• kusadasi guzelcamli da iki girisimci bacanagin kurup aile sirketi edasiyla islettigi, karisik tostu, midyecisi, ava cikmis sahil gitaristleri, marjinal gençleri, birasıyla dertleşen gurbetçisi, ağzından salya akan delisi, tavla ve okey düşkünü ahalisi ve yaz sonu senelik kavgalariyla unlu ve bu haliyle sosyolojik bir çalışmaya layık simulasyonvari mekan.
  • güzelcamlı da bulunan tek diskonun tafana gözden düşmesinden sonra yükselerek bası arsa değen bir mekandır , genç kızlar/erkekler giyinip süslenip bu mekana akmakta kendilerini karşı cinse begendirme çalışmalarına bu nezih yerde devam etmektedirler.

    zaten almancılar tarafından neredeyse isgal edilen güzelcamlı da gidilecek sakin bir bira icme mekanı vardı bu vesile ile bacanaklarında arkasından aglıyor iyi geceler diliyorum
  • clubbee nin kesfedilmesinden sonra cok da kiyaslanamiyacak bir mekan olmasina ragmen,uzunca senelerin hatrina mutlaka gidilip karisik tost u yenilen,eski arkadaslarla ahh nerde eski genclik geyikleri yapilan yegane cay bahcesi. saat 01* den sonra tavla ve kagit oynamanin bacanaklar in bu sene jandarmaya rusvet yetistiremedikleri dolayisiyla yasak oldugu gencler arasinda dolanan rivayetlerden biridir
  • namı-ı diğer, "bacobeach"
  • guzelcamli'da bira icmeye ve midye yemeye doyamayacaginiz mekan.
  • artik bacanakların işletmemesine rağmen ismini değiştirmeyen güzelçamlı'da gençlerin buluşma yeri.
    (bkz: bira yok ayran verelim)
  • sezonun neredeyse ortasında olmamıza rağmen, her zaman oturacak yer bulunamazken, oldukça tenha sayılabilecek durumda olarak sezonun durgunluğunu yansıtmakta olan mekan.
  • güzelçamlı tarihine 1999 yılında girmiş ve o tarihten sonra beldenin klasik mekanları arasında sayılagelmiş uğrak yeri.

    anımsıyorum, 1998 yazında bugünkü bacanaklar tarafından kullanılan bina yerinde yoktu. söz konusu binanın arazisi, hemen yanındaki altınyalı sitesi’ne aitti; ancak atıl durumdaydı. 1999 kışında bugünkü bina inşa edildi ve iki ayrı işletmeye kiralandı. bir bölümü aydınlı iki bacanağa, diğer yarısı ise bir pide salonu işletmecisine kiralandı. ilk sezonu olan 1999 yazında bacanaklar, o döneme kadar sarazena ve tafana adlı bar ve diskodan ibaret güzelçamlı mekanları arasında henüz alternatif bir mekan oluşturamıyordu. biz bile arkadaşlarımızla bu yeni mekana biraz çekimser yaklaşıyorduk. dönemin modasına uygun olarak bir adet yörük çadırı barındıran, sahile görece yakın bir mesafede müşterilerine bira, çay içme; gözleme ve karışık tost yeme imkanı sunan mekan ilk yıl biraz sönük bir sezon yaşadı. ancak 2000 yılına gelindiğinde artık rağbet görmeye başlayan bacanaklar, bir önceki sezonu kıskandırır doluluk oranlarına erişmeye başladı. özellikle aslen emekli bir öğretmen olan “hoca” lakaplı bacanağın garson olarak çalışan ve bugün doktor olan kızı keriman ile bu yaz evleneceğini öğrendiğim ali adlı oğlunun sıcak ve samimi hizmeti mekanı cazip kılıyordu. samimi bir yerdi bacanaklar, meskun yazlıkçıların sosyo ekonomik özellikleri ile uyumluydu; ayrıca tekti, velhasıl sevmiştik. zamanla “baco” olarak tabir ettiğimiz mekan, sevimli bir aile işletmesinin ötesinde ilk gençlik heyecanlarımızı yaşayamadığımız güzelçamlı’nın sunduğu ender açılımlardandı. oturup sohbet edebilecek bir ortama aç olan beldedeki genç nüfusun hatta orta yaşlı kesimin ihtiyaçlarına yanıt vermişti. nezih bir yer değildi ama sıcaktı; konum olarak güzel bir yerde, bütün bir yaz veresiye yiyip içip sezon sonunda sigara kartonlarının arkasına çarpılarla dolu bira bakiyemize itiraz edebildiğimiz hatta borçlarımızı bir sonraki sezona öteleyebildiğimiz bir yerdi. bu durumun bizim için anlamı şuydu: gündüzleri sahilde sıcaktan bunalıp yanımızda para olmamasına rağmen su alabildiğimiz, geceleri bir bira daha içebilmek için bir sözümüzün yettiği, bizden bir yerdi. bizimdi. para peşin kırmızı meşin değildi. henüz sahil gitaristleri ve kavgacı ahalinin cirit atmadığı mekanda kendi halimizde gitarımızı çalıyor, çadırında şarabımızı yudumluyor, sakin ortamın titrek kalplerimizdeki coşkun sevdalara yataklık etmesine ayrı bir lezzetle bağlanıyor, seviyorduk. seviyorduk, çünkü burası bizi birbirimize yakınlaştırmıştı. düş sokağı sakinleri’nin o ilk albümündeki seni tanımayan yok bu şehirde şarkısını gitarıyla “seni tanımayan yok bu şehirde / bacanaklardaki keriman” diye söyleyenlerimiz (bkz: theater and its double) vardı, doğruydu. yıllar geçtikçe bazı şeyler elbette değişti. önce keriman ayrıldı, sonra peşin ödeme devri başladı, ardından dev ekran geldi. yanlış hatırlamıyorsam 2001 yılında yörük çadırı tasfiye edildi; çünkü müşteri kitlesi değişti. geceyarısı diskoya gitmeden evvel uğranılan, artan talebe koşut olarak farklı kesimlerce tercih edilmeye başlanan bir yer oldu zamanla, kısacası güzelçamlı’nın ve dolayısıyla bacanaklar’ın müdavimleri artık değişmeye başlamıştı. bacanakların ilk açıldığı dönem olan 90’ların sonlarında uzun yaz tatillerinin son demlerini yaşamakta olan bir kesim yazlıkçı genç nüfus yerini bir alt nesile bıraktı bacanaklar’da, tadı damağında kalarak. farklılaşan taleplerdi, dev ekranda aralıksız kral tv’nin, cine 5 (digiturk) üyelikleri ile futbol maçlarının, formula 1 yarışlarının yayınlanmasının nedeni. biz hala sabaha kadar king oynayabiliyor, keyfimize bakıyorduk gelebildiğimiz, buluşabildiğimiz ender zaman zarflarında. baconun hemen önündeki “baco’nun midyecisi” unvanlı midyeciden satın aldığımız midyelerini gene baconun soğuk “kral” birasına (bkz: efes tombul şişe) meze yapıyorduk, eski günleri yad ederek. ardından “hoca“ ortaklıktan çekildi ve diğer bacanak tek kaldı; ali gitti ve zamanla azalan masumiyet yerini tanıdığımız kesimin iyide iyiye azalması neticesinde yabancılaşmaya bıraktı. bir zamanlar adına ve çalışanlarına methiyeler düzdüğümüz mekan tanınmayacak hale gelmişti. 2007 yılında ise mekanın kurucu ve isim babaları olan “bacanaklar” işletmeyi tamamen devrettiler. son iki yıldır bacanaklar daha “girişimci” ve tahminim odur ki “bağlantılı” şahıslarca işletilmeye başlandı. kablosuz internet yayınına başlayan mekan, yan taraftaki pidecinin işletmeciliğini alarak büyüdü. bir zamanlar yanında yöresinde imkansız aşklara şarkılar söylediğimiz yörük çadırı olarak kullanılan yerin şimdilerde barımsı bir oluşuma ev sahipliği ettiğini, yüksek sesli müziğin aynı masada birbirimizle olan konuşmalarımızı bile duymamıza imkan tanımadığına şahit olduk geçen hafta. oysa ki bir zamanlar orası bizi birbirimize yakınlaştıran yegane mekandı. bahsettiğim misyonunu zaten yıllar içinde yavaş yavaş yitiren bacanaklar’ın artık ilk bakışta bir işletme adında öteye gidemediğini esefle izledik, duygulandık. ama biraz düşününce aslında oranın asıl sahibinin bizler olduğunu düşündük, kendimiz böyle avuttuk. çünkü bugün için mekanda masalardaki hiçbir yüz bizlere tanıdık gelmese de bir zamanlar türlü ilk gençlik anımıza ev sahipliği yapmış olan mekanımızı çocuksu bir saflıkla sahiplendik. her şeye rağmen eski günleri, eski bacanakları, eski keyfini, eski samimiyetini ve her şeyden önemlisi eski bizdenliğini şevkle, sevgiyle ve özlemle hatırladık. hayallerimizin üstüne “kar”hane de yapılsa, iç burkan bir yalnızlık ve yabancılaşma duygusuna neden olsa da güzelçamlı’da oldukça, güzelçamlı’yı hatırladıkça bacanaklar’ı da hatırlayacağımızı, anacağımızı ve ona bir anlamda mecbur olduğumuzu anladık.
  • dün karışık tostumu afiyetle yediğim mekan. özlemişim ama tabi eskisi gibi olmuyor. arkadaşlarla hesabına okey oynayıp, tavlada yenilenin kolunun altında tavla ile bacanakları tavaf etmesini özlüyor insan.
hesabın var mı? giriş yap