• http://us.imdb.com/title/tt1111876/

    not: yorum ve spoiler karışık dikkatli okuyunuz..

    400 yıllık portekiz boyunduruğunun ardından bağımsızlığını ilan eden ama dokuz gün sonra endonezya tarafından işgal edilen doğu timor'un hikayesi.. balibo ise doğu timor'u sınır kasabası gibi bir yer.. film tamamen gerçeklere bağlı kalınarak hazırlanmış.. etkileyici.. izledikçe sömürgecilere, katliam ve güç sevdalılarına küfürler savuruyorsunuz tabii bu bir çözüm değil çaresizlik malesef..

    film, juliana da costa'nın günümüz adı altındaki bölümünde vereceği roportaj başlangıcı ile giriş yapıyor.. daha sonra işin asıl kısmına geliyoruz 1975 yılına.. ilgili işgali izlemek ve haber yapmak için kanal 7 ve kanal 9 muhabirleri/gazetecileri balibo'ya doğru yola çıkıyor.. tabii işgalci bir devletin 1975 yılında basın özgürlüğünü tanıması beklenebilecek bir tutum değil.. başrol oyuncunuz ise roger east(anthony lapaglia) ise kendi kabuğuna çekilmiş öyküler yazan bir gazeteci durumunda film başlarında.. bu eski devi uyandırma işiyle jose ramos-horta(oscar isaac)'ya düşüyor.. ve doğal olarak bu yaşlı kurdu cezbetmeyi yine meslektaşlarının başına gelen durum katkısıyla başarıyor..

    doğu timor hakkında hiçbir fikriniz yok ise bu film size bir ön bilgi sağlar nitelikte.. gerçekleri anlattığı için ise belki oyunculuklar, konu aktarışı, vb. şeyler eleştirilebilir.. tabii ilgili bölge ile ilgili belirli bir bilgiye sahip olmadığımızdan konu aktarımına bir şeyler söylemek saçmalık olur.. zaten başarılı bir oyuncu olan anthony lapaglia "roger east" karakterinide oldukça başarılı bir şekilde oynamış.. tipik gazeteci tiriplerini iyi sergilemiş.. yine oscar isaacda "jose ramos-horta" karakterini başarıyla oynamış.. zaten film sonunda gerçek jose ramos-horta'yı görünce iyi bir seçim olduğunu da düşünmeden edemiyor insan..

    sanırım filmin en iyi ve şu an bile geçerliliğini koruyan diyaloğu yine "roger east" ve "jose ramos-horta" arasında misyoner okulunun içerisinde bulunan havuz başında gerçekleşiyor..

    --- spoiler ---

    roger east: ...ama yazımı yazacağım yerdeki insanlar. o dört yüz bin asyalıyı hiç mi hiç umursamaz, dostum. haber siktiriboktan gazetenin arka sayfasına basılır. ama avustralyalı beş beyaz gazeteciye ne olduğunu ortaya çıkarabilirsem. haberin yeri ön sayfa olur.
    böylece adalet, senin ve kahrolası ülken için sağlanmış olur.

    --- spoiler ---

    tabii diyalog daha uzayıp gidiyor.. hepsini aktarmak terbiyesizlik olur..
  • film hakkında sadece başlığı açan arkadaş entry girmiş. filmin çok fazla izleyiciye ulaşmaması ve tercih edilmemesi oldukça düşündürücü. özellikle filmde anlatılanlar açısından üzücü bir durum. benim de filmden haberim yeni oldu, binlerce film var, indiriyorum, kaydediyorum, sonra yine onlarca indiriyorum. hepsini izlemek mümkün olmuyor. konusuna göre bir takım yaşanmış olayları anlatan, haksızlıkları dile getiren, bilinç uyandırmak için mesaj veren filmleri tercih ediyorum elbette. fast and furious 7 çıktı daha ben ilkini izlemedim, bu tip filmleri izlemiyorum. gişe rekorları kırdı yine sanırım. ülkeleri ve kitleleri oldukça iyi yönlendiriyor ve yönetiyorlar. bilinç sahibi, ideolojilerden kendisini sıyırmış bireyler için önemi yok fakat ideolojilerin ve kişilerin kölesi olmuş kitleler için oldukça vahim. bu vahamet devam edecek kıyamete kadar. bu filmden bu kadar geç haberim olması elbette benim ayıbım. konudan daha önce haberim vardı biraz. daha fazla okumak daha fazla araştırmak gerekiyor. neyse ki hotel rwanda biliniyor, onu bilenler bu tarz filmleri de izler. doğu timor başlığında filmden haberi olanları görünce sevindim.

    filme gelince, doğu timor denilen yer şuan doğu timor demokratik halk cumhuriyeti olarak geçmektedir wikipedia'dan öğrendim kadarıyla. gariban, halkının üçte biri katledilmiş, bütün dünya da buna seyirci kalmış. bosna ve kosava katliamlarından, suriye, filistin, arakan gibi katliamlardan beter bir yalnızlık ve terk edilmişlik içinde olanlar olmuş. sene 1975 olunca, teknolojik imkanların kısıtlılığı, kutuplaşmalar ve dünyanın küresel bir köy haline gelmemiş olması bunu etkilemiş elbette. türkiye de zaten geri kalmış ve dışındaki hainlerle, içindeki hainlerle içine edilmiş bir memleket olarak bunları umursamamış. katliamı yapanlar ise müslüman endonezyalılar. doğu timor ve işgalini ilk yahudi acılarının istismarı; soykırım endüstrisi olarak piyasada bulunan norman finkelstein'ın kitabında okudum. bu işgal sırasında kamboçya'da komünist kızıl khmerler (1975- 79) iktidarı ele geçirmiş ve katliama başlamışlar. amerika, ingiltere, avustralya destekli endonezya hükümeti doğu timor'u işgal ediyor, doğu timor katliamı meydana geliyor, ne dünya basını ne birleşmiş milletler ne de hükümetler bundan bahsetmiyor, kızıl khmerler'in işgali ise dünya basını ve abd'nin gündeminde. komünizme karşı mücadeleye tam destek veriyor herkes. katolik hıristiyan nüfuslu doğu timor'lu din kardeşlerinin katledilmesine ise başta abd olmak üzere hıristiyan batı ses çıkarmıyor çünkü müslüman endonezya destekleniyor her nedense. finkelstein namuslu bir amerikalı yahudi, bunlara da yer vermiş kitabında.

    --- spoiler ---

    roger east ve josé ramos-horta ormanlık arazide manastıra doğru yürümekteyken, bir helikopter kendilerine ateş açar, sonrasında geçen konuşmadan:

    horta- şu bizi vurmaya çalışan helikopterin amerikan malı olduğunu fark ettin mi?
    east - hayır vurulmamak için çaba sarf ediyordum.
    horta - ama öyleydi. amerikan hükümeti tarafından temin edildi.
    east - öyle mi...
    horta- endonezyalılar öyle müthiş bir savaş makinesini neyle satın almış olabilir.? poundla roger, ingiliz parasıyla. peki bu çok pahalı amerikan helikopteri bizi bilinmezliğin ortasında nasıl buldu? avustralya hükümetinin sağladığı istihbarat sayesinde. burada olduğunu biliyorlar, roger çünkü ülken onlara senin burada olduğunu söyledi. gazetecilerden (kaybolan 5 gazeteci) bahsettikleri gibi. buranın en yüksek güvenlik seviyesinde olması gerekmiyor mu? devletinin bitirdiği bir savaşa bir saat uzaklıktayken? üstelik avustralyalılar tehlikedeyken?

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap