• said nursi'nin atatürk'ü kastettiği iddiaları olan ve iddialardan dolayı yargılandığı bir şuası. yargılamalar beraatle sonuçlanmış diye biliyorum. ama ilginç bilgiler var bu şuada. haşiye kısmına bakıyoruz:

    " haşiye: aşağıda gelecek olan birinci mes'ele yazıldıktan hayli zaman sonra zuhur eden bir hâdise tam te'vilini göstermiştir. şöyle ki: hadiste " o süfyan bir su içecek, eli delinecek " denilmiş. yani bir çeşit su olan rakıyı su gibi çok içecek ve o sebepten batnı su tulumbası gibi olacak ve o su hastalığı yüzünden zulüm ve hile ile topladığı milyonlar mal su gibi elinden akacak, ecnebi doktorların boğazına girecek. mesmuatıma nazaran; üç senede üç milyona yakın liraları tedavisine gayet israf ile sarfeden " bir insan " asrımızda göründü, " bu hadîsin te'vilini bende görünüz" hayatının lisan-ı haliyle dedi. hem, bir su içecek eli delinecek olan kudsi söz ne kadar manidar ve mu'cizekâr ve yüksek ve cem'iyetli olduğunu vefatiyle bildirdi, gitti."

    bu şuada atatürk'ü kastettiğini düşündüğüm bir kaç örnek vererek bahsi kapatmak istiyorum. belki akla atatürk gelmiyordur da ben yanılıyorumdur. aydınlatan olursa sevinir teşekkürü borç bilirim.

    1) ilk örnek yukarıdaki rakılı örnek. hatta kendince atatürk'ün siroz hastalığına bile laf var.

    2) "o süfyân, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. fakat cebir ve kanun ile tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için inşâallah ihtida eder, daha herkes--yalnız istemeyerek--onu giymekle kâfir olmaz."

    fazla yorulmayın şapka inkılabı.

    3) allah!. allah!. allah!.. deyip zikreden tekyeler, zikirhâneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeâirde ismullah yerine başka isim konulacak."

    tekke ve zaviyelerin kapanması.

    4) "büyük deccal'ın ispirtizma nevinden teshir edici hassaları bulunur. islâm deccalı'nın dahi, bir gözünde teshir edici manyatizma bulunur."

    (bkz: ataturkun tek gozu niye bir gariptir)

    5) "hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlûbiyeti hengâmında, böyle istidraclı ve şanlı ve tâli'li ve muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan gizli ve dehşetli olan mâhiyetine bakmayarak kahramanlık damariyle onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. fakat kahraman ve mücâhid ordunun ve dindar milletin, ruhundaki nur-u îman ve kur'an ışığıyle hakikat-ı hâli göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribâtını tâmire çalışacağı, rivâyetlerden anlaşılır."

    fethullah gülen'in atatürk için askeri ve siyasi deha dediğini hatırlayın.

    6)" şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve islâmiyetin en kahraman ordusu olan türk milleti, o rivâyet zamanında horasan taraflarında bulunup daha anadolu'yu vatan yapmadığından, o zamandaki meskenini zikretmekle süfyâni deccal onların içinde zuhur edeceğine işâret eder."

    yani diyor ki: türkler'in içinden çıkacak.

    yazı uzun başka örnekler de var. isteyen tamamını okuyabilir. tabi dayanabilirse. buyrun bu da linki: http://www.saidnur.com/…saleler/siracunnur/5sua.htm

    not: bu entry çok önceden içinde polemik unsurları da bol bir şekilde tarafımdan yazılmış olup daha sonra "refere edilen entrynin silinmiş olması gerekçesiyle silinmişti. bu defa polemik unsurlarını çıkarıp, genel olarak elden geçirerek tekrar koydum sözlüğe.
  • bediuzzaman'in 5. sua'daki ifadelerinin ataturk'u cagristirdigi yoruma aciktir. ancak, bu noktada onun 5. sua'yi cumhuriyet'ten once yazdigi da goz onunde bulundurulmalidir. zaten, mahkemede kendisi de savunmasini bu sekilde yapmistir. demistir ki:

    ... (besinci sua) küllî bir surette, bir hakikat-i hadîsiyeyi beyan eder. fakat, o küllî hakikati bu asırdaki dehşetli bir şahsa tam tatbik etmişler. onun için bu senelerde yeni telif edilmiş zannıyla itiraz ettiler....

    http://www.sorularlarisale.com/…sale=1376&sayfa=461
  • hala orada burada cumhuriyetten önce yazıldığı palavrası sıkılıyor. bu palavrayı atanlar kendileri ile çeliştiklerinin farkında dahi değiller. ne de olsa ne derseler yiyen çok salak var.

    risale-i nur başlığında da aynı palavra sıkılmıştı. aha buyrun: (bkz: #6705769)
  • 1908'de yazılan risale. dolayısıyla mustafa kemal'i hedef alması mümkün değil. o yıllarda 28 yaşında olan mustafa kemal yüzbaşı rütbesiyle rumeli doğu bölgesi demiryolları müfettişliği görevini yürütüyordu.
  • fetöcü ve nurcu çommarlar tarafından atatürk ile alakası olmadığı iddia edilen şua. kendileri de bal gibi biliyorlar atatürk için yazıldığını. birbirleri ile halvet oldukları zaman inlerinde atatürk'e demedik laf bırakmayan bu haysiyetsiz çommarlar kamuoyunun önüne çıktıkları zaman o yağlı irin renkli suratlarından riya akıtarak kırk takla atıyorlar, insanları kandırmaya çalışıyorlar. direkt atatürk için yazılmış bir şuadır ve bir dönem mahrem diye gizlenmiştir.

    daha önce yazmıştım:

    "efendim enformasyon kaynağından aldığımız kutsi malumata göre risale i nur külliyatı sözler, mektûbat, lemâlar ve şuâlar adlı dört temel eserden oluşurmuş. güzel. devam ediyoruz. said nursi'nin 1926'ya kadarki yaşamı eski said dönemi olarak nitelendirilirmiş. evet bunu kendisi de söyler. 1926'dan sonra ise yeni said dönemi başlar. risale i nurları telif ettiği dönem. evet bu da güzel. ve yine enformasyon kaynağımızdan bir malumat. 5. şua 1910'dan önce yazılmış. atatürk'le ilgisi yokmuş.

    sual: şualar risale i nur külliyatı içinde mi?
    el cevap: evet.
    sual: risale i nur yeni said döneminde mi yazıldı.
    el cevap: evet.
    sual: yani 1926'dan sonra?
    el cevap: evet.
    sual: peki 5. şua?
    el cevap: ha ooo gak guk. 1907 mi desemmm 1908 mi desemmm.
    sual: hani şualar risale i nur içinde ve risale i nur da 1926'dan sonra yazılmıştı?
    el cevap: o çok önceden kerametle yazılmıştı da sonra risale i nur'a 5. şua olarak girdi.
    sual: peki biz sizin hangi sözünüze inanacağız?
    el cevap: sus zındık. o bir hadisin açıklamasıdır. resulullah demiş onu. bak dinden çıkacaksın.
    sual: ....
    el cevap: ....
    bu böyle gider."
  • okullarda ders olarak okutulması gerekendir.
hesabın var mı? giriş yap