• bilgisayarların ya da robotların bir gün insanların hayatını ele geçireceği formasyonu üzerine kafa yoran insanların atladığı farklardır. insandan daha akıllı düşünen bilgisayarların bir gün dünyayı ele geçireceği türünde çeşitli varyasyonları yok edecek farklardır bunlar. çünkü bilgisayarın insan beyninden üstün olması gibi bir olasılık mümkün değildir. beyinde yer alan nöronların yerini alabilecek bir bilgisayar sistemi oluşturmak hayalden öte olamaz. hele ki insan beyninin henüz tam olarak neler yapabileceği belli değilken, insanlar beyinlerinin sadece ufak bir kısmını kullanırken, hele ki, bir bilgisayarın açma-kapama düğmesi diye bir gerçeklik varken. bilgisayarın insanların beyinlerinin kapasitesinin sadece ufak bir kısmını kullanarak oluşturulan ve her özelliği insan denetiminde yapılan, insan aklının ürününden fazlası değildir.
  • (bkz: cin odasi)
  • (bkz: turing test)
  • insan beyninde tumor, bilgisayar beyninde bad sector olu$ur.
  • bilgisayar testesterona maruz kalmadığı için işini gücünü düşünür. ama biz gariban erkek milleti testererondan ötürü saat başı başka şeylere konsatre olmak zorunda kalırız.
  • bilgisayarlarda pratik zeka olmaması.
    hoş, insanlarda da olmadığı görülebiliyor ama bu yine de bir fark olmasını değiştirmiyor.
  • bilgisayarlarımız henüz insan beyniyle aramda ne fark var sorusunu soramamaktadırlar kendi iradeleriyle, aslınta ortak bi yön bulmak da imkansızdır ikisi arasında nöronlar çok kararsız ve hızlı şeylerdir.
  • algılama teknolojileri ve karar verme algoritmaları geliştikçe, önümüzdeki bir kaç on yıl geçmeden, kapanıp, bilgisayarın fersah fersah arayı açacağını düşündüğüm karşılaştırma.

    insan beyninin, bilgisayara karşı tek avantajı "yaratıcılık" denen kavramdır. yaratıcılık ise kabaca, mümkün olan ve/veya olmayan tüm olasılıkların tek tek denenmesi yani bir başka deyişle "brute force" ile karşılanabilecek bir kavramdır. bir başka deyişle, 50 yıl sonra gelişkin bir bilgisayar öyle bir kapasiteye sahip olacaktır ki mesela yeni bir yapı malzemesinin bir binaya etkisi söz konusu olduğunda, verileri yüklü yüzbinlerce organik - inorganik materyal arasından kullanım kolaylığı, ucuzluk gibi kriterlere göre seçim yapıp, buna da yüzbinlerce şekil vb. uygulanarak "brute force" ile, bir insanın yaratıcılık kullanarak ulaştığı sonuca ulaşması mümkün olacaktır.

    kanımca insan ile makineyi birbirinden ayıran tek ve en önemli fark, inananlar için, insan ruhudur. ama biri kalkıp da derse ki, kardeşim bilgisayardaki işletim sistemi neyse, insandaki ruh da odur; ikisini de yaratıcısı içine koymuştur, bu noktada söyleyecek bir şey kalmaz tabi ki.
  • bilgisayar önceden belirlenebilir, determinist bir düzenektir ama insan beyni quantum mantığı ile çalışır. başka deyişle söylenirse bilgisayar 0 ve 1 lerden oluşur. böyle bir düzenek kendi kendini bilen, farkına varan bilince sahip olamaz. çünkü nasıl tasarlandıysa onun dışına çıkma olasılığı yoktur. böyle bir olasılığın varolması için quantum mantığı ile çalışıp 0 ile 1'in arasında girmesi gerekir (belki yetmeyebilir ama en azından). eğer moleküller üzerine dna gibi yazılım yapılırsa ki; programlanabilir molekül kavramını ilk defa oktay sinanoğlu atmıştır (kendi dediğine göre); o zaman insan beynine benzeyen yapılar oluşabilir.
    (bkz: nanoteknoloji)
hesabın var mı? giriş yap