bayezid bistami
-
"on sene yokluk meydanında uçtum durdum; nihayet yoktan yokta yok olma haline erdim."
"benlik, senlik, onluk : eneiyyet, entiyyet, hüviyyet"
•••
büyük mutasavvıf beyazıd-ı bestamî hazretleri bir gün tımarhanenin önünden geçiyordu. tımarhane hizmetçisinin tokmakla birşeyler dövdüğünü görüp:
— ne yapıyorsun? diye sordu. hizmetçi:
— burası tımarhanedir. delilere ilâç yapıyorum, dedi. beyazıd-ı bestamî:
— benim hastalığıma da bir ilâç tavsiye eder misin, dedi. hizmetçi hastalığının ne olduğunu sordu. beyazıd bistami:
— benim hastalığım günah hastalığı... çok günah işliyorum, dedi. hizmetçi:
— ben günah hastalığından anlamam. ben delilere ilâç hazırlıyorum, diye cevap verdi.
tam bu sırada tımarhane parmaklığının arasından konuşulanları duyan bir deli, beyazıd-ı bestamî'ye:
— gel dede, gel! senin hastalığının çaresini ben söyleyeyim, diye seslendi.
beyazıd-ı bestamî, delinin yanına sokularak:
— söyle bakalım, benim derdime çare nedir? dedi. deli şu ilâcı tavsiye etti:
— tevbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır. kalb havanında tevhîd tokmağı ile döv, insaf eleğinden geçir, göz yaşıyla yoğur, aşk fırınında pişir. akşam - sabah bol miktarda ye. o zaman göreceksin senin hastalığından eser kalmaz, dedi.
bu güzel ilâcı öğrenen beyazıd bistami:
— hey gidi dünya hey! demek, seni de deli diye buraya getirmişler, deyip oradan ayrıldı.
(bkz: zünnun-i mısri)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap