• her ortamda her koşulda her pozisyonda sınırsız şekilde akla, mantıga, fikre uyup uymaması önemsiz bir biçimde, düştüğü duruma ne sebeplerden dolayı geldiğini etrafına kabul ettirmeyi kendine görev bilen insan modeli..

    (bkz: bana uzak allaha yakın ol)
    (bkz: nrk clan üyeleri)
  • anında birşeyler uydurma yeteneğine sahip insan. zor durumda kalındığında tavsiyeleri işe yarayabilir. bi de karşısındakinin bahane adamı olduğunu bile bile yine de inanmakta ısrar eden insan modeli vardır tabi.
    (bkz: bitmeyen bahaneler)
  • izmir alsancak'taki kahve bahane adlı kafede sürekli takılan ve oranın müdavimi olan adam.
  • (başlıkta, adam derken, dişi veya erkek bir insanoğlunun kastedildiği düşünülerek ve bahane insanı tanımlamasının daha uygun düştüğünün altını çizerek..)

    iki tip
    bu tip insanların çoğunluğunun egosu gelişmiştir, hatta fazlaca gelişmiştir. baskın ve çekinik görünüşlü olmak üzere iki tiptirler.. baskın versiyonlar elinizdeki oyuncağı almak için türlü şeyler uydurur üstüne de size bağırırlar, çekinikler ise yine türlü numaralar yapar, oyuncağı alır ama mazlumu oynarlar..

    amaç
    herkes kendi isteklerinin arzularının doyurulmasını tamamlanması ister ki bu çok da doğaldır. alınan miktar ile verilen miktar arasında dağlar kadar fark olmadığı sürece bu tip bir alış veriş de çok doğaldır.. lakin egosu fazlaca gelişmiş insanlar, 3 verip 10 almayı, hatta bazen hiç vermemeyi, 2 tane verirken bile naz üstüne naz yapmayı tercih ederler. ister buna bencillik diyelim, ister açlık diyelim buradaki amaç daha ve daha fazla şeyi mideye indirmektir.

    istemek
    bu insanlar için anahtar kelime istemektir. eğer bir şeyi yapmayı istemezlerse, deveye hendek atlatsanız bile bunu yapmayacaklardır. "şu dağı del, microsoft'un sitesini hackle, kuş sütü getir, dünyayı ayağımın altına ser" gibi çeşitli isteklerini yapabilseniz bile yine de "hayır yapmayacağım" diyecekler, bu sefer de "her şeyi yaptın ama ben mevlana ile mimariden konuşmak istiyorum" diyebileceklerdir. o kadar zahmete girip bin tane şeye katlandıktan sonra, aslında ne kadar gereksiz bir işle uğraştığınızı göreceksiniz.

    tedavi
    iki tedavi yolu vardır.

    - birincisi o kişiye arkanızı dönüp koşarak uzaklaşmak. birkaç hafta kendini dinlemesini sağlamak, daha sonra tekrar kontrol etmek ve düzeldi mi diye bakmak. eğer düzelme belirtileri görülüyorsa, yakın tedaviye geçmek. eğer hiçbir düzelme alameti yoksa, son bir kez daha uyarmak, hala düzelmiyorsa eyvallahı çekmektir.

    - ikinci yöntem ise daha zorludur. örneğin ev arkadaşınıza "gel ornitorenk besleyelim" diyorsunuz, o da bahane olarak, "olmaz besleyemeyiz çünkü yem'ini bulmak zor, gagası ile bana zarar verebilir, şudur budur da vıdı vıdı" diye sıralamaya başlıyor. buradaki anahtar eylem "istek uyandırmak". evde ornitorenk beslemesi için şevk yaratacak çözümler bulmaya çalışın.. zevkleri ve beğenileri ile paralel bir yerden giriş yapın, olmadı rekabet yaratın, olmadı olayları dramatize edin.. (lakin şöyle bir açık kapı bulunmaktadır. bu bahaneler sıraladığını düşündüğünüz kişiye her zaman için bir şans vermek gerekir. "ornitorenk besleyelim" dediğinizde, "ama yem'ini nereden bulacağız" derse, hemen ikinci yönteme girişmeyin. araştırın bu hayvan ne yer ne içer diye ve yem'ini temin edin. bunu tedarik ettikten sonra da "ama kardeşim gagası var upuzun" diye başlarsa anlayın ki bir bahane sıralama sekansı daha başlıyor. birinci veya ikinci yönteme girişin)

    not: istatistikler 1.yöntemin, orta vadede %20 oranında, uzun vadede ise %1 oranında başarılı olduğunu göstermiştir. 2.yöntemin başarısı ise uygulayıcının kabiliyetine bağlı olarak %15 ile %80 arasında değişmektedir.

    edit: lakin biraz delikanlı olalım, istemiyorsak, kibarca/ kabaca bunu belirtelim, bahaneler uydurarak insanları yormayalım.. anne duydun mu?
  • ben seviyorsam sen bahanesin insanlarıdır aslında onlar. sevmemenin bahanesini de bu lafın ardına zamana bağlı logaritmik artan bir ustalıkla gizleyip paradoks hayatlar yaşarlar.
hesabın var mı? giriş yap