• yüz felci geçirdiği için konuşamazsın bir de onunla
    sonra gelir aklına, bi gün, hiç konuşamayacak olsa,uzaklara gitse... hayatımdan en az 5 yıl kaybettim dün gece.
  • o konuşur siz susarsınız... hayatınıza yön verir, kız arkadaşınızı seçer,yediğiniz yemeği bile o seçer... ama benim yaptığımı yaparsanız en sonunda benim hayatım benim tarzım derseniz, susar bir daha hiç konuşmaz ki çok daha kötüdür zira baba candır... koyar adama...
    (bkz: hayatta ben en çok babamı sevdim)
  • babayla, babayla, babayla...

    çatıdaki babayla pencereden anten ayarı yapmak 3
    babayla belgesel seyretmek 10
    babayla konuşmak 3
    türk filmlerinde babayla oğlu tek kişinin oynaması 9
    babayla aynı evde bir hafta geçirmek 28
    amy winehouse'u anne babayla tanıştırmak
    babayla kağıt oynamak 8
    babayla konuşamamak 3

    ne desem bilemiyorum. ben babasıyla iletişimi olmayan biriyim. arkadaşlarıma bakıyorum, hepsi babalarıyla yeri geliyor "kanlı/bıçaklı/ev terk etmeli/kapı çarpmalı/ceket kapıp çıkmalı" kavga ediyorlar, yeri geliyor sanki 25 yaşında herif değil de 3 yaşında çocukmuş gibi sarılıp öpüşüyorlar babalarıyla. bu bende olan bir şey değil. ama mesela, annemle daha samimiyim. onlayken istediğim gibi hareket edip istediğim şeyi söylüyorum. (gerçi son zamanlarda onla da eskisi gibi değilim, çok zaman geçiriyorsun her hareketi batmaya başlıyor. e görmüyorsun, gönül razı değil bu sefer, istiyor.) neyse, anne değil mesele. onla normaliz bir şekilde. ama baba. oedipus kompleksi mi diyelim şimdi nedir. geç bunları anam babam. ikimiz yemek yerken televizyon açık değilse mesela, o yemek bitmez. su içerken göz teması kurulmaz. (samimi olunmayan kişiyle baş başa yenen yemeklerde sıvı tüketimi sıkıntılıdır bu sebepten.) arabayla bir yere gidilir, radyo açık değilse tek kelime edilmez mesela. allah'tan iki tane tatlı yeğenim var da onlar bayağı gündemi işgal ediyor eşşoleşşekler. daha neler neler. ama suçlu olan bir taraf varsa, şüphesiz benim o. ya bir insan en yakınlarına, en yakın ya ana ve baba ve kardeşler, bu kadar mı tahammülsüz olur? yokluğunun bir şey ifade etmeyeceği kişilere bu kadar "değer" vermek nereee, sana canını vermek için saniye düşünmeyecek insanlara gösterilen bu tavır nere? can ve ruh bahşetmişler sana. reva mıdır yani şimdi bu? ama yok, ben böyleyim. hiçbir şeyden ders çıkaramam. aynı hatayı defalarca yinelerim. görünüşte son derece akil biriyim. çok sağlıklı, sahih ve makul tavsiyelerde bulunurum. kamil insanlığa giden yolun en önde giden yolcusuyum. elbet görünüşte tüm bunlar. aydınlığa giden yolda değilsen, senin pusulanın kime faydası olur.

    bildiğim tek bir şey, ölmez sağ kalırsak ileriki yaşlarımda bu iletişim kopukluğundan ipi kopuk köpekler gibi pişman olacak olmam.

