• balat'ta, artık kullanılmayan yuvakimyon rum kız lisesi binasının bir oyun müzesine dönüştürüldüğü projede 11 ayrı oyun eski, bakımsız dersliklerde oynanıyor. tıpkı rumlardan, ermenilerden kalmış birçok binayı kaderine terk edişimiz gibi mekânın hâli.

    her oyun, aynı anda başlıyor ve 15 dakika sürüyor. dörder kez oynanıyor. siz isterseniz odalar arasında gezinerek 15 dakikayı tamamlamayabilirsiniz de.

    metinler oluşturulurken ekip balat sokaklarının hikâyelerini dinlemiş. galiba en etkileyici tarafı da bu. bir rum lisesinden çıkıp başka bir rum okulunun (fener rum erkek lisesi) önünden geçip giderken de, yanınızdan yürüyen bir suriyeli aile çocuklarına parasızlıktan söz ederken de o iki katlı binadaki oyunu izlemeyi sürdürüyosunuz aslında. 6-7 eylül olaylarında başkasına teslim edilen bir bayraktan dışarıya tümden kapalı köşk kapılarının ardında yaşananlara, kokusu değişen suriyeli çocuklardan sevmediği adamlar için her gece yeni bir oyun oynayan çok mutsuz kadınlara bir sürü hikâye içinizi kemiriyor. çok iyi bir fikir, çok iyi uygulanmış. eminim bir öğle sonrası da izlemek keyiflidir ama boş bir binada mumlarla aydınlatılırken o derslikler, etkileyiciydi çok. bu sezon için son gece gösterimini (21 haziran) kaçırmamanızı öneririm.

    (bkz: galataperform)
  • terk edilmiş muhteşem yuva kimyon rum kız lisesi'nin büyüklü küçüklü odalarında toplam dört ya da beş tur olacak şekilde bir sürü kısa oyun aynı anda oynanmaya başlıyor ve sesler, hikayeler birbirine karışmaya başlıyor, iyi fikir, iyi proje, galataperform'a tebrikler.
    oyunlar arasında ben en çok small'u sevdim, açıkcası diğer oyunların tamamını izleyemedim, pek çoğu balat'ın romantizmine kendini kaptırıp koyvermiş gibi görünüyordu, small'daki kız ise hakikaten orada bir ara sokakta yaşıyor gibi sahiciydi, ne zamandır bu kadar gerçek bir karakter görmemiştim ne tiyatroda ne de sinemada, kısa oyun olmasına rağmen çok etkileyiciydi, hem çok güldük, hem de üzüldük kızın hikayesine... acaba dedim izledikten sonra, oyunun adı "small" yerine "sen, ben, sibel can" mı olsaydı, sanki daha ilgi çekici olurdu böyle... emeği geçenlerin ellerine sağlık yazan: ülkü oktay oynayan: ipek türktan kaynak yönetmen: şaziye konaç
  • mekanın büyüsünü tam olarak yakalamak için özellikle akşam oyunlarına gitmenizi tavsiye ediyorum. yok bilet bulamadınız, rast gelmedi, o zaman gündüz gidin. ama mutlaka gidin bu oyuna. galataperform ellerinize sağlık.
  • 2019 itibariyle mürselpaşa caddesi 163 numaralı yeni adresindedir.
    gece gösterimleri ve ayrıca sadece kadın temalı oyunlar gibi yeniliklerle tiyatro dünyasının en özgün işlerinden biri olarak yerini sağlamlaştırmaktadır.
    proje tasarım meçhul paşa ve hayal-i temsil gibi oyunlarından tanıdığımız (bkz: ahmet sami özbudak)'a aittir.
  • nihayet dağları deldik, denizleri aştık, yağmur, çamur demedik ve balat'taki bu değişik konseptli tiyatroya gittik.
    20 nisan 2024 cumartesi günü monologlar müzesi 'balat' için mürselpaşa cad. 163 numaraya ulaştığımızda eski balat'ın o tatlı binalarından birine giriş yapmış olduk.

    konsept şu: yaklaşık 15 dakika süren beş oyundan 4'üne girebiliyorsunuz. zaten seanslar arası sizi yönlendiriyorlar da...

    eski binanın her bir odasında farklı bir oyun var. "balat"taki oyunlar: balat müzikholü, ayperi, kısmet, kara mezat, düğün günü ve sakıncalı komşu vardı ama maalesef kara mezat'ı göremedik. açıkçası giray altınok yazmış olduğu için ayrıca merak ediyorduk. onun yerine "bi sakat iş" vardı...

    odalar küçük, 5-6 sandalye sıralanmış ve oturduğunuzda sanki sahnedeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. bazı oyunlarda sizinle bizzat etkileşime de giriliyor.

    balat'ın dokusu, tarihi olayların ince bir şekilde oyunlara işlenmesi çok hoş detaylardı. ayperi'yi dinlerken o kadar kaptırmıştım ki sonunda hiç beklemediğim bir şey oldu ve koltuktan kalkasım gelmedi.
    balat müzikholü'nde urfalı kadir'in enerjisi muhteşemdi. kokarca'nın adını kapılara yazılmış görünce gülümsemeden edemedik (ilk izlediğimiz oyun sakıncalı komşu idi, gideceklere ilk önce bu oyunu izlemelerini tavsiye ederim)
    ve kısmet...
    hiç şüphesiz en zevk aldığımız oyundu. bizim için şahane bir final oldu. eren çiğdem sanki rol yapmıyordu da direkt kendisi halil'di.
hesabın var mı? giriş yap