede. bir de keman çalsın. hepinizi izlicem ben ordan. şarap da köpek öldüren fln olmasın ha adam gibi bişey olsun." dediğinde kızı daha bir tuhaf olur işte. hele bir de yaşlandığı anlaşılan babadan uzak yaşamaktaysa insan, yaşlandığını her eve gelişte biraz daha gözlemlerse...
  • babanın "artık biz unumuzu eledik, eleğimizi duvara astık, bundan sonra siz kendinize iyi bakacaksınız oğlum..." cümlesini içeren "bugün varız yarın yokuz belli olmaz" temalı konuşmasını ilk kez duyduğunuz an gerçekliğinin insanı derinden vurduğu, hüzünlendirdiği durum.
  • hemen hemen çocukların size abi yerine amca demeye başladığı zamana denkgelir.
  • sizi salıncakta sallayan eller kırışmıştır şimdilerde; sizi uzaktan kollayan gözler uzağı bırakın, artık yakın için bile gözlüğe muhtaçtır; bir zamanlar resim ödevlerinizi en güzel boyalarla boyarken, artık saçını boyamaktadır; o her hafta halı sahada top oynadığınız adam mahçup mahçup size elini uzatır doğrulmak için bazı bazı; o sizi karşılıksız seven kalbi teklemiştir de bir iki kere; ama işte hala sarılabilecek şanslılardansanız eğer, bir kucaklaşmanın her saniyesinde bir yaşınızın tadını alırsınız; her öpücükle, beraber uçurttuğunuz uçurtmanın rüzgardaki sesini duyarsınız ve canım babam derseniz eğer, belli belirsiz ikiniz de ağlarsınız...
  • yıllarca duygu özürlü olduğunu düşündüğünüz babanızı uzun bir aradan sonra görmeye gittiğinizde 'çok özlemişim oğlum seni' demesi,sesinin titrediğini gizlemeye çalışması belki de ağlaması.babalar da yaşlanabiliyormuş dersiniz içinizden.
  • kimbilir...belki bu yazıları okuyup "haklısınız" demektedir.o da kendi babasını hayal meyal hatırlamaktadır...sonra da

    "aslolan hayat değil,hayatiyettir" demektedir.benim gibi...
  • gecenin geç vakitlerine kadar eşiyle tv izleyip sohbet eden baba yoktur artık. erkenden uykusu gelir her gece ve hemen uykuya dalar başını yastığa koyar koymaz yılların verdiği yorgunluğun sonucu olarak... eski fotoğraflara bakıldığında geçen senelerin nasıl bir değişiklik yarattığını görürsünüz babanızda, hüzünlenirsiniz. yaşlanmaktadır... babanın sağlık sorunları artmıştır artık. size sık sık sıkıntılarını dile getirir oram buram çok ağrıyor diye. yaşlandığını kabul etmek istemezsiniz sizle zamanında maç yapan, sizi sırtında taşıyan dinamik babanızın. ama bir gerçektir her insan gibi babanın da yaşlandığı... bir süre sonra onu kaybetmekten, ölümünden korkmaya başlarsınız... hayırlı bir evlatsanız hayatının geri kalanında onu mümkün olduğunca üzmemeye, mutlu etmeye gayret edersiniz bu noktadan sonra, yapılabilecek tek şey olarak...
  • hazin çırpınışlarınızın başladığı andır. onu hastahanelere götürmek, bir anda gelen ani krizleri, felçleri anlamaya çalışmak, "neden" diye sormak , bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır. eş dost "kaç yaşında baban " diye sorduğunda yaşını söyleyip "ama çok dinçti maşallah, nasıl oldu yani" gibi çırpınışlarınız, olan biteni açıklamaya yetmez. aslında gerçeği eşşek gibi biliyorsunuzdur ama yılların verdiği alışkanlık ve güven size bu gerçeği kabullendiremez bir türlü. bir zamanlar bir babanız vardır,şimdi ise çocuğunuz.
hesabın var mı? giriş yap