    ufak bir rica: lütfen olumlu ya da olumsuz oylamayın entriyi.
  • hayatın her anında çekingen kalmış, belli bir arkadaş çevresi olmayan, hayatında stadyuma, balığa, kahveye gitmemiş iletişim yönü zayıf ama bir o kadar da oğlunu çok seven bir baba ile oğulun karşılaştıkları durum.
    anne sürekli oğluna hadi oğlum biraz babanla vakit geçir, baban çok hevesleniyor seninle birlikte ortak bir şey yaptığında demesine rağmen, babanı yanına gittiğinde muhabbetin sürekli kısırlaşması baba ile kaynaşamamaya yol açmakta.
    burada görev babaya düşüyor. oğluyla iletişim kurabilmek için tabularını yıkmalı. gezmeyi sevmese bile hadi oğlum atla arabaya senle çıkalım bir gezelim diyebilmeli, ortamı sevmese bile onu elinden tutup maça götürebilmeli, ilgisi olmasa bile futboldan konuşabilecek kapasitede olmalı, birazcık argo ile ortamdaki soğukluğu kırmalı. yoksa baba ile oğul birbirini tanımayan iki insan gibi yaşarlar. ve birinden biri öldüğü zaman hep geçen zamanda niye ortak bir şeyler yapamadık diye kahrolurlar.
  • çocukluk yaşlarımda hiç bir anım olmadı kendisiyle. sürekli gurbette olduğundan babasız geçirdim çocukluğumu. ben doğduğumda bile burada değilmiş. oysaki ona o kadar ihtiyacım vardı ki. çocukluğumda yurtdışından geldiğinde sarılmak isterdim o ise kucağına almazdı. bacaklarına sarılır öyle kalırdım. büyüyünce de iletişim kuramaz hale geliyorsunuz.
  • yıllardır maruz kaldığım durum. yok arkadaş alışmamışım ben babayla bir şey konuşmaya, bi derdimi paylaşmaya ya da bi mutluluğumu paylaşmaya. olmayınca olmuyor. ha sorarsanız bir eksiğini görüyor musun diye görmüyorum vallaha.
  • öldüğü için bunun pek bir mümkünatı yoktur.
  • benim de yaşadığım sorun. travmalarımın sebebi kendisi ama o zaman gençti diyorum, dünya ölümlü diyorum, benim için birçok fedakarlık yapıyor diyorum, ilgili biri diyorum, benimle konuşmak istiyor diyorum ama yok olmuyor. toplamda en fazla 30 dakika muhabbet etmişizdir.
  • mezarına gidince konuşmayı deniyorum, umarım duyuyordur
  • gerçek hayatta hiç deneyimleyemesem de mutsuz olduğumda onunla konuşuyorum. onunla konuşmak da denmez buna aslında, hep onu yargılıyorum diyelim. bu 22.5 yıldır -ah yaşlanıyorum lanet olsun :)- şu an böyleysem, böyle olduysam iyi kötü her şey için onu suçluyorum. iyi şeyler için biri suçlanır mı sevgili sözlük halkı? suçlanır. bazen insan kendini öyle bir yerde hisseder ki keşke aptal olsaymışım der. aptal olsaymışım da her şeyin bu kadar fazla farkında olmasaymışım. bu kadar fazla sorumluluk altına girmeseymişim bu yaşta, henüz halen böyle hayat doluyken bir çocuk gibi yaşamaya devam etseymişim. ekonomik özgürlükmüş, kendi evimmiş, düzenli hayatımmış, annem içinmiş… bunlar iki sene öncesine kadar hayatımı dolduran sebeplermiş. e hepsi oldu şimdi. hepsi oldu da bir şey oldu sanki. gerçekten bazen, bazen keşke küçük yaşta beni evlendirmelerine izin verseymişim diyorum. duyuyor musun sevgili babacığım? hatta sürekli beynimi ele geçiren uyuşturu kullanma düşüncelerimi de itiraf edeyim. şu an yazarken fark ettim, bu hafta izlediğim üç film de uyuşturu temalı, klasik senaryolardan -bağımlı olan birinin normal hayata dönebilmek için mücadeleleri-. beynim beynime meydan okuyor resmen. yaa görüyorsunuz efendim. neler neler oluyor iç dünyamda. ama bunları kim bilebilir her gece konuştuğum babam dışında? hiç kimse. bilmesinler, bibliyofil çok mutlu, oh hayatını yaşıyor demeye devam etsinler. ah be, ne zaman düşer maskemiz be sözlük? :)
hesabın var mı? giriş yap