• freud öncesi edebiyatta proust gibi psikanaliz kurucularından bir diğeridir.onun kahramanları sayesinde sublimationya da resilience örneklerini okuruz.1808-1889 dekadans vizyonu ve dandy olması edebiyatını ilginç kılmıştır.huysmans kadar etkilibi rbiçimde orospuluğu sunmuştur. aristokrasi ve vahşi oyun kartlarının gizemini çok güzel aktarır
  • "du dandysme et de george brummel" (1845) adli yapitinda ingiliz "beau" brummel'den yola cikarak dandiligin kitabini yazmis dekadan yazar. kendisi tam bir dandy olarak bilinir. hatta bu konuda beau brummel'i bir kulak gectigi soylenir. cesit cesit renkli ipek sapkalari, altin renkli kravatlari hala fin de siecle ya da dekadanlik hakkinda yazanlarin dilindedir. vakt-i zamaninda barbey, her sabah (dandy'nin sabahi epey gec bir sabahtir, malum makyaj ve giyinmek cok zaman almaktadir) kuaforu sacini taradiktan sonra sokaga cikarmis. formda gorunmek icin mutlaka korse takarmis.

    barbey'nin degisik bir dunya gorusu vardir. dunya uzerinde iki buyuk guc olduguna (tanri-seytan), ve hayatlarimizin bu iki guc arasindaki cekismeye birebir bagli olduguna inanir. ona gore seytanin kadinlari kazanmasi erkekleri kazanmasindan daha kolaydir (bkz: les diaboliques). alti oykuden olusan kitabi les diaboliquesteki kadin karakterler bu gorusu kanitlamak amacli yaratilmistir.

    roma katolik klisesine garip bir tutkuyla baglidir, ancak klise kendisini reddetmistir. yine de yilmaz, her firsatta roma katolikligine ovguler yagdirir. en buyuk hayranlarindan biri j. k. huysmans'dir. zaten a reboursun sonunda, jean des esseintes 'yapay'dan 'dogal'a gecerken, o 'dogal'in icinde katolikligin oldugu sezdirilir. huysmans da ilerleyen yillarda katoliklige donmustir.
  • baslica yapitlari:
    - une vieille maîtresse (1851)
    - l'ensorcelée (1854)
    - chevalier destouches (1864)
    - (bkz: les diaboliques) (1874)
  • fransız edebiyatı'nın kutsal kitabı kabul edilen "lagarde et michard" serisinin 19.yüzyıl kitabında adına rastlamadığımız efsanevi yazardır. huymans'a bile iki sayfa ayırıp, d'aurevilly hakkında tek cümle kurmamak ayıptır.
  • bir kitabı orijinal dilinde okuyamamak bir dramdır. aşağıya bunun küçük bir örneğini yazacağım.

    --- spoiler ---

    can yayınları'nın aysel bora çevirisi ile yayınladığı perde arkası isimli öyküsünü okudum. şu cümleye gelince ne demek istediğini anlamadım: "dediklerine göre, daha da beteri, şelem tanrısı'nın bütün aileyi şelemlemiş olmasıymış." şelem tanrısı derken ilk harfler büyük yazılmış. ben de başladım google'da aramaya. şelem, şelemlemek, şelem tanrısı... tabii ki bir şey bulamadım. öykünün fransızcasında geçen kelimeye baktım: chelem. ingilizceye çeviriyorum, slam. ne alaka diyorum, tenis falan, slam tanrısı mı olur? yahudilerin wise men of chelem diye hikayeleri varmış. kendilerini çok akıllı sanan aptal adamların olduğu bir yermiş chelem ya da chelm. burada yaşayan insanlar her şeye kendilerince uyanık çözümler bulurmuş. şehirde kaymak bitecek gibi olursa bundan sonra kaymakla suyun isimlerini değiştiririz, bol bol kaymağımız olur diye olayı çözmüşler. bunun gibi hikayeler okudum. şimdi kaynak veremeyeceğim. konuyla ilgisi yokmuş zaten.

    öykümüze dönecek olursak, biraz ne olup bittiğinden bahsetmekte fayda var. whist (vist) oyununu seven insanların yaşadığı küçük bir kente oyunda usta olan bir misafir geliyor. fransızca bilmiyorum ama fransızca orijinalinden kontrol ederek anladım ki adama küçük harflerle le dieu du chelem diyorlar, yani god of slam/ slam tanrısı. (oyun hakkında türkçe açıklama bulmakta zorlandım.) orijinalinde üç kere bu şekilde bahsedilirken türkçeye üç farklı şekilde çevrilmiş:
    1. "şu karkoel de slam'in ta kendisi."
    2. "... kumarbaz olan bu slam tanrısına yakınlık duyan..."
    3. "... şelem tanrısı'nın bütün aileyi şelemlemiş olmasıymış."
    işte burada insan sormadan edemiyor, şelem nedir yahu? sanırım kafası karışık tek kişi ben değilim.

    tüm bunlardan sonra vist oyunundaki chelem/ slam nedir diye merak ettim tabii. şuradan kitapta geçen dört kişilik oyunun nasıl oynandığını izledim. oyuncular ortaya birer kart koyuyor ve en yüksek puanlı kartı koyan bu dört kartı alıyor. bu aldığı dörtlüye trick deniyor. kitapta hile diye çevrilmiş. aslında olması gereken çeviriyi ben de bilmiyorum, kart oyunlarından çok anlamam ama el olabilir. bu eli ben kazandım, gibi. (şimdi tureng'den baktım. oyunda yerde toplanan kağıtlar diye bir anlamı var.) wikipedia'dan öğrendiğime göre 12 trick kazanan takım küçük slam, 13 trick kazanan takım büyük slam yapmış oluyor. (small slam, grand slam)

    bu durumda, kitapta demek istenen şey bana göre şöyle: karkoel, oyun kazanmada gösterdiği mahareti anne ve kızın sevgisini kazanmada da göstermiş, anne ile sevgiliyken kızı da kendine hayran bırakmış.
    --- spoiler ---
  • barbey d'aurevilly: "genç kızlar acı çektiklerini asla söylemezler. kadınlar itaat etmek için yaratılmıştır. kuşkusuz kaderleri böyledir; bunu çok erken öğrenir ve buna o kadar az şaşırırlar ki, felaket gelip çatmışken onlar henüz böyle bir şey olmadığını söylerler."
hesabın var mı? giriş yap