8 entry daha
  • freud, bu amneziyi çocukluk travmalarından ve psikoseksüel çatışmalardan korumaya yardımcı olduğunu düşünerek öne sürdü ancak onun bebeklik amnezisi görüşü artık ana akım değil. bunun cevabı ilk deneyimlerimizin beyne nasıl işlendiğinde ve anıların depolanma-erişilme biçiminde.

    bebekler hem anlamsal hem de epizodik belleğe sahiptir. anlamsal bellek, kişisel deneyimlerden alınmayan fikirlerin işlenmesidir. renk adlarının bilinmesi, bir olayın hangi tarihte yaşandığının bilinmesi bu bellek türüne dair örneklerdir. epizodik bellek, kişisel deneyimlerden oluşur. örneğin, okulun ilk gününün nasıl olduğu veya bir köpekle ilk karşılaştığınız an. zamanla, epizodik hafıza anlamsal hafıza haline gelebilir. böylece köpekleri, onlarla ilk karşılaştığınız an ve yaşadığınız deneyime göre hatırlamazsınız, sadece bir köpeğin ne olduğunu bilirsiniz. ki şöyle bir baktığımız zaman yetişkin hiç kimse köpekleri, köpeklerle geçirdiği ilk deneyimden dolayı değil köpeğin ne olduğunu bildiği için bilir. yani anlamsal hafızaya güvenir.

    hem anlamsal hem de epizodik anılar, beyin yüzeyinin korteks olarak bilinen çeşitli bölgelerinde depolanır. hipokampus, 3 ila 4 yaşlarına kadar tüm bu farklı bölgeleri, sağ ve sol lobu tek bir merkezi bilgi kaynağı haline getiremez çünkü beynin iki küresini birbirine bağlayan sinir demetleri halen gelişim evresindedir. yani bu bağlantılar sağlanana dek bebekler daha çok epizodik hafızayı kullanırlar. gelişim tamamlandığında çocuklar ve yetişkinler uzun vadeli anılarını hatırlayabilir duruma gelirler. ki bu süreçte epizodik hafıza, anlamsal hafızaya bürünmeye başlar.

    nörogenez, yani yeni nöronların üretim süreci, bir memelinin yaşamı boyunca devam eder. bununla birlikte çocuk ve yetişkinlere göre bebeklerde nöron üretimi çok daha hızlıdır. peki, tüm bu üretim nerede gerçekleşiyor? sakladığımız tüm anılara erişebilmemizi ve öğrenme yetimizi mümkün kılan hipokampusta. nörogenezin amacı genel olarak öğrenme ve hafıza gelişimini iyileştirmektir. ama belli koşullarda bunun tam tersi etki yapabilir. bebek beyinlerinde olduğu gibi aşırı nöron üretimi unutkanlığı artırabilir. çünkü bu yeni nöronlar, hafızayı çalışır halde tutan diğer eski nöronların üzerine üşüşmektedir.

    hipokampusta üretilen tüm bu yeni nöronların, hipokampusun oluşumunu ve hatıralara erişimini bozduğunu tahmin eden bazı bilim adamlarının, bebeklik amnezisini açıklayan bazı deneyleri var. bunlardan biri de fareler üzerinde yapılan bir deney. ilk olarak, farelere bazı hatıraları aşılanıyor. bir yer ile hafif bir elektrik çarpması arasında bir ilişki yaratılıyor ve buna benzer birkaç hatıra daha veriliyor. sonra verdikleri bu hatıralara ne olacağını anlamak için farelerin nöron üretim seviyeleri ile oynanıyor. yetişkin farelere birkaç hafta boyunca ilaç vererek nöron üretimi artırılıyor. bu farelerin, artan nöron üretimiyle bazı şeyleri daha az hatırladıklarını, buna karşılık; nöron üretimini yavaşlattıkları diğer gruptaki farelerin ise çoğu şeyi daha iyi hatırladıkları görülüyor. hatta bebeklik amnezisini de durduruyorlar: bebek farelerde yeni nöronların üretim hızı, yetişkin farelerin üretim hızına düşürülüyor. bebek farelerin, yetişkin olduklarında; bebeklikte onlara verilen anıları hatırladıkları görülüyor.

    bunlarla birlikte, eğer bebekliğimizi o dönemde hipkampusun sağ ve sol lobdaki anı depolama bölgelerine tek bir merkezden ulaşamadığı için ve hızlı nöron ürettiğimiz için hatırlayamıyorsak bunun evrimsel avantajı nerede? kısaca şurada, bebeklik amnezisi, aslında yeni şeyler öğrenme yeteneğinin artması için gerekiyor. çünkü nörogenezin amaçlarından biri bu. yani daha yeni ve daha çok anı oluşturmak için eski anılardan feragat etmemiz gerekiyor. bu epizodik hafızayı bir kenara attığımız anlamına gelmiyor. örneğin 60 yaşındaki bir kişi 30 yaşındaki bir deneyimini epizodik hafızadan hatırlayabilir. ama zaman aralığı açıldıkça (örneğin 5 yaşındaki bir anısını hatırlayıp hatırlamadığı sorulursa) epizodik hafızadan aldığı verim düşer.

    bebekliğimizi hatırlayamıyoruz, nörogenez bunun başlıca sebebiydi. bir başka etken de beynin sağ ve sol küresi arasındaki bağlantının kurulmasıydı. hem bu küreler arasındaki bağlantının etkisini hem de anlamsal ve epizodik hafızayı test etmek için sağlaklar ve her iki elini kullanabilenler ile yapılan deneyler ile öne sürülen hipotezler var.

    bu çalışmada sağ elini kullanan 50 üniversiteli ile her iki elini de kullanabilen 50 üniversiteliden; bir tane hatırladıkları erken yaş deneyime dayanan (epizodik) çocukluk hatırasını bir tane de kendilerine anlatılan erken yaş deneyime dayanan çocukluk hatıralarını yazması isteniyor. daha sonra yazılan anıların ebeveynler tarafından sağlamasının yapılması isteniyor. çıkan sonuç her iki elini kullananların, sağ elini kullananlara göre daha erken yaşlara ait anıları hatırlayabildikleri ve kendilerine anlatılan anıları da daha detaylı bir şekilde aktarabildikleri oluyor. her iki elini kullananların daha başarılı olmasına dair yapılan varsayım: bu kişilerin sol ve sağ küreyi birbirine bağlayan daha kalın corpus callosum denen sinir demetine sahip olması ve bu yüzden sağ ve sol beyinleri arasındaki iletişimin daha kuvvetli olduğu yönünde olmuş. küreler arasında artan iletişimin hafıza açısından şöyle bir etkisi oluyor: epizodik anılar beynin sol yarım küresinde kodlanır, sağ yarım küresinden çağrılır. solda kodlanıp, sağdan alındıkça çocukluk amnezisi kaybolmaya başlar. anlamsal anılar ise sol yarım kürede kodlanır ve yine sol yarımküreden çağrılır. dolayısıyla küreler arasındaki bağlantı güçlendikçe epizodik hafıza daha güçlü olmakta çünkü hem sağ hem de solu kullanıyor. bebekliğimizi hatırlayamıyoruz ama deneyime dayanan anıları bu şekilde daha iyi hatırlayabiliyoruz.

    kaynaklar:bbc, vox, university of queensland, livescience
hesabın var mı? giriş yap