• geri adım atmak zorunda kalmasam gerçekleşmesine ramak kalan olay.

    17 mayıs 2014 gecesi kız arkadaşım ve bir kaç arkadaşımla beraber sahil cafenin karşısında bir iki bira almış sohbet ediyorduk. yeri bilenler de bilir ki burada insanlar arkadaşlarıyla bir iki bir şey içer sohbet eder, müzisyenler müziğini yapar, balığını tutanlar olur, kimse kimseye karışmaz. istanbul'da dışarıda özgürce içki içilebilen az yerden biridir.

    bir vakit sonra kız arkadaşımın ve benim lavaboya gitme ihtiyacımız oldu. önceden otobüs duraklarının karşısında bir umumi tuvalet vardı fakat burası bir kaç ay önce kaldırıldığı için tam karşımızda olan sahil cafe'ye gitmeye karar verdik. buradaki mekanların karşıda içki içenlerden biri içeri girmeye kalkarsa "dışarıdan gelenlere lavaboyu kullandırtmıyoruz" dediğini önceden biliyordum. bu yüzden bir su, çay, soda benzeri bir şey alırız diye düşünerek cafe'ye gitmeye karar verdik.

    cafe'nin girişinde bir çalışan karşıdan geldiğimizi görerek "buyrun yardımcı olalım" dedi. ben de "bir su alabilir miyiz lavaboyu kullanacağız" dedim. "dışarıdan müşteri almıyoruz" dedi. "anlamadım nereden müşteri alıyorsunuz?" dedim. "oturmayacaksanız almıyoruz" dedi. bunun üzerine kız arkadaşım bir masaya oturarak "peki oturalım" dedi. ben böylesi bir muamele karşısında biraz da sinirlenerek masaya oturdum ve "illa oturmaya mecbur kılıyorsunuz çay istiyoruz o zaman" dedim. adam sesini yükselterek dışarıdan almıyoruz diye tekrarlayıp kalkmamızı istedi. seslerin yükseldiğini duyan başka biri yanımıza geldi, diğerinin üzerime yürümesini engelleyerek bana tekrardan dışarıdan müşteri almadıklarını söyledi. ona kim olduğunu sordum. işletmeci olduğunu söyledi. müşteri seçmeye haklarının olmadığını herkes gibi hizmet satın almaya hakkımız olduğunu ve çay istediğimizi söyledim. bunları söylerken sesimi yükselttim ki diğer müşteriler de duysun. oturdukları cafe'nin yaptığı ayrımcılığı görsünler istedim. belki biri çıkar da hakkımız olana destek çıkar diye düşündüm. ama yanılmışım, kimse de çıkıp tek bir laf etmedi.

    bana işletme sahibi olduğunu söyleyen adam "bak kız arkadaşınla gelmişsin, sen burada otururken dışarıdan gelen biri ona sarkıntılık etse hoş olur mu?" diyerek dışarıdan gelenleri neden almadıklarını açıklamaya çalıştı. ben kurduğu mantığın neden bizimle ilişkisi olmadığını anlatırken bana yüksek bir sesle "alkollüsün" dedi. bunu demesinin tek sebebi müşteriyi "olay çıkaran sarhoş bir adam" olduğuma ikna etmekti tabii ki. bu sırada diğer garsonlar da etrafımızda toplandı. tehditkar bir şekilde kolumdan çekiştirmeye "dışarı çık dışarı" demeye başladılar. bu kargaşa içinde izbandut gibi bir adam gelip boğazıma sarıldı. dişlerini sıkarak dışarı çıkmamı istedi. elini boğazımdan çekip "dövecek misin?" diye sordum. parmağını bana doğru sallayarak dişlerini sıkıp bir şeyler söyledi. küfür ettiğini düşünüyorum ama duyamadım. alenen tehdit edilmeye başlayınca kız arkadaşımın ödü patladı tabii, o da beni gitmemiz için ikna etmeye çalıştı. ama ben hem haksızlığa uğrayıp hem darp edilmenin getirdiği hırsla kalkmak istemedim. müşterinin içinde dövemeyeceklerini bildiğimden içeride kalmanın benim yararıma olduğunu düşünüp bana yöneltilen her tehdit cümlesini bağırarak müşteriye de aktarmaya başladım.

    olay bu kadar büyüyünce beyaz gömlekli orta yaşlı bir adam gelip bana sakinleşmem gerektiğini yumuşak bir dille anlatmaya başladı. ona da kim olduğunu sordum o da işletmeci olduğunu söyledi. burada kalırsam işlerin kontrolünden çıkacağını, dışarı çıkmayı kabul edersem bana kimsenin dokunmasına izin vermeyeceğini yoksa ikimiz için de kötü olacağını söyledi. onun kastettiği şey müşteri önünde dayak yememin onlara prestij kaybettireceği idi elbette. kız arkadaşım da oldukça korktuğu için dışarı çıkmayı kabul ettim. bu sırada karşıdan olayları duyan arkadaşlarım da cafe'ye geldi ve garsonlara tepki gösterdiler. izbandut, arkadaşlarımın da üzerine yürüyerek "sen kimsin lan?" vb bağırış çağırışlarla onları dışarıya itekledi. bu sırada yeni ortaya çıkan işletmeci beni dışarıya çıkardı. arkamdan garsonun biri hiç bir şey dememiş olmama rağmen "küfür etme lan" diye bağırdı. topluluk önünde beni haksız kılmaya çalışıyordu. garsonlar ve izbandut bizi dışarı atmanın gururunu yaşarken biz de arkadaşlarımızla beraber gidip eski yerimize oturduk paşa paşa. hayır öyle kanıma dokundu ki bu olay zaten memlekette her şey bok gibi, ne diyeceğimi bilemiyorum. "müşteri her zaman haklıdır" sözünü kim etmişti sahi ya?

    şimdi benim buradaki insanlardan ricam bu duruma karşı bir şey yapılıp yapılamayacağını öğrenmek, bilgisi olanlardan yardım almak, sessiz kalmayanların olduğuna inancımı perçinlemek, bu zorbalığı insanlara duyurmak.

    rica ediyorum siz bari bir ses çıkarın.

    edit: sarhoş olup olmadığımı soranlar var. sadece bir bira içmiştim. ne ben ne de kız arkadaşım sarhoş değildik.

    edit 2: m materazzi sağ olsun bu fikri verdi. işletmenin iletişim bilgilerini veriyorum. destek olmak isteyenler lütfen olayı protesto eden bir şeyler yazsın karalasın şu adrese, yada telefon vs ne olursa.

    http://www.sahilcafe.com/contact.html

    edit 3: beyaz masaya şikayet ettim.

    edit 4: daha önce de aşağıda bir entry'de belirttim. bundan önce sözlüğü böyle bir amaç için asla kullanmadım. şurada ciğeri beş para etmez adamların ettikleri "iyi olmuş amk", "artislik yaparsan böyle olur", "aradım iki tane de benim için vursaydınız dedim", "biz de içtik girdik şefkatle kucakladılar" (yalanını sikeyim), "ergen hezeyanı", sanki ben kanlı canlı bir insan değilmişim gibi "sen o kızdan ayrıl" tarzında hadsizlikleri görmemek için başkalarının da bu durumlarda sözlüğü kullanmaktan çekindiklerini biliyorum. içi irin olmuş bu adamların buralarda olduğunu bilmeme rağmen, dayanamadım. duyurmak istedim. fikrini hakaret etmeden söyleyebilen, insan gibi insanları tenzih ederim. beni mutlu eden ise bana destek olan insanların, hala içinde empati barındıran insanların en azından sözlükte bu adamlardan daha fazla olması. size gerçekten çok teşekkür ediyorum. iyi ki varsınız.
  • öncelikli bilgi: işbu entry olayda bahsedilen iddiaların, aksi iddia/ispat edilinceye kadar doğru olduğu varsayımı üzerine yazılmıştır.

