• alaaddin şensoy'un pek sevdiğimiz nihavend eseri, i will survive'ın pek bir kibar, pek bir soft hali: şahıs aldatılmıştır, ama bunu gayet onurlu bir şekilde kabullenmiş, bir zamanlar sevmiş olduğu insanın artık sadece ve sadece uzağında kalmak istemekte, bunu da nevrotizme, küfre, şirretliğe ve şiddete kaçmadan, allah belanı versin demeden ifade etmektedir. aldatan için şarkı yapmıştır gerçi, hala bir takma, unutamamış olma durumu sözkonusudur, ama o da doğaldır artık, geçicidir (umuyoruz ki).

    biliyorsun bir zamanlar seni ne çok seviyordum
    kederinle üzülüyor, sevincinle gülüyordum
    gözgöze gelmek istemem, yüzünü görmek istemem
    seninle gülmek istemem, ellerle aldattın beni

    beraberce gezdiğimiz o yerlerden kaçıyorum
    kederlerden uzaklaştım şimdi neşe saçıyorum
    gözgöze gelmek istemem, yüzünü görmek istemem
    seninle gülmek istemem, ellerle aldattın beni

    hayatımın bir döneminde, bir tekne gezisi sırasında, sevdiğimiz 'birtakım' insanlarla bu şarkının her tarafını hatırlayıp da -çok da kapsamlı bir güftesi yoktur zaten allah için- başındaki "biliyorsun bir zamanlar seni ne çok seviyordum" dizesini hatırlayamamışlığımız vardır.
  • "ellerle aldattın beni" kısmı gayet enteresan olan bir şarkı. "hısım akrabayla aldatsan bi nebze ama gitmiş elin oğluna şeyapmışsın." gibi bir anlam çıkıyor.

    belli ki bu "ellerle" kelimesi ölçüyü tuttutmak için eklenmiş, ama bu durumda da "alçakça" gibi kelimeler kullanılabilirdi.

    sonuç olarak: buglı bir şarkı.
  • "ellerle aldattın beni" derken "el" yani "yabancı" kelimesinin kullanılmasının aldatılmış kişinin bakış açısıyla çok güzel bir ifade yöntemi olduğunu, sevgiliye ironitrajik** bir bağlılığı göstermesi açısından çok güzel göründüğünü düşündüğüm şarkıdır. şöyle düşünelim:

    muhtemelen bir yakın geçmişten ya da geçmiş ama bir türlü geçememiş, hala anılan, üzerine şarkılar yazılan bir olaydan bahsedilmektedir burda. ilgimizi çeken "yüzünü görmek istemem" diyen şarkı yazarının aslında onun yüzünü, kendisini düşünüyor olduğudur hala ki "gözgöze gelmek" ve "seninle gülmek" gibi insanın canlandırmakta zorlanmayacağı, hayal edebileceği görüntüleri tabir halinde kullanmıştır, özellikle üzerine bastırarak bunları istemediğini söylemektedir. kendini ikna etme çabasıdır trajik olan, "istemem istemem" deyişiyle gizliden gizliye bunu yapması da ironik olandır.

    efendim, böyle bir ruh halindeki kişinin bu yaşamışlıkların ardından aslında en çok bozulduğu şeyin "onun gidişi" olduğunu, şikayeti hala "sevgilisine" yapmakta olduğunu gösteren şeydir bu "eller" ifadesi. aldatan kişi için "el" değildir belki ama bu sözleri yazmış olan için "bize göre"dir bu durum. sevgilisine "beni ellerle aldattın" demektedir çünkü hala onunla birliktedir bir kısmı, hala "biz"dir onun için ve hala o kısmı yaşamaktadır bir aldatma olayından bahsederken de. bir kabullenememezliktir sevgilisini sevgili hissettiği için yanında, bir de sitemdir: "yabancı biri bu, bize yapamazsın sen böyle bir şey" adında.

    buna benzer bir de abba'nın the winner takes it all isminde şarkısı vardır ki orada terkedilmiş olan kadının "does it feel the same when she calls your name" yakarışı vardır, gene kendi kendine bir hüzün dolu sitem, bir ironitrajik* haldir. empathy training yapmaya gerek olmadan bilinen şeylerdir bunlar, lütfen yapmayalım. hatalı duygu olmaz, ellerle aldattın beni*..
  • yeşim salkım'in son albümünde wenkleyerek söylediği şarkı. nalan altınörs güzel söyler.
  • "ellerle aldattın beni" dizesindeki "eller" ifadesi, çoğul olması bakımından da ilginçtir. şarkının, iki veya daha fazla kişiyle aldatılmış (ya da öyle olduğunu düşünen) bir aşk mağduru tarafından yazıldığı gün gibi aşikârdır.

    ironik yandan ele alırsak, eller denilirken "bir organ olarak eller" de kastedilmiş olabilir tabii; sevgili bir başkasıyla el ele tutuşurken görülüp, şarkı onun üzerine yazılmıştır mesela. (adamda da ne el varmış)
  • nalan altınörs şarkının sonunda "unuttum artık ben seni" diyerek konuyu bağlamakta ve onu ellerle aldatan kişiye kapıyı gösterip kapıyı dön ve çık ve hatta işte kapı işte sapı diyerek aldatılanları güçlü olmaları konusunda gaza getirmektedir. wenkleyerek söyleyen yeşim salkım (ki zerre kadar hazzetmediğim bir insan evladıdır kendisi) söylemez böyle bir şey.
  • güzelliğini yeşim salkım' ın bile alıp götüremediği şarkı. işte salkım' ın böyle de deneysel bir özelliği vardır, mükemmelliğinden şüphe ettiğiniz bir şarkıyı verin kendisine, o söyledikten sonra hala dinlenebiliyorsa, klasik olur * ya da zaten klasiktir *.
  • neden bilmem sanki böyle moda sahilde çay içilirken bestelenmiş gibidir.kızgınsınız,nefretiniz de var ama"ne halin varsa gör artık" gibi de bir boş vermişlik mevcut.

    biliyorsun bir zamanlar seni ne çok seviyordum
    kederinle üzülüyor, sevincinle gülüyordum
    gözgöze gelmek istemem, yüzünü görmek istemem
    seninle gülmek istemem, ellerle aldattın beni
    beraberce gezdiğimiz o yerlerden kaçıyorum
    kederlerden uzaklaştım şimdi neşe saçıyorum
  • nabza şerbettir bu şarkı.

    küfür etmemeniz için uyarma amaçlı yazıldığını düşünüyorum garip bir şekilde.

    "orospunun biri için neden bu kadar güzel bir şarkı yapılır ki?" sorusunu sordurtur.

    ellerle aldatmış işte lan, daha ne?

    edin küfrünüzü uymayın siz bu şarkıya.
  • tatlı tatlı, vibratolarla, haykırarak değil aksine tizlerde sesi geri çekerek, kırılgan bir şekilde söylenmesi gerektiğine inandığım şahane şarkı. yabancı birisi gelip "türk sanat müziği şarkıları dinlet bana" dese, bu şarkıyı o listeye mutlaka alırım, çok naif, sözleri bilinmese de ezgisiyle duygusunu dinleyiciye gayet kadar iyi anlatabilen bir eser.
hesabın var mı? giriş yap