• leonardo dicaprio'ya ilk oscar adaylığını getiren what's eating gilbert grape filminin senaristi peter hedges'in gündemde neredeyse hiç yer edememiş son filmi. hedges'in gilbert grape'i aile draması (family drama) türündeydi. sürekli bir yerlere tırmanan, engelli kardeşine ve aşırı kilolu olduğu için yerinden kalkamayan annesine bakmak zorunda kalan gilbert'a odaklanıyordu film. ben is back de aile draması türünde, hedges gene bir aileyi merkeze koymuş. bu kez oğlu uyuşturucu bağımlısı olan bir annenin oğlunu bir beladan kurtarmaya çalışmasını anlatmış. julia roberts başrolde, ona hedges'in oğlu lucas hedges eşlik etmiş. iki oyuncu da iyi. hedges kardeşine şiddet uygulayan bir abiyi oynadığı mid90s, ailesince terapi merkezine gönderilen eşcinsel bir genci oynadığı boy erased ve gene terapi merkezine gönderilen ama bu kez uyuşturucu bağımlısını oynadığı ben is back'le oscar kovalamış ama üç filmi de gündemde kalamadığından bu kez adaylık alamamıştı.

    bu arada ben is back, timothee chalamet ve steve carell'lı beautiful boy'u hatırlatmıyor değil. b. boy uyuşturucuyu bırakma - uyuşturucuya tekrar başlama kısır döngüsündeki bir genci babasının gözünden anlatıyordu. baba oğlunu bu illetten kurtarmaya ve anlamaya çalışıp duruyor, sürekli oğlunun peşinden gidiyordu. b. boy tamamen bağımlılık üzerineydi. bağımlı olmayı hem seven hem sevmeyen, anlaşılması zor bir gence yer vermişti ama ben is back'teki gençle daha fazla empati yapabiliyorsunuz. yani ben'i anlamak daha kolay. zaten film de uyuşturucu bağımlılığını b. boy kadar merkeze çekmiyor.

    film iyi değil. süresi uzun olmasa da çok geçmeden uzatmaları oynamaya başlıyor, çünkü twist kovalamaya ve bu twisti açık etmemeye çalışıyor, ki daha ilk donede twistini ele veriyor. bu da filme zarar vermiş. uyuşturucu bağımlılığın ailelere verdiği zarar fena işlenmemiş ama akılda kalabilecek tek sahnesi yok filmin. halbuki hedges'in gilbert grape'inden bazı sahneleri filmi sadece 1 kez, o da lisedeyken izlemiş olmama rağmen hatırlayabiliyorum. velhasıl izlenir ama vasatı aşamıyor. criticker'daki şu yorum epey güldürdü bu arada: "of all the ways ı thought this movie could play out, julia roberts going semi liam neesons was not one of them."
  • çok beğendiğim film. gerçek hayat hikayelerini seviyorum. bir de julia roberts gerçeği var.
  • güzel bir konu , yetersiz bir film.
  • uyuşturucu ile mücadeleyi anlatan, etkileyici bir film.
    genelde bu konuyu işleyen filmlerde her ne kadar övülmese de izleyenler tarafından uyuşturucunun verdiği haz merak edilir.
    bu filmde ise tam tersi bir durum söz konusu olmuş.
    konu uyuşturucu olsa da kullanımından pek bahsedilmemesi, gösterilmemesi iyi olmuş.

    siz siz olun çocuklarınıza sahip çıkın. ve asla vazgeçmeyin. sahip çıkmak kadar bunda ısrar etmekte çok önemli.
    hiç kimse doğuştan bağımlı değildir. birileri bırakabiliyorsa sizin çocuğunuz da bırakabilir bunu unutmayın. ziyan olan her hayatın arkasında onun için daha az uğraşılıyor olması vardır...
  • yeni bir şey anlatmayan, uyuşturucu konusundaki onlarca (ve hatta belki de yüzlerce) filmden birisi. ancak julia roberts ' ın muhteşem oyunculuğu ve sonunda ne olacağını tam olarak tahmin edemememiz filmi izlenir kılıyor, süresi de makul seviyede.

    imdb puanını tam hak ediyor bence : 6,7/10

    --- spoiler ---

    ben, hayatımda sevdiğim 5 kişi var ve ponce (köpeği) bunlardan birisi demişti . köpeği de hayatını 2 defa kurtarmış oldu.

    --- spoiler ---
  • çocugun ponce 'a (yani köpeğine) olan sevgisi ile beni benden alan değişik bir film.. filmin yönetmeninin oğlu da filmde başrolde arz-ı endam etmektedir. lucas hedges bağımlı genç rolünde , julia roberts ise onun cefakâr annesi rolünde cidden çok iyiydi. ancak filmde bazı ol(a)mamışlıklar var; misal son sahnenin çabucak, göz açıp kapayana dek bitiyor olması.. izleyiciler olarak, karakterlerin başına nelerin geldiğini bilmiyoruz daha sonrasında ve ister istemez her birisini merak ediyoruz.

    --- spoiler ---

    ve caanım ponce kuzusu, ben'in hayatını iki kez kurtarıyor.. akıllı, güzel köpek seni..

    --- spoiler ---

    bir de, julia;
    sen ne güzel bir kadınsın ya... gülüşüne kurban.
  • bir annenin oğlunu kazanmak için ne kadar fedakarca uğraşılar verdiğini gösteren film.

    aslında ben'in değil annesinin hikayesi bence.
  • az once izledim,sonu biraz muallak kalsa da guzel film. julia roberts'i anne rolunde izlemeyi de ayri seviyorum.
    (bkz: wonder)
  • julia roberts hayranlığınız yoksa izlemenize çok da gerek olmayan vasat film . 1-2 yıl içerisinde tv’de yayınlanması muhtemel .
  • örnek anne. evet bir şeyler zamanında kötü gitmiş ama evladını sevmek, koşulsuz sevmek ve ona elini uzatmak, sıkı sıkı sarılmak zor bir şey değilmiş. başkasının oğlu olsaydı ölüydü. tam da gülistan doku'nun annesini izlemiştim üstüne bu film üstüne de youtube dan bildirim geldi cem buğdaycı ığdırın al almasını söylemiş, göz yaşlarım aktı gitti annesi varken yok olanlara...
hesabın var mı? giriş yap