*

  • aslen ileriyi kim görebilmiş diye soranlara savaşın her daim var olacağını söylemek ve bunun bir ileri görüşlülük olmadığını belirtmek lazım. bir de şimdi dışarı çıkıp avaz avaz bağırmak lazım tüm düşman satıhlarına küfür eden sivil halkın yaptığı gibi.

    bir de bu , kafka'nın taşra'da düğün hazırlıkları ile beraber en az bilinen/okunan/ses getiren kitabıdır , ayrıca..
  • kafka'nın yazdığı ilk kitaptır.
  • kafka'nın bilinen ilk eseri olma özelliğini taşıyan üç farklı hikayeyi konu alan kitap.

    ilk bölümde "tanıdığım" diye bahsettiği kişi ile arasındaki ilişkiyi anlatır. onlar ne dost ne düşman ne de arkadaştır.

    ikinci bölümde ise "şişman" adlı karakterin hikayesi anlatılmıştır. acıma, sorgulama ve yakarış temalarını işlemiştir.

    üçüncü, son bölümde ise bir tiyatro metni yer alır. kafka'nın bilinen tek tiyatro metnidir. metin yarım kalmıştır.

    üç farklı hikayeyi birleştirme özelliği olan bu kitap kafka'nın en az bilinen eserlerinden biridir. kafka'nın bilindik devrik cümle anlayışı ile okuyucuyu merakta bırakma özelliği daha ilk eserinde kendine yer etmiştir.

    bana göre kafka okumak şarap içmek gibidir. bir yudum alırsınız. tadı ile sizi etkilemeyi başarır. içmeye devam edersiniz. ancak siz farkına bile varamadan çoktan sizi alıp götürmüş ve başınızı döndürmeyi başarmış olur.
  • içinde şu tarz cümleler geçen kafka eseri:

    *bana kalırsa, siz yalnızca pek yorucu bulduğunuz için gerçekle ilgilenmiyorsunuz.

    *yalnızca bir sınavdı bu; soruları yanıtlayamayan sınavı kazanmış sayılır.

    *her zaman, aziz beyefendi, içimde şu istek vardır: nesneleri, bana kendilerini göstermeden önce her nasıl görünüyorlarsa, öyle göreyim.
  • dilimize kamuran şipal çevirmiştir.
  • yazarların iki tipe ayrıldığını düşünürüm: yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, yaşamak istediklerini, yaşamak istemediklerini yazanlar ve tüm bunları elinin tersiyle çevirip yalnızca hislerini yazanlar.

    bir hissi yazmak nasıl olur? kimi zaman bir adım içerisinde aklınızdan ışık hızıyla geçenlerin kağıda düşümü 15 sayfadır, kimi zaman 15 satır.

    vasat, ikisinden de sıkılır. çünkü bir adım yalnızca iki kelimeden ya da bir tek hareketten oluşur, diye düşünüp bu kadar kelime yığınının içinde boğulur, kendini kurtarmak ister ve uzaklaşır.

    güçlü bir okur, okumaya yalnızca sevgiyle değil, nefretle de sıkılganlıkla da mutlulukla da acıyla da sarılır. çünkü okumak hayatı, hayattakilerle doldurur.

    işte bu sebeple "bir savaşın tasviri" ki bunun bir de yazarın ilk kitabı olduğunu düşünecek olursak aşkın bir kitap. yani yazarı aşan veya hislerinin krokisini çıkarmak için ne kadar yüksekten baktığına şaşakaldığım bir kitap.

    ...ve sıkıcılığıyla bir âna hapsettiği hisleri okurken zamanı durdurabilen bir yapıt.

    kimi yerlerde kaleminin acