• eski asker, yeni politikacı. 70 döneminde askeri savcılık yapmıştır. türkiyede ki şahinler grubunun kafa elemanlarındadır.
  • deniz gezmis ve ekibinin davasinda savci olarak gorev yapmis, sonradan adalet partisi ve uzantisi partilerde milletvekilligi yapmis kisi..
  • unutulmaz askerî savcı. fakat kendisi ile ilgili hiç unutamadığım bir görüntü, bir siyaset meydanında gerçekleşmişti. ali kırca, meydanı baki tuğ'a terk edince, ortalık karışmıştı adeta. hukukun üstünlüğünden, demokrasiye, anaysadan hukuk devletine uzanan uzun açılış konuşması sırasında, ister istemez bazı evlerde gülüşmeler yaşanırken, konuklardan biri bu konuşmaya dayanamayıp programı terk etmişti. sinirinden moraran çetin özek, bu ülkede bu konuda konuşabilecek son kişilerden birinin ilk konuşmayı yapması nedeniyle de, ali kırca'ya da saydırmayı ihmal etmemişti...
  • haberturkte basin kulubune katilmistir, hic bi yoneltilen soruya dogru duzgun cevap vermemistir, bu idam bir ayiptir'a cevap olarak da turkiye anayasasinin, cumhurbaskaninin onayladigina ayip diyorsaniz size diyecek bir seyim yok demis adamdir. dargoruslu ve bagnazdir.
  • canlı yayın sırasında büyük bir saygisizlik işleyen insan. nasıl hukuk adamı anlayamadım.
  • adamı ilk gördüğünde tanıyamıyor insan. bu kim ne anlatıyor falan diye düşünüyorsun, sonra deniz gezmişler ile ilgili konuştuğunu farkediyorsun ve tamam bu kesin mahkemenin yargıcı ya da savcısı dır diyorsun kafanda ki önyargı kırıntıları ile. yanılmıyorsun da, bir de bakıyorsun adam sahiden de deniz gezmiş ve arkadaşlarına idam hükmünü veren mahkemenin savcısıymış. "bu ülkede kimse genç insanların ölümüne sevinmez" tavırlarından demirel ile bağlantısını kurmaya çalışırken sözlüğe giriyorsun ve adalet partisinde milletvekilliği yaptığını öğreniyorsun. adamın tavırları adalet partisinin oy için kandırdığı demokraaasi dağıttığı köylü vatandaşların üslubuna çok benziyor buradan bir çıkarım yapmış olabilirim kafamda ki daha az önyargı kırıntıları ile.

    konuşmasında bir kere dahi hukuktan bahsettiğine şahit olmadığım adamdır da ayrıca. " deniz gezmiş dedi ki 10 sene sonra sizin oturduğunuz yerlerde biz olacağız ve biz sizi yargılamayacağız biz sizi öldüreceğiz, biz bunları asmasamayıdık." bu laf onları çok endişelendirmiş olmalı ki deniz gezmiş ve arkadaşlarının hükmünü verdiler. asın. bu dünyanın ne kadar kirli bir dünya olabileceğini gösteren insanlar ve olaylar vardır ya. işte bu adam öyle bir adam (tek değil elbet) bu olay da öyle bir olaydır.
  • genç bakış'taki kenan evren faciasından sonra 2. faciadır.!
    sonuç;
    mouse u masaya vuruyorsunuz, ekrana küfrediyorsunuz, klavyeye daha sert basıyorsunuz...
    sonra ne yapıyorsunuz? (ne yapıyoruz)
    "pasifize edilmek mi ne alakası var" diyen bizlere selam olsun.!

    edit : 146 ya da kafam girsin kolum girsin bu da kapak olsun.!
  • ibm'in deeper bluesu gibi, derinin de derini. abdullah öcalan'ın esas kimliğinden mumcu suikastine kadar birçok gizi aydınlatacak malumata sahip olduğunu düşünüyorum.

    deniz gezmişlerin asılmasında olağanüstü bir efor gösteren ve bağnaz bir anti-komünist olarak nam salan bu bir zamanların askeri savcısı vatandaş, nedense iş o zamanlar sbf'de öğrenci olan abdullah öcalan'ın tahkikatına geldi mi, önceden hiç kendinden görülmedik bir biçimde tahliyesini istiyor. kısa süre sonra da abdullah öcalan, 1999'da yakalanışından önceki o kısa süreli ilk ve son mahkumiyetinden yırtıyor. disiplin cezası almış bu geleceği parlak öğrenciye tahliyesinin hemen ardından devlet tarafından burs bağlanması da ayrı bir mevzuu.

    gazeteci uğur mumcu, öldürülmesinden az evvel giriştiği "kürt dosyası"nın odak noktasına, abdullah öcalan'ın bu 12 mart döneminde herhangi bir şekilde el altından "kayırılmış" olması ihtimalini koymuştu. araştırmasını derinleştiren uğur mumcu, baki tuğ'dan kendisine o dönemle ilgili bazı belgeleri sağlamasını istemiş, karşılığında da olumlu yanıt almıştı. ama bu beklediği belgelere ulaşamadan...

    mumcu'nun ölümünden üç gün sonra ise sabah gazetesinden nezih tavlaş, baki tuğ'u arar ve aralarında şu diyalog geçer; (bay pipo, sf.223-224)

    - baki bey saygılar sunuyorum, nezih tavlaş ben.
    - buyur canım sağolasın. saygı benden canım.
    - şimdi bilmiyorum arkadaşlar şey yaptı mı? benim uğur ağabey ile çok yakın ve özel bir ilişkim vardı.
    - söyledi arkadaşlar, söyledi, söyledi..
    - şimdi baki bey, ben, bundan yaklaşık 10 gün önce uğur ağabey ile yaptığımız konuşmada sizinle görüştüğünü söylemişti bana.
    - görüştü benle konuştuk. biz altı aydan beri konuşuyoruz.
    - öyleymiş.
    - ben şimdi üç akşamdan beri uyuyamıyorum.
    - evet efendim. şimdi uğur ağabey'in bana aktardığı bir şey vardı. size de bir ileteyim istedim. sizinle yaptığı konuşmada, kendisinin bu apo'yla ilgili, apo'nun tutuklanmasıyla ilgili şeyi araştırdığını, siz eksik olmayın yardımcı olmuşsunuz kendisine, o, apo'nun gözaltına alındıktan sonra salıverilmesi için size bir telkinde bulunulduğu ve yukardan bir şey geldiğini söyledi bana.
    - şimdi şöyle nezih. ben öyle bir olay hatırlıyorum ancak apo'yla mı ilgili, başka bir mensupla mı ilgili onu çözemedik. sayın mumcu'ya da söylediğim oydu. bana böyle bir şey gelmişti. ancak onla ilgili mi, değil mi bende resmi yazı olacak dedim. ben o yazıyı ararken o olay oldu.
    - yani size bu şahsı bırakın ya da bu şahsa dokunmayın gibisinden bir şey mi geldi?
    - o dokunmayın mealinde değil, bizim mensubumuzdur şeklindeydi. yalnız o mu değil mi çözemedik, o belgeyi arıyordum ben.
    - anladım yani belgeyle..-
    - aradığım belge oydu, bulsaydım onu verecektim.

    baki tuğ halen o belgeyi arıyor..."

    mevzuuya halen uyanamayan arkadaşlar varsa, şu cümleye yoğunlaşmalarını isterim;

    "ben öyle bir olay hatırlıyorum ancak apo'yla mı ilgili, başka bir mensupla mı ilgili onu çözemedik"

    başka bir mensup!!!!!!!!!!!

    o belgeye artık ne kadar ihtiyaç var tartışılır.
  • kendisi ankarada bir sitedeki triplex villasında yaşamaktadır. yalnız kaderin cilvesi olsa gerek, site uyumuna aykırı olmasına rağmen yönetimden özel izin alarak evinin etrafını uzun duvarlar ve tel örgülerle çevirmiştir*. vah ki ne vah.
  • deniz gezmiş, yusuf aslan ve hüseyin inan hakkında idam isteyen 12 mart savcısı.

    "elbette ki idam cezası şart değildi. duruşmada birazcık uslu dursalardı idam edilmezlerdi..."

    cümlesini kurduğu o an, beyninin sağ ve sol loplarından neler geçtiğini merak ettiğim kişi.
hesabın var mı? giriş yap