• deliye her gun bayram genellemesi ile birlestirildiginde dusundurucu sonuclara ulasabilecek durum.
  • bayram nedeniyle tatil olan gun sayisina bagli olarak yeri gelince sikilmanizi bile saglar.ihtiyacinizdan fazlasiyla dinlenirsiniz.cali$maktan $ikayet ettiginiz zamanlarda okuyamadiginiz kitaplarla , oynayamadigniz oyunlarla fazlasiyla ha$ir ne$ir olursunuz.dinlenmekten bile sikilabilir, i$in yolunu gozleyebilirsiniz.sonucunda dort gozle beklediginiz bayram tatilini anormal bir ruh haliyle gecirsiniz.olacagi budur.
  • eğer çalışmak zorundaysanız gündüzleri o kadar dert olmayan durum.zaten işin şamatasından , gürültüsünden patırtısından insana pek bir şeyleri düşününerek üzülecek veya sevinecek vakit bırakmaz. arada bir aklınıza bir şeyler gelir duygulanırsınız. ama geceler felakettir. hele bir de iki yumurtayı kırıp yiyemeyecek kadar beceriksizseniz olay daha da ilgi çekici hale gelebilir.
  • bayramın ikinci gününden itibaren (malum birinci gün arkadaşlarınız ailesiyle falan olur) çılgın partiler vermek, çocuklara kapıyı açmamak, "müsaitseniz geleceğiz" içerikli telefonları cevaplamamak anlamına gelir.
  • bazen kendiniz oyle hissetmeseniz de etrafinizdakilerin size bunu aci bir sekilde hissettirdigi, insani kim olursa olsun bogan,bunaltan durum.etrafinizdakilerle kastim beraber bayram gecirmek zorunda hissedip ziyaretine geldiginiz aileniz olabilir.sizi bogan da zaten kendi yalnizliginiz degildir ki bunu takmiyorsunuzdur, onlarin yalnizligidir.oh be!
  • bayram kalabalığı, trafik, lüzumsuz iletişimler yerine sakin kalmak isteyen ve şartları buna izin veren için tercih edilesi durum.
    (bkz: keşke)
  • derse yetismek icin kalkmis, giyinmisken seytan durter, sabredemez "dur bi evi ariyim dersiniz". evdekilerin telasli sesleri o resmi canlandirir gozunuzde. herkes giyinmis, bayramlasilmis, babaannenin yillardir degismeyen bayram menusunu yemek uzere sofraya oturulmustur. oyle ki babaanneniz senede birden fazla kullanmaya kiyamadigi islemeli yemek takimlarina en sevdiginiz yemekleri coktan koymus, birbirini her gun goren insanlar sanki uzun zamandir gorusmemis edasiyla sohbete dalmislardir. sesiniz dugumlenir, babanin telefonu uzattigi babaanneniz hemen anlar*, "yavrum aglama kiyamam" der, o dedigi anda da siz aglamaya baslarsiniz. teselli sozcukleri, iyi dilekler, yureklendirmelerle dolar cumleler, sizse agladiginiza bin pisman sahte kahkahalarla cevap verirsiniz. herkes alir telefonu eline, bir kac cumle soyler, sonra sesler uzaklasir sanki, telefon kapanir.
    siz her sene bayram sofralarindan eksilenlerin acisini yasamaya yeni yeni alismisken, bu sefer resimden silinenin kendi yuzunuz oldugunu farkediverirsiniz. iciniz burkulur.
    elde telefon zihninizden gecenleri toparlamaya calisirken, birden yasadiginiz yerde kimsenin bayram yapmadigi akliniza gelir. hava da cok soguktur zaten, hem gunes de yoktur...cantanizi birakir, soyunursunuz. donersiniz yataginiza. aglamiycam der, uyandiginizda kalbinizi sikistiran her neyse sizi terketmesi icin dua edersiniz.

    hem iyi bayramlar degil midir bugün...

    (bkz: yurt disindayken en cok ozlenen seyler)
  • bayram süresince aileden kimseyle görüşmemekle eşdeğerdir. arkadaşlar, dostlar ve iş arkadaşlarının bu yalnızlığı gidermede bir payları yoktur.
  • sabah uyanırsın.ev arkadasların memleketlerine gitmislerdir.bayram namazına giden dede yoktur.kimsenin elini opemezsin.tam da yalnızlıgı iliklerine kadar hissetmeye basladıgın anda kapı çalar.gelen kapıcının cocugudur bayramını kutlamak seker almak icin.eline gecen bozuklukları verirsin sevinmesini umarak,kendini onun yerine koyarak,bayramlarda seker topladıgın gunleri hatırlamak icin.sonra yine olumune bir sessizlik.kapı çalar,çöpçüdür.once copu almaya geldi sanırsın,bayramını kutlar,bahsis istemeye calıstıgını anlatmaya calısıyordur gonlunuzden ne koparsa diye.sevmezsin maaşlı insanlara para vermeyi ama verirsin bu sefer.yalnız oldugun insan sesi duymak istedgin icin...hem daha mı az degerlidir reataurantta sana servis yapan garsondan her hafta copunu alan copcu?yine sessizlik...
    artık kapını kimse calmaz.calan yalnızca telefondur.artık bilgisayar olmaya yuz tutmus telefonuna bakar nefret edersin meslegine.metalik bir sesi iletir yalnızca 1 ler 0 lar.evet sende teknolojiye hizmet ediyorsun.nerede kartlar,mektuplar?el yazısndan uzgun olup olmadıgını anlamaya calıstigin arkadaslar?
    internetten bulunmus cafcaflı otomatik metinler gelir telefonuna.hepsi aynı karakterlerle yazilmis...
    iyi bir musteriysen firmalardan tebrik kartları gelir elbet ya da sirkette onemli bir yerlerdeysen hediyeler dahi yollayabilir firmalar.fabrikadan cikmis cikolataları yiyerek mutlu oldugunu sanırsın cikolatanın salgılattıgı hormonlarla.
    senin gibi evde tek basına kalmıs baska sehirlerdeki arkadaslarınla konusursun telefonda.bilgisayar olmaya yuz tutmus duygularnı sayıp kontor hesabı fatura gonderen duygusayarda.
    seker istedigin gunleri hatrlarsın.acar bir cikolata yersin.
    yalnızsındır gunun sonunda...

    iste boyle bir seydir bayrami yalniz gecirmek modern zamanlarda.
  • eşşek kadar adam/kadın olunduğu için artık harçlık vermeyen büyüklerden, sevilmediği halde el öpülmesi farz olan akrabalardan, ''daha daha nasılsınız'' sorularından, ''bizim zamanımızda...'' muhabbetlerinden, günün neredeyse beşinci porsiyonu olan ''allahaşkına ye'' baklavalarından hazetmeyenler, uzak durmayı tercih edenler için, en şahane seçenektir belki de.

    lakin, yine de, kapıya gelen veletin ''abla be, şerefsizim en kaliteli çikolatalar senden çıktı bu bayram!'' coşkusu bile iç burkar; çikolatalarla birlikte yatağa girilir; gözler tavanda bir sonraki veletin kapıyı çalması beklenir.
hesabın var mı? giriş yap