22 entry daha
  • "on sene yokluk meydanında uçtum durdum; nihayet yoktan yokta yok olma haline erdim."
    "benlik, senlik, onluk : eneiyyet, entiyyet, hüviyyet"
    •••
    büyük mutasavvıf beyazıd-ı bestamî hazretleri bir gün tımarhanenin önünden geçiyordu. tımarhane hizmetçisinin tokmakla birşeyler dövdüğünü görüp:

    — ne yapıyorsun? diye sordu. hizmetçi:

    — burası tımarhanedir. delilere ilâç yapıyorum, dedi. beyazıd-ı bestamî:

    — benim hastalığıma da bir ilâç tavsiye eder misin, dedi. hizmetçi hastalığının ne olduğunu sordu. beyazıd bistami:

    — benim hastalığım günah hastalığı... çok günah işliyorum, dedi. hizmetçi:

    — ben günah hastalığından anlamam. ben delilere ilâç hazırlıyorum, diye cevap verdi.

    tam bu sırada tımarhane parmaklığının arasından konuşulanları duyan bir deli, beyazıd-ı bestamî'ye:

    — gel dede, gel! senin hastalığının çaresini ben söyleyeyim, diye seslendi.

    beyazıd-ı bestamî, delinin yanına sokularak:

    — söyle bakalım, benim derdime çare nedir? dedi. deli şu ilâcı tavsiye etti:

    — tevbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır. kalb havanında tevhîd tokmağı ile döv, insaf eleğinden geçir, göz yaşıyla yoğur, aşk fırınında pişir. akşam - sabah bol miktarda ye. o zaman göreceksin senin hastalığından eser kalmaz, dedi.

    bu güzel ilâcı öğrenen beyazıd bistami:

    — hey gidi dünya hey! demek, seni de deli diye buraya getirmişler, deyip oradan ayrıldı.

    (bkz: zünnun-i mısri)
24 entry daha
hesabın var mı? giriş yap