*

  • kücük üzüm bağlarını tanımlamak icin kullanılan kelime.
    (bkz: igrencim)
  • http://www.bagcik.com/

    bir nevi kelime bulutu. ilişkiler yumağı.
    bağlar, etiketler ve kişilerden oluşan taze site.
  • (bkz: bagcik.com)
  • çözüldüğü ilk andan itibaren kullanılmayacak hale gelinceye kadar bağlanılmaya üşenilmiş ise şehir karmaşasında tepelerde kekik toplarken ki huzuru uçta olsa yaşatabildiği, bu sayede özgürlüğün hissedilebildiği gerekçesine sığınılan ; annelerin dinlenme tesislerinin tuvaletlerinde ıslak ve siyah bir şekilde gördüklerinde nefret dolu bakışlarla ''eve girmiyeceksin bir daha!'' tehditlerine maruz kalınabilen;temizlik hastası arkadaşların dikkatlice inceleyerek hipoya ıslama fantezileri kurabildiği obje.
  • ayakkabıyı örseleyen iplik.
  • artık olmayan sosyal imleme* sitesi.
  • aynı zamanda ısparta'nın eğirdir ilçesine bağlı bir köy.
  • bir akşamüstü kendimi moda sahnesinin altındaki sahafları dolaşırken buldum. havanın sıcaklığından ve uzun zamandır film izleyememiş olmamdan ötürü sinemaya girmeye karar verdim. vizyondaki filmlere göz gezdirirken bağcık ile karşılaştım. film bitti, hava henüz kararmamış. yaz akşamüstüsü serinliği. bünyem beyaz perdenin büyüsünün etkisi altında. kadıköy sokaklarında kaybolup gözüme hoş gelen ilk mekâna oturdum, soğuk biramı yudumluyorum. bağcık, tek başına seyredilesi naif filmlerden.
  • iyi oyuncudan mutlaka iyi yönetmen olur mu?

    olmaz.

    yetenekli ve başarılı oyuncu görkem yeltan'ın filmi bağcık; hikayesi, senaryosu, diyalogları, oyuncu seçimi, oyuncu yönetimi, oyuncu performansı ve sanat yönetmenliği ile bir filmden çok bir ortaokul müsameresi gibiydi. bodrum'da çekilmiş olmasına rağmen ne ışığı, ne renkleri ne de görüntüleri doyurucuydu. güzeller güzeli kente dair hiçbir manzara pelikülde yokken, filmin çekimi için seçilen günler bile bembeyaz ve basık bir gökyüzüyle hiçbir özellik hissettirmedi. filmin tek tutar tarafı güzel müzikleriydi.

    puanım 1/10. o da, emeğe duyduğum saygıdan. bağcık, popülist kaygılarla çekilen ve hiç seyretmediğim ucuz komedileri ve korku filmlerini dışarıda bırakırsak, son çeyrek asırdaki en kötü türk filmleri arasında bana göre ilk beşte yer alır.

    bir de not: konuk oyuncu okan yalabık o kadar çok kilo almış ki, xxl gömleği bile saklayamıyordu kilolarını. eskiden filinta gibi adamdı, bodrum'da sık görürdüm.
hesabın var mı? giriş yap