*

  • bozuk olani tamir etmeye ve/veya duzeltmeye yonelik olmayan iyile$tirici cabalarin tumu.
  • bir nesnenin duzgun calismaya devam edebilmesi icin yapilan eylemdir. sozkonusu canli bir varlik ise 'bakim' canlinin duzgun gelisimi icin yapilan eylemleri de kapsar.
  • askeri terimler sözlüğünde karşılığı "hizmete elverişsiz ordu malını hizmete elverişli hale getirmek, hizmete elverişsiz ordu malını hizmete elverişli halde tutmak için yapılan işlem"dir.
  • benim vücuduma iyi gelmeyen hede.

    yüzüme bakım yaptım, sivilce çıktı.
    dişçiye gittim, 25 yıldır bir kez dişi ağrımamış ben şuan ölüyorum.

    makyaj yapamıyorum zaten 40 video izledim, birini bile uygulayamadım.

    kalsın, ben böyle paspal ama sağlıklı iyiyim.
  • herkese ve herşeye lazım olan, periyodik arıza tespiti ve çalışan bir şeyin daha sağlıklı çalışması için yapılan kontroller bütünü. 13 saatlik uykudan sonra % 70 e yakın toparlanma ile sonuçlanan nezleden kurtulmanın şerefine, daha önceden araç bakımı için aldığım randevuya gideceğim. öpecekler yine o ayrı konu.
  • tsk da bir sınıf. tarihi fatih sultan mehmet'e kadar dayanır. bakım sınıfı askerleri muharebe alanında kullanılan araç, silah, telsiz vb... şeylerin bakımı, onarımından sorumludur. bakım sınıfı askerlerine nöbet tutturulmaz, egitim, spor yaptırılmaz.
  • insan hayatinda koyvermek evresi vardir ve bu evrede ‘aa hani bakiim’den oteye gidemez bu sey. iteliyorum ama gidemiyor.
  • sabunlu bez:
    ilgi, şefkat ve bakımın çocukluğumdaki sabun kokulu teyze dokunuşu.

    doktordan az kullanılmış, az sevilmiş ikinci el köpek. bakımları tam, kuaförlü, eğitimli, ultra lüks, denizgören, yürürü mükemmel, meraklısına okazyonlu fırsattır. (bkz: sahibinden/@ibisile)

    yalnızca intihar eden değil, koyvermiş veya bakım altında yaşayan özneler, gelecek yaşama gücünü hayattan esirgeyen sabotajcılara benziyor.

    (ilk giri tarihi: 17.7.3018)

    (bkz: bakı), özbakım
    (bkz: bakımlı/@ibisile), bakımsız/@ibisile
    (bkz: baku-shan)
    (bkz: hastalık/@ibisile)
  • özensiz yapılmış bir çevirinin başımıza ne işler açabileceğinin onca rakibi arasında pırıl pırıl parlayan yıldızı, nazarımda aralarından sıyrılıp ipi göğüsleyeni sözcük.

    feminist teorinin literatüre kattığı yahut mevcut yerini hiç olmadığı kadar sağlamlaştırdığı care/caring meselesi etrafındaki münazaralar ve bu meselenin üzerine koyula koyula geliştirilip duran bir dolu yeni kavramsallaştırma; yalnızca the batı'da değil başka ilginç bazı yerlerde daha güncel feminist tartışmaları müthiş besliyor; 1980'lerde bu kavrama olan ilgi hararetlendiğinden beri üstüne habire yazılıp çiziliyor, ve şimdilerde gayet merkezi bir yerde duruyor. üstelik bunlar artık hiç de şaşırmadığımız, başka örneklerini de bolbol gördüğümüz üzere feminist camianın kendi içinde tükettiği şeyler olarak da kalmıyor; oradan devşirilip ilk düşünüşte akla gelmeyecek başka meselelerin teorik ve politik ele alınışlarına gayet güzel biçimlerde sıçrıyor (öpüyorum bizi kızlar, ya nolacağdı, baksınlar da biraz yol yordam öğrensinler tabii), oradan sekip buraya dönüp sonra yine feminist tartışmaları beslemeye devam ediyor. bu ise gayet doğal çünkü kendisini bir fark ettik ama pir fark ettik; gerçekten kadim dertlerimizin birçoğunu içinde barındırma ve onları dönüştürme potansiyeli barındıran bir şey bu care/caring meselesi.

    tüm bunların türkiye'deki karşılığına baktığımızda ise bu mülahazalara dair güncellemeler çok geriden geliyor. elbette çok kıymetli bazı makaleler, zihin açıcı bazı saha çalışmaları varsa da bunlar alanın feminist literatürün zenginliğine, tartışma kültürünün biricikliğine ve nihayetinde feminist etiğin adabına halel getiren bir dolu özensiz işle de malul olduğu gerçeğini görmezden gelmemezi sağlayacak çoklukta değil ne yazık ki. burada, esasen bu ikincilerde cisimleşen ve onların da etkisiyle bu tartışmanın türkiye'deki evrenine yayılan sorunun, birçok katmanı olan ve tam da bu yüzden türlü çeşitli potansiyele haiz bu kavramın ekonomi-politik boyutunun şöyle bir değinilip geçilecek bir şeye indirgenmesi ve neredeyse mecazileştirelerek ele alınan (yine önemli) bazı anlamları üzerinde yoğunlaşılması olduğunu ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak da kavramın altını alternatif tahayülleri ile doldurmak yerine kendisini şikayet ve temenniler kutusuna dönüştürdüğümüzü düşünüyorum naçizene. yani çapayı yanlış yere atınca galiba kerterizleri de yanlış almaya başlıyoruz ve bakım açığı, bakım krizi gibi meseleler üzerinde nispeten çok durduğumuz halde (ki durmayalım demiyorum), bu tartışma etrafındaki alternatif emek süreçleri, toplumsal yeniden üretim mekanizmaları, dayanışma modelleri ve politik alan-özel olan ikiliğini yeniden ele almamızı sağlayacak bin türlü imkana çok ama çok az dönüp bakıyoruz gibi.

    oysa bu tartışmayı türkiye'de feministçe ve hem de en güzelinden yürütmek mümkün, krizlerinin de potansiyellerinin de örnekleri önümüzde öylece durmuyor mu?

    elbette tüm bunların sorumlusu tek başına bir yanlış çeviri olamaz. fakat acaba hiç mi suçu yoktur?

    başka düşünmüş olanların yollarını da takip ederek bazen de onlarla birlikte bu muhim kavram türkçe'ye başka bir şekilde çevrilemez miydi, çevrilse hadi devrimler yaratmasa da bu mesele o zaman biraz daha özenle ele alınmaz mıydı üzerine düşünüyorum bazen. evet, care'den bahsederken sık sık özenden ve gayretten dem vuruyorum çünkü bunlar bu kavramsallaştırmanın özündeki şeylerden. fakat dediğim gibi birsürü kapı açabilecek bu kavram için en önemli, en temel şey karşılıklılık ve dönüştürme meselesi. literatürün, politik alanın düşünme ve eyleme pratikleri temelde hep bu ikisinden yola çıkıyor, bir şekilde onlara daha önce tartışılıp bitirildiği düşünülmüş anlamlarını aşarak bile dönüyor. hem zincirlikuyu'nun giriş kapısı üzerinde de yazılı ayet, beslendiğimiz şeylere geri dönmemiz ve onları zenginleştirmemiz gerektiğinden de bahsediyor ve en azından bu konuda bizlere doğru bir yol gösteriyor da olabilir, kim bilir?

    peki 'care' ve o bir kez öyle çevrildi diye içinde 'care' geçen ardıl kavramsallaştırmalar "bakım" sözcüğüyle karşılanınca noluyor? vallahi bence işte tam burada önemli birşeyler oluyor.

    bir kere, bilelim ki doğrudan ve sadece sözlüğe baktığımızda pek bir sorun yok gibi gözüküyor. zira bakım'ın sözlük anlamı karşılıklılığı da kapsıyor, örneğin tdk'daki ikinci karşılığı olan "bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek" anlamı işimizi de görüyor gibi oluyor. iyi de sahiden oluyor mu acaba? sonuçta dil denen deryadan bahsediyoruz ve bazı kelimeler lügatte durduğu gibi durmuyor. başka bazı anlamlara bürünüyor ve diğerlerini de hâlâ muhteva etse de içlerinden daha ziyade bazılarının karşılıklarıyla gündelik dilde, yaygın kullanımda, akademik literatürde vesair vesair yerleşiyor, o anlamda cisimleşiyor.

    şimdi bunu cepte tutup, "care"in karşılığı olarak "bakım" çevirisi üzerine bir daha düşünelim. dilimize yerleşik deyimleri, bir takım kurumları, belki mevzuatta geçtiği karşılıkları, ekşi sözlük'teki içinde bakım kelimesi geçen başlıkları falan düşünelim, yetmezse önce bu başlıkların, sonra da bakım çevirisine alternatif olarak önerilen kelimelerle ilgili başlıkların altındakileri okuyalım. allahaşkına bu çeviri bir tek bana ve birkaç kişiye daha mı öncelikle kendisinden daha kötü, daha muhtaç olana sunulan bir şeyi, yapılan hizmeti ve bundan daha önemlisi bu ilişkiye dahil insanları karşılıklılıktan doğan bir dönüş/tür/me potansiyeli içinde değil de oldukları yere sabitleyen şekilde, bunları çağrıştırırak tınlıyor? hemen kendime şerh düşeyim: evet, care tartışmaları da ihtiyaç duymayı, ihtiyaç halinde olmayı da dışarda bırakmıyor; muhtaçlık da keza bir karşılıklılık barındırabilir, amenna. bunları yadsımıyorum ama hâlâ bakım'ın dilimizdeki ilk tınısının, bu şekilde kullanıla kullanıla yerleşmiş anlamının care kavramının feministler için esas değeri olan meselelerimizi görünmez ya da daha az görünür kıldığını, bazen onların üstünü bile örtmeye yaradığını ve bu bir dolu potansiyele haiz kavramı kısırlaştırarak etrafındaki tartışmanın çoraklaşmasında katkısı olduğunu savunuyorum. belirttiğim gibi, tek sorumlusu o değil ama.

    haydi bu da böyle olmasın da, mesela feministbellek gibi çok önemli bir feminist kavramlar sözlüğü projesinde (şair burada, sözlük işlevini vurguluyor) bakım maddesinde veya çok yazarlı bir takım derlemelerde de, genelde yukarda övdüğüm ilk türden çalışmalarda yazılmış şeylere, düşülmüş dipnotlara ve bu meselenin politik önemini görebilmiş kimisi kolektif mecralarda yapılmış sesli düşünmelere rağmen bu "çeviri sorunu"ndan, alternatif çeviri önerilerinden hiç bahsedilmemiş olmasında hiçbir sorun yok mu? feminist akademik etiğin bizi sorumlu kıldığı, alana yapılan diğer katkıları benimsemesek, ciddiye almasak da görmezden gelmemek ilkesini unutuyor olabilir miyiz? yahut da diyelim ki bu çevirinin arkasındayız; o zaman da mesela kadınların kendilerini sevmek ve sevdirmek üzere de başvurdukları ve bunun için aşağılanıp durdukları ya da başkalarına bakım sağlayıp, emek verdikleri hallerde bile değersiz olmalarını içinde bakım geçen kimi ifadelerin çağrıştırdıklarını ters-yüz etmek gibi biz feministler için gayet tanıdık ve önemli nüansların pek üzerinde durulmaması üzerinde durabilir miyiz? ya da mesela bunların böyle olmasıni sağlayan esas kadim meselemiz, özel alan-politik olan ikiliği ve buralardan çıkıp bunlarla ilgili başka yerlere evrilmiş ingilizce'deki kimi önemli tartışmaların biriktirdiklerine de pek az bakıyor olmamızda mı, bu kavramı pek o kadar da özenli ele almadığımıza dair bize birşeyler söylemiyor? bunlar ve nihayetinde kavramın kendisj bize dahi birşey söylemeyince, biz dahi üzerine hakkıyla düşünmeyince mi başkasını hiç ilgilendirmiyor hale geliyor? malum evde kendilerine bakmamızı bekleyenler de var, biraz acele edip yoğurdu mu sarımlasak yoksa her şeyi biraz başa mı alıp durup kendimize bir baksak?

    gelip başımıza en azından düşülmesi gereken bazı dipnotları hakkıyla düşsün diye bir tanıl bora da oturtamayacağımıza göre, sanki bizim bu işlere biraz daha ihtimam göstermemiz gerekiyor.
hesabın var mı? giriş yap