• internette nazim hikmet imzasıyla dolasan, aslında dus hekimi yalcin ergire ait olan ve hatta dus hekimi 2 isimli kitabının 13. sayfasinda yer alan şiir.
  • nazım hikmet yaşamaya dair şiiriyle karışabiliyor sanırım..
  • basit yaşayacaksın. basit
    mesela susayınca su içecek kadar basit...
    dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
    tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
    tek bir düğme, tek bir cümle gibi...
    sevince lafı dolandırmadan söylediğin
    'seni seviyorum' gibi.
    basit bir öpücük yetecek sana...
    basit, sıcak bir öpücük;
    ve o öpücükle dolacak tüm günlerin,
    tüm düşlerin.
    o öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
    öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
    kabak çekirdeği verecek sana
    rakamların veremediği mutluluğu.
    el yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
    en değerli kağıdın -hep yanında taşıdığın, atmaya kıyamadığın.
    iki harekette giyiniverecek,
    iki harekette soyunuvereceksin.
    kısacık olacak uyanman,
    ve yola çıkman arasında geçen süre;
    kısacık olacak sıcacık kollara dolanman ve
    yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
    kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
    bakışların bile anlatabilecek kendini.
    beklentilerin de basit olacak:
    kaf dağı'nın önünde bekleyecek mutluluklar.
    bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
    ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana en ucuz
    aşk romanını.
    pankreasının sağlığına dua edeceksin
    kapatırken gözlerini.
    zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
    bir kaşarlı tost olacak aradığın
    nasıl oturacağını
    bilemediğin sofrada,
    parmakların en kıymetli çatalın.
    yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık
    denklemleri.
    iskender'in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
    bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
    kontrplak bir gitarda doğru basılmış bir 'fa diyez'in
    mutluluğunu.
    makyajı ilk 'a' sına kadar bilmen yetecek.
    temizlik kokacak en pahalı parfümün.
    'bilmiyorum' diyebileceksin bilmediğinde ve
    çok normal olacak 'onu da' bilemeyişin.
    tek dereden su getirmen yetecek,
    bir 'istemiyorum' diyebilmeye,
    ne durduğu fark etmeyecek abanın altında.
    saatin, sadece saati gösterecek,
    telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın,
    küçük bir not defteri olacak 'bilgini' en hızlı 'sayan'.
    basit yaşayacaksın, basit.
    sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
    basit...
  • yalçın ergir'in "basit yaşamak" adıyla da anılan şiiridir, ancak komik bir şekilde internette "nazım hikmet" imzası ile forward edilip durur.
    aşağıda bu şiir ve komik öyküsü yer alıyor:

    basit yaşayacaksın.
    mesela susayınca su içecek kadar basit.
    dört çıkacak, ikiyi ikiyle çarptığında.
    tek düğmesi olacak elindeki cihazın;
    tek bir düğme, tek bir cümle gibi;
    sevince lafı dolandırmadan söylediğin
    “seni seviyorum” gibi.
    basit bir öpücük yetecek sana;
    basit sıcak bir öpücük
    ve o öpücükle dolacak tüm günlerin, tüm düşlerin.
    o öpücük için yapacaksın hayatının kavgasını,
    o öpücük için yiyeceksin hayatının dayağını.
    kabak çekirdeği verecek sana
    rakamların veremediği mutluluğu.
    el yazısıyla yazılmış eğri büğrü bir mektup olacak
    en değerli kağıdın;
    hep yanında taşıdığın,
    atmaya kıyamadığın.
    iki harekette giyiniverecek,
    iki harekette soyunuvereceksin.
    kısacık olacak uyanman
    ve yola çıkman arasında geçen süre;
    kısacık olacak
    sıcacık kollara dolanman
    ve yolculuklara çıkman arasında geçen süre.
    kendin bile anlayabileceksin yazdıklarını;
    bakışların bile anlatabilecek kendini.
    beklentilerin de basit olacak.
    kaf dağı’nın önünde bekleyecek mutluluklar.
    bir ıslıkta bulabileceksin en uzun dostluk romanını;
    ya da bir damla gözyaşı yaşatacak sana
    en ucuz aşk romanını.
    pankreasının sağlığına dua edeceksin kapatırken gözlerini.
    zafer işareti yapacaksın tuvaletten çıkarken.
    bir kaşarlı tost olacak aradığın
    nasıl oturacağını bilemediğin sofrada;
    parmakların olacak en kıymetli çatalın.
    yine, aynı parmaklar çözecek en karmaşık denklemleri.
    iskender’in kılıcı duracak avukat rehberinin yanında.
    bir filarmoni orkestrası veremeyecek sana
    kontrplak bir gitarda, doğru basılmış bir
    “fa diyez”in mutluluğunu.
    makyajın ilk “a” sına kadar bilmen yetecek.
    temizlik kokacak en pahalı parfümün
    “bilmiyorum” diyebileceksin bilmediğinde
    ve çok normal olacak onu da bilmeyişin.
    tek dereden su getirmen yetecek,
    bir “istemiyorum” diyebilmeye.
    ne durduğu farketmeyecek abanın altında.
    saatin, sadece saati gösterecek;
    telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın.
    küçük bir not defteri olacak bilgini en hızlı sayan.
    basit yaşayacaksın, basit.
    sanki yaşamın bir gün sona erecekmiş gibi
    basit...

    düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com/

    "düş hekimi - 2" kitabından - çınar yayınları - haziran 2002

    * bu şiirin powerpoint sunumu: http://www.dushekimi.com/basitsunum.htm adresindedir *

    şairin ağzından şiirin yayılmasının öyküsü :

    aşağıda, isbn 975-348-161-6 numara ile çınar yayınları’nca haziran 2002’de çıkan “düş hekimi – 2” kitabımın 13. sayfasında yer alan “basit yaşamak” şiirimin aziz nesin’lik hikayesi yer almaktadır.

    ne kadar basit yaşamak?

    her şey mayıs 2000’de ümit yayıncılık'tan isbn 975-7115-92-7 numara ile çıkan "düş hekimi" kitabımla başladı.
    kitabın ilk yazısı “bir varmış, bir yokmuş. evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmış...” diye başlayan "mahalle" http://www.ergir.com/mahalle_s.htm yazısı internet ortamında önce yazarsız, sonra da nedense can yücel imzasıyla dolaşmaya başladı. o sıralarda öksüz yazımın bir de arkadaşı vardı; sevgili can dündar'ın "imge yayıncılık"tan çıkan; "benim gençliğim" kitabındaki "ödünç hayatlar" yazısı da; "sarı lira gibi ömrümüz" başlığı altında önce yazarı belirsiz, sonra da "orhan veli" imzasıyla türkiye turuna çıkmıştı.

    yazımı bana gönderenlere cevap yetiştirmeye çalışırken, bu sefer "mahalle" bir ulusal gazetenin köşesinde, başka bir başlık ve "yazarsız" olarak yer aldı. neyse ki verdiğim bilgi dikkate alınıp gerekli düzeltme yapıldı.

    mayıs 2000’den; yani ilk kitabım çıktıktan sonra yazdığım yeni yazıları hürriyet gazetesi'nin agora sitesi'ne göndermeye başlamıştım ve "basit yaşamak" şiirim 6 kasım 2000’de ilk orada yayınlandı.

    http://arsiv.hurriyetim.com.tr/…kritik_y_ergir.html

    bu arada trt türkiye radyoları’nda iki haftada bir pazar geceleri, saat 23:30’da "gecenin içinden" programında, yeni yazılmış yazılarımın da okunduğu "düş hekimi" köşesinde sn kadri kral şiirimi okumuş ve söyleşisini yapmıştık.

    2001’in başında "basit yaşamak", milliyet gazetesi'nde sayın melih aşık'ın köşesinde "internetten" imzasıyla yayınlanıverdi. uyarıma nedense yanıt gelmedi - doğal olarak bir düzeltme de yapılmadı; belki de mesajım asla kendisine ulaşmamıştı. bu arada şiirim internet ortamında artık yavaş yavaş "nazım hikmet" imzasıyla dolaşmaya başlamıştı.

    yapabilecek hiçbir şeyim yoktu çünkü “forward” mekanizması kontrolden çıkmış, acımasızca işlemekteydi. aslında yazı yazarken amaç, duyguların paylaşılması olduğu için, bir şiirimin başka bir imzayla da olsa beğenilmesi hoşuma gidiyordu. hele ucuna takılan isim "nazım hikmet" olunca gururum da okşanmıyor değildi.

    bu arada brezilya’dan, japonya’dan gelen “utanmıyor musunuz?” mesajlarına yanıt yetiştirmeye çalışıyordum. artık basit yaşayamadığım kesindi.

    derken remzi kitabevi’nden çıkan bir kitabın ilk baskısına şiir nazım hikmet imzasıyla kondu. yanlışlık fark edilince ikinci baskıda düzeltme yapıldı. ancak “kitabın arasından düşebilir” gerekçesiyle bir düzeltme notu koymak yerine, kitabın 253. sayfası yırtılarak piyasada satıldı (ikinci baskılarda 252. sayfadan sonra 255. sayfa gelir). ancak bu sayfa yırtılmasi olayından dolayi kendilerine kırgın olamadim çünkü asla haberim olamayacak bu yanlışlığı dürüstce bana haber veren de kendileriydi.

    bir gün tanımadığım birisi gönderdiği mesajda; iş bankası’nın düzenlemiş olduğu “iş’te genç – şiir yarışması”na birisinin bu şiirle katılıp finale kaldığının uyarısını yapmaktaydı. acilen durum bildirilerek yarışmacı diskalifiye ettirildi.

    pek çok şiir sitesindeki düzeltmelerimi, o sitelerde bu şiirle ilgili kimi aziz nesin'lik “işte sen busun nazım usta...”lı yorumları yazmıyorum.

    şiirim şu anda, sizler bu yazıyı okurken de yanına çay – simit resimleri eklenmiş olarak,

    nazım’a ”bilgisayar"! lardan, cep telefonlarından bahsettirerek internetteki yörüngesinde dolanıp durmakta.

    ama artık sakinim. monitörümün başında, elimde kabak çekirdeği bekliyorum;

    sait faik abasıyanık'ın bu yaz yazdığı, nazım hikmet'in geçen cumartesi tamamladığı, orhan veli'nin, melih cevdet'e elektronik posta ile dün gönderdiği yeni yazıları bekliyorum.

    altına imza eklenmek üzere diğer yazılarım ise http://www.ergir.com/ adresinde bekliyorlar.

    ** ** **

    basit yaşayacaksın basit

    saatin, sadece saati gösterecek; öyle nazım usta zamanındaki gibi digital sensorleri, göstergeleri vs olmayacak.

    telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksın. oyunlar oynamayacak, fotoğraf çekmeyecek;

    gprs ile internette surf yapmak için kullanmayacaksın.

    küçük bir not defteri olacak "bilgini" en hızlı "sayan". hele 1956 model hiç olmayacak bilgisayarın.

    basit yaşayacaksın, basit.

    nazım ustanın tüm eserlerini bilmeden ortaya atlamayacak kadar basit...
    içten sevgilerimle
    düş hekimi yalçin ergir http://www.ergir.com/

    son gelişme:

    28.08.2003 tarihli sabah gazetesi'nin 4. sayfasındaki haberde, habere konu olan doktorun "en sevdiği nazım hikmet şiiri" olarak düğün davetiyesine de bastırdığı "basit yaşamak", nazım hikmet imzasıyla yayınlandı.

    daha sonra 22.09.2003 tarihinde sabah gazetesi:

    http://www.ergir.com/sabahbasityasamak.htm

    adresindeki haberiyle hem durumu düzeltti, hem de sanırım internet ortamında ulaşamayacağım şiirseverleri de bilgilendirmiş oldu.
  • history channel jeneriklerinde sık sık gecen ghandi'ye ait bir söz:
    basit yasa ki herkes varolabilsin
  • ... yanlis bilgilendirmeden oturu, bu siiri nazim hikmet'in yazdigini sananlarin,
    nazim hikmet hakkindaki gorusleri biraz olsun degisebilir sanki. misal:

    - vay be, adama bak! taa o zamanlarda, cep telefonu cilginliginin ulasacagi boyutu gormus ki "telefonunu sadece telefon etmek icin kullanacaksin" diyerek bir guzel elestirmis.
    hem buyuk sairmis, hem de kahin. helal olsun vallahi, hayranligim daha da artti.
    eh, ne guzel demis ustad; basit yasayacaksin kardesim, basit. bizimki de is mi be.
  • şiirin nazım hikmet imzasıyla yayımlandığı ve yalçın ergin'in röportajında bahsi geçen kitap leyla navaro'nun iki boy ufak pabuç isimli kitabıdır.
  • yalçın ergir e ait olağanüstü şiir. her bunaldiğimda koşarım okumaya.
hesabın var mı? giriş yap