    git gide recep tayyip erdoğanlaşmaya başlayan ülkede artık sık sık karşılaşılabilen olay.

    alkol yalnızca bahaneleri oluyor böyle dümbüklerin, benim de başımdan kız arkadaşımla iken kendini "mutaassıp" muhafazakar olarak nitelendiren beylerbeyi'nde amına kodumun bir işletmesinde kız arakdaşımla yan yana oturup sarıldığımız ve onu 2 kez yanağından öptüğüm için müşterilerin rahatsız olduğunu(koca bir yalan, bize böyle söylediklerinde müşteriler de ayıpladı garson bozuntusunu) belirtti ve müdürünü çağırttım özürler falan dilendi işletmeyi şikayet ettim vs vs.

    burada da sırf alkol içtiği için gelen müşteriyi içeri almamak kimsenin haddine değildir. ben nasıl sarıklı cüppeli pis sakallı ter kokan hacı hocalarına müsamaha gösteriyorsam sen de benim alkollü olmama(bilincim yerinde olduğu müddetçe) müsamaha göstereceksin. sike sike yapacaksın bunu.

    kimin hayatına müdahale etmişiz ki diyen siyasilerin ben ta.. balık baştan kokar.
  • istanbul'un göbeğinde bir işletmenin müşterilerini dayakla tehdit etmesinin doğal karşılandığını görmemi sağlayan olay. yok yani? facebook twitter instagram kullanmayan erkek kadar önemli değil.

    edit: bu entry'yi olayı bir kişi dışında kimse iplemediği için girmiştim. mesajlarla ve buradan destek olduğunuz içn çok sağ olun.
  • (bkz: sahil cafe)
  • dışarıdan yiyecek - içecek almayan kafeyi gördüm ama dışarıdan müşteri almayanını ilk kez duyuyorum.
  • kraldan cok kralci degisik mentalide olan calisanlarin meydana getirdiği olay. bu tarz olaylarda bir sikayet merci olmasi lazim. yok mu cidden bunlara yaptirim uygulayabilecek bir kurum. ilginc bi ulkeyiz vesselam.
  • kamuya açık bir işletme olduğu için insan seçmeden hizmet etmek zorunda olan mekandır. böyle bir durumda tartışmadan masaya oturarak sipariş vermek, bu arada polisi arayarak kamuya açık olan işletmenin hizmet vermediğini söyleyerek şikayetçi olmak gerek. üzerine yürüdüğünü ve tehdit edildiğini söyleyerek polise şikayetçi ol. bu arada çayını iste şike şike getirecek.
  • yeni cafe trendi olan "kraldan çok kralcılık" felsefesine sahip mekan. herkes kendi çapında diktatör olmuş başımızda ki yetmezmiş gibi. bukalemun gibi adamlar, neyse çoğunluk hemen onun rengine bürünüyorlar. hadi hepsini geçtim, kullandırsan ne olacak lavaboyu? kullandırmama gerekçesi de çok ilginç zaten. dışarıdan müşteri almıyorlarmış. müşteriyi de mekanla birlikte almış sanırım adamlar. açıyorsun mekanı sabah hepsi orada bitiveriyor müşterilerin. ticari zekanızı öpsünler sizin.. sonuç olarak haketmişler girişlerine işenmesini de neyse ki arkadaş yapmamış..
  • şaşırtmadı. ekmek yemeyi bilmeyen adama işletme ruhsatı verirsen böyle olur. işin teknik kısmını bilmiyorum ama bu tür işletmeler kamu hizmeti kapsamına alınmalı ve her önüne gelene sırf parası var diye ruhsat verilmemeli.
  • yuzde yuz haklisin ama artikmafya oldu bunlar. dava acmak lazim onunde insan toplayip beraber icmek lazim
hesabın var mı? giriş yap