• ilk defa serdar turgut'tan okudugum tanimlama. hurriyet'te cok var mesela bunlardan.
  • genellikle kararmak için solaryuma güneye akın ederler.
    demek ki marsık gibi olmak makbul.
  • hem özenti ol hem fasho... berbat berbat...
  • (bkz: beyaz turkler)
  • bir tekstil firmasının reklamından çıkmış tanımlama.
    muhteremler kazak reklamı yapmak için, esmer bıyıklı 7 kişi, ve kumral bıyıksız bi herifi hatıra fotoğrafı çektiren futbol takımı gibi oturtup fotoğraflamışlardı. aynı görüntünün dişi versiyonu da vardı.
  • bunlar en önemli özellikleri yüzeysellikleridir. demokrat görünürler ama demokrasi tehlikeye girdiğinde çözümleri hiç demokratik değildir. darbe ve benzeri eylemleri yaltaklık ederler. jakobenlik, milliyetçilik, devletçilik hat safhadadır. ve bu ideolojik halleri hiç de ideolojik değildir. amaç statülerini korumak ve kendileri gibi olanların yaşayabildiği bir türkiyedir.
  • eflatun turkler ve ya turuncu turklerden daha anlamli olmayan, insanlarin ne gereksiz ve anlamsiz ayrimlara girebilecegini ispatlayan soz obegi.. duyanda soyleyenin (bkz: cuneyt ozdemir) kisiligi hakkinda derin dusunceler uyandirmak gibi bir ozelligi de vardir..
  • patenti ufuk guldemir'e ait tabir.
  • türkiye'de toplam 6 milyon adet olduğu tahmin edilen.
    ayda bir milyardan çok para kazanan.
    iyi eğitimli, tercihan üniversite bitirmiş.
    işi, gücü, karısı - kocası ya da sevgilisi, çoluğu, çocuğu olan.
    vatanını, milletini, ailesini, arkadaşlarını, mahallesini seven...
    tüm gazete, televizyon ve radyo yayınlarının ve tabii reklamların onlara yönelik yapıldığı bilinen...
    türkiye'nin hep iyilğini düşünen, bu amaçla mevcut siyasi partilere oy vererek, avrupa birliğine girerek, büyüklerini sayıp küçüklerini severek her şeyin yoluna gireceğine inanan...
    aslında hayatın hiç de düşündüğü gibi olmadığının farkına varınca kendini alkole ve diğer boşalma araçlarına gark eden... içince çekilmeyen, içmeyince yenilip yutulamayan hepimizin etrafında bol bol bulunan, belki de bizim de bilmeden üyesi bulunduğumuz güruh.
  • "türkiye’de pek de türkiye’deymiş gibi yaşamayan, steril bir sermayeye sırtlarını dayamış, çoğu ömrünün uzunca bir kısmını yurt dışında geçirmiş (çoğu orada okumuş), belli bir burjuva ürkekliği ve umursamazlığıyla statükocu bir politik çizgiyi benimsemiş, her an buraları bırakıp gidecekmiş gibi bir hissiyat içindeki kitleyi artık iyice tanıyoruz.
    tanımayanlar için bir cumartesi akşamı teşvikiye’deki reasürans pasajı ya da bir pazar öğleden sonrası bebek kahvesi sergi alanı işlevine sahiptir. her daim." (kaynak; ahmet salih 06.01.2003 milliyet)
hesabın var mı? giriş yap