• hali hazırda bir bahtı olmayan, kadersiz, şanssız, ölmesi daha iyi olan insan; "yazık" insan... (bkz: bahtsiz bedevi), (bkz: bahtsiz deve).
  • parası kalmamış tayland'lı (tayland para birimi baht hesabı)
  • bu muhteşem kelimeye en iyi örnek olarak bloodymary nin hayatı verilebilir. özellikle şu son 2 yıl direk bu kelimeyle kaplanmıştır, delirmeliktir böyle. bahtsız olan kişi naparsa yapsın hayatında bi ilerleme kaydedemez, düzgün ilişkiler kuramaz, ve ailesiyle ve çevresiyle iyi geçinemez. eğer bi fobisi ya da takıntısı varsa bu devamlı karşısına çıkıp onu geri iter. sinir bozucu bi doğuştan hastalıktır bahtsızlık.
  • (bkz: bahtı kara)
  • nerede olursa olsun, her daim, bulundugu ortama gore "rare" biri/bir sey tarafindan sikilecek olan insan/hayvan/sey.
  • (bkz: gürol bedevi)
  • cihar atıp şeş oynayıp yine de feleği yenemeyen kişi..
  • başkalarına "bu kadar da olmaz" dedirtecek kadar saçma olaylarla her daim uğraşmak zorunda olan kişi. gün olur inşaattan kafasına taş düşer, gün olur istanbul'un göbeğinde tropikal bir böcek tarafından ısırılır. varlığıyla baş edebilmesi için güçlü bir kayıtsızlığa sahip olması gerekir, yoksa bütün bu gereksiz olaylarla uğraşmak insanda sinir falan bırakmaz. tam bu noktaya ulaştığını, artık hiçbirşeyin onu etkilemeyeceğini düşündüğü anda ise başına birşey daha gelir ve kişi belki de yüz bininci kez tanrıya yakarır: "neden?"
  • umduğunu bulamayan.
  • kötü başlayan bir hayat ve kötü devam edeni anımsatıyor bana.

    bir aile... anne baba uzun uğraşlar veriyor, her bebek ölü doğuyor, her bebek doğumdan sonra ölüyor. anne baba yılmıyor, anne 42 yaşındayken bir kızları oluveriyor. aile havalara uçuyor, mutlu oluyor... kızımız 1 yaşına geldiğinde çocul felci geçiriveriyor, bir bacağı kısa kalıyor, yürümesi bozuluyor. aile kızlarının sağ olduğu için şükrediyor.

    çocuklar acımasız oluyor, kız arkadaşları ilkokulda kızı oyunlarına almıyor, erkekler beğenmiyor, bacağın kısa diyor. kızımız spor yapamaz, kendini itilmiş dışlanmış hisseder.

    bir gün eve gelir, kapıyı çalar. annesi açmaz kapıyı. anahtarla açıverir, annesi yerde uyuyordur. uyandırmaz. sonra neden yerde yatıyor ki, üzerini örteyim der. annesi buz gibi olmuştur. anne der, anne annne aaaannneee annesinden ses gelmez, kıpırdamaz annesi. nefes almıyordur. kız, annesinin başında göz yağlarına boğulur. tek arkadaşı, en büyük dayanakçısı onu dünyada yalnız bırakıp gitmiştir.

    babası 2 ay içinde görücü üsulu evleniverir. evde bir yabancı vardır artık. yeni annesi hep itekler onu. alışverişe yollar, ağır taşıtır, ev işine koşar, elinden harçlıklarını alır. yeni bir şeyler almaz. 1 yıla kalmadan yeni kardeşi geliverir. babası neşelidir, yıllardır beklediği olmuş, bir oğlu olmuştur. hem de tek seferde.

    kızımız artık iş bulmak zorundadır. evi terk edemez. hiç kimsesi yoktur babasından başka. ne bir akraba, ne bir dost. başvurduğu her işte ama senin bacağın kısa derler. kazandığı paraları üvey annesine kaptırır, mutsuzdur. erkek arkadaşı yoktur. babası malı mülkü oğlunun üzerine yapar. yutkunur hep. ses edemez, ya kapı önüne koyarlarsa beni diye düşünür.

    bir gün babası da gidiverir. kimsesiz, parasız, sevgisiz... yaşı 30lardadır. daha yaşanacak nice olay, nice kötülükler vardır.
hesabın var mı? giriş yap