*

  • ulusumuzun tanzimat fermani ile baslayip, islahat fermani ve iki me$rutiyet ile devam ettirdigi, cumhuriyet ile bu yolda onemli bir adim attigi ve ilk adimdan bu yana 135 yil gecmesine ragmen cogu kez hala istenilen seviyede gerceklestiremedigimizi dusundugumuz olgu. maalesef cumhuriyet oncesi toplumumuzda ve devletimizde bu olgu luks yasam icine girip, $atafata para harcamak olarak degerlendirildi ve sonucta kaybeden yine biz olduk. "bati" kavrami ayni zamanda cagdaslasmayi da temsil ettigi icin bu kelime icin cagdaslasma, modernlesme tanimini da kullanabiliriz.
  • genellikle batililasma sureci kalibinda kullanilan bir kelimedir; bir akimdir batililasma. genellikle cagdaslasma ile es tutulur ama gelin gorun ki (bkz: batililasma ve cagdaslasma arasindaki farklar)
  • sanatta, edebiyatta, fikriyatta, içtimai alanlarda, öz'den madde'ye yönelisi tarif eder. taklit, intihal ve tercümeden öteye gitmez, zira ithaldir.
  • türkiye'de çağdaşlaşma ile aynı anlamda kullanılan kelime. osmanlıda özellikle tanzimat döneminde başlayan, ve gününmüz türkiyesinde abye girme çabaları formunda -devletin bekası- için sürdürülen çalışmalara verilen genel ad. *
  • en kolay örnegi ise tuvaletteki pencerelerin küçücük yapilmasidir
    gavuristan üzerinde yapilan incelemeler sonunda kaka adamlarin en çok buradan kaçtigi gözlemlenmistir
  • "yok edin halkı, kırın, susturun onları. çünkü avrupa aydınlanması halktan çok daha önemlidir."

    fyodor mihailoviç dostoyevski / karamazov kardeşler'in çalışma notları (1870'ler)

    "kesin bir gerçek olarak söylüyorum; korkmayınız. bu gidiş zorunludur ve bu zorunluluk bizi yüksek ve önemli bir sonuca ulaştırıyor. isterseniz bildireyim ki; bu kadar yüksek ve önemli bir sonuca ulaşabilmek için, gerekirse bazı kurbanlar da verelim. bunun önemi yoktur."

    mustafa kemal atatürk / 27 ağustos 1925, inebolu
  • oktay sinanoğlu 'na göre, ihanet lafıdır batılılaşma.

    kaynak:
    http://www.youtube.com/watch?v=vysvrpfqatm
  • batılıların kafasında batıya tabi olma anlamına gelen batılılaşma, bizim ya da en azından cumhuriyetin kurucuları arasında batı diye anılan topraklardaki uygarlığın alınarak kendi koşullarımıza uyumlandırılması anlamına geliyordu ki, bunun anlamı antiemperyalist olmaktı. eğer cumhuriyetin ilk 15 yılına doğru bakılır, gerek iç gerekse dış politikada yaşananlar doğru okunursa batılılaşmadan ne anlaşıldığı daha ortaya çıkacaktır. sonradan ve günümüzde batılılaşma batılıların anladığı anlamda bir kavram haline getirilmiştir ve hemen her yerde karşımıza çıkan emperyal tavır da bunu doğrulamaktadır. asolan batının ya da doğunun değil, tüm insanlığın gelişmiş değerlerine sahip çıkmak ve bu değerleri kendi ulusumuzun değerleriyle harman ederek ilerlemektir. attila ilhan'ın hangi batı adlı kitabı gözden geçirilecek olursa, ne denmek istendiği daha iyi anlaşılacaktır.
  • kenya'lı yazar ngugi wa thiongo 'un colonizing the mind politics of language in africa (afrika'da dil siyaseti) adlı eserinde de anlattığı gibi, kendinden olmayanı dışlayan, barbar gören, eğitilmeye muhtaç yarı hayvan yerine koyan batının egemen güçlerinin, kültür emperyalizmi olarak değerlendirilebilecek saldırılarla, doğuya saldırılarına rağmen hala kimi doğu kafaların, onca yaşanana rağmen de anlamazdan, görmezden, kimi zaman da olabildiğince eziklik içinde kapıldıkları düşüncedir batılılaşma.

    mustafa kemal 'in batılılaşma'dan kastının, medenileşme ve evrensel değerlerin kabülü, olduğuna dair konuşmaktan bıktık. ama hala bazıları, "atatürk de avrupacıydı, batılıydı." gibi gerçek dışı ithamlar da bulunmaktalar, ayrıntıyı görememekteler.

    tekrar ngugi wa thiongo 'nun eserine göz atalım;

    "ingilizce ile eğitim yapan kenya okulundaki çocukluk anısını şöyle anlatıyor: en aşağılayıcı durum, okulun civarında kendi dilini konuşurken yakalanmaktı. yakalananın çıplak kıçına sopayla vuruluyor, veya boynuna, üstünde "ben aptalim", "ben eşeğim" yazan madenî bir levha asılıp ortalıkta dolaştırılıyordu. bazan da, "suçlu"nun ödemekte zorlanacağı para cezaları kesiliyordu. peki, öğretmenler "suçlu"yu nasıl yakalıyorlardı? başta, öğrencinin birine bir düğme veriliyordu. o, ulusal dili konuştuğunu gördüğü bir öğrenciye düğmeyi verecek. günün sonunda düğme kendisinde kalan öğrenci düğmeyi kimden aldığını ifşa edecek ve süreç zincirleme gidip gün boyunca ulusal dilini konuştuğu için düğme üstünden geçen tüm öğrenciler yakalanacaktı. işte böylece ulusal dilin konuşulması engellendiği gibi, çocuklar cadı avına sürülmüş, muhbirliğe, ötesi, kendi toplumuna ihanet etmeye alıştırılmış oluyorlardı."

    kaynak: http://www.sinanoglu.net/…s&op=viewarticle&artid=28

    işte böylesi acıdır batının kendinden olmayanlara uyguladığı dönüştürme aktiviteleri.
  • usul usul bir kendine yaranma hadisesi. hep vakitsiz denilecektir hakkında, hep.
hesabın var mı? giriş yap