• yumurta kokulu yıllardır, hala katı yumurta yiyemeyişimin temel sebebidir.
  • çok fena pandik dönerdi o sırada. yanımdaki ahmet'in götünü pamuk gibi yapmıştım yumuşak yumuşak ele geliyordu böyle.

    ilk okuldaydık lan. vurmayın.

    zöge: ahmet? sen misin?
  • yanimdaki arkadasimin kollarini atmaca gibi acmasi hasebiyle tahtadakileri defterime gecirmekte zorlandigim, rutubet kokulu guzel yillardi.
  • bizim sınıf 62 kişiydi... kısa bir süre böyle okuduk ama böyle zaten baya egzantrik bir okul hayatım oldu benim. depremden sonra çadırda bile okuduk ya la!
  • hem ilkokul hem de lise yıllarımı kapsayan yıllar. hem 3 kişi hem de kalorifer tarafında oturmak ise işkencelerin en beteriydi. kalorifer tarafındaki pişmeye mahkum ve ders esnasında 2 kişiyi kaldırmak zorunda kaldığı için mahçup kimseyi hatırlar hatırlar üzülürüm.

    ehliyet sınavına bir ilkokulda girdim epey değişmiş adam başı koltuk falan, şimdiki çocuklar hakkaten şanslı.
  • 103 mevcut ile elde edilmişti bu durum zamanında. ayakta kalanlar masaların üstüne uzanırdı hatta, ne romantik ortamlar aman yarebbi.
  • yerini bir yatakta üç kişinin yattığı yıllara bırakmıştır.
    (bkz: threesome)
  • bir ara solak olmaya kastığım yıllardır. zira hoca solakları hep köşeye oturturdu. mesela bir kere bile ortaya oturmadı bizim sıradaki göt. üniversitede dahi sağıma soluma insan alamayaşımın nedeni de budur zannımca. solakları da sevemedim gitti.

    eeh be arkadaş ne menem yıllarmış. sağlı sollu almışlar beni hep ortaya...
  • otuz kişilik sınıflara yetmiş kişi tıkıştırıldığımız, sobaya yakın otururken sıcaktan uyuyakaldığımız yıllar. nöbetçiyken öğretmen masasının örtüsünü iki kişi dakikalarca silkelediğimiz, derste canımız sıkılınca çöp kutusunun başında kalem açtığımız, yan gözle sınıftakileri güldürdüğümüz yıllar. güneşli, denizli, karlı, dökülen sarı yapraklı mevsim köşesinin üstüne atatürk fotoğrafı astığımız, kitaplık kilidini emanet aldığımız gece sorumluluğun heyecanından uyuyamadığımız yıllar. sınıf başkanlığının hakkını verdiğimiz, konuşanların adını hiç illtimas geçmeden cayır cayır tahtaya yazdığımız, adaletimiz sağ olsun yeri geldiğinde sırf diğerlerine artistlik olsun diye en yakın arkadaşımızı acımasızca ispiyonladığımız yıllar. sınıf kapılarında öğretmen beklerken nöbetçi öğretmenin sillesini yediğimiz, 23 nisanlarda sınıfın kirli camlarını kedi merdivenleriyle temizlediğimiz yıllar. en sevdiğimiz dersin beden olduğu, biçimsiz, soluk eşofmanlarımızla futbol oynamaya doyamadığımız, bir sonraki derste öğretmenin daha sınıfa girmeden yüzünü buruşturarak "açın o pencereleri açın, ahır gibi kokmuş içersi" dediği, bizim kızarmış kulaklarımızla pişkin pişkin gülümsediğimiz yıllar. çürük çarık askılarına üst üste üst üste astığımız montların arkasında saklambaç oynadığımız, öğretmenden açık açık çiş izni istediğimiz, apış aramızı tuta tuta zor yetiştirdiğimiz, sınıfta saati olan az sayıdaki arkadaşa mütemadiyen kaç dakika kaldığını sorduğumuz, her seferden farklı bir şey yapmayacak olduğumuz halde tenneffüse çıkmayı hep aynı hevesle beklediğimiz yıllar. sıralara alnımızı dayayıp öğretmenin bit kontrolüne maruz kaldığımız, buna rağmen zerre kırılmadığımız, gücenmediğimiz, bitli olduğu anlaşılan arkadaşı aşağılamadığımız, kafamızda böceklerin yaşamasını yadırgamadığımız yıllar. okul çıkışı mevsim kışsa cips, yazsa buzdan bozma dondurmalar satın aldığımız, annelere: "50 kuruşa simit aldım kalanıylala da ayran." yalanını attığımız, dönüş yolunda önce kolalı yakalarımızı, sonra önlüğün düğmelerini açtığımız, eve girer girmez çantayı kapıdan içeri atıp sokağa fırladığımız yıllar. bir gün ölüp giderken tekrar etmeyi en çok isteyeceğimiz, tadını damaktan atamadığımız yıllar.
  • ortada oturup sağımdaki solak arkadaşı dövmeme sebep olduğum yıllar. git solda otur be kardeşim inatlaşma işte.
hesabın var mı? giriş yap