• islamda resûlullah'ın ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkan ve bir sünnetin unutulmasına sebeb olmayan minâre, medrese, mektep yapmak, islâmî ve faydalı kitaplar yazmak gibi güzel dinin gerekliliği veya gerektirdiği sanılan şeylerdir.
  • 332.mektup'tan:

    nasihat işte dindir ve seyyidü'l-mürselin resulullah (sav) efendimize ittiba edip sünnet-i seniyyeyi yerine getirerek rıza bulunmayan bid'atlardan dahi kaçınmaktır.

    bid'at, her ne kadar şafak aydınlığı gibi görünmekte ise de; hakikatta onun ne nuru vardır, ne de ziyası. illetliye ondan şifa da gelmez. dertlere deva da olmaz.

    nasıl anlatıldığı gibi olmasın ki? bid'at ya sünneti kaldırır; ya da üzerinde durulmayıp sessiz geçilen bir şeydir. sessiz geçilen bir şey ise... mutlaka, sünnet üzerine fazladan gelir. o zaman, hakiki manası ile sünneti kaldıran bir iş olur. zira, nass üzerine zaid gelen bir şey, onu neshedip kaldırır.

    bid'at sünneti kaldırdığı, onu nakzettiği için ne hayır vardır; ne de güzellik. (yani: hasene olması yoktur). keşke bileydim, bid'at-ı muhdese için:

    -hasene...

    hükmüne nereden varmışlardır?..

    hem de kemal üzere olan ve nimetlerin de tamam olduğu bir dinde.

    hiç mi bilmezler ki, ikmalden, itmamdan, rızanın husulünden sonra yapılan bir ihdas; güzel olmaktan yana çok uzaktır.

    bir ayet-i kerime meali:

    "haktan sonra, dalâletten başka ne vardır?"(10/32)

    eğer bilmiş olsalardı ki: kemal üzere olan bir dinde; muhdes bir şeye güzel hükmünü vermek onun kemalini gidermeyi gerektirir; nimetin dahi tamama ermediğinden haber verir; elbette öyle bir şey yapmaya cür'et edemezlerdi.

    bir ayet-i kerime meali:

    "rabbimiz, unutup yanıldıysak; bizi muaheze etme."(2/186)
hesabın var mı? giriş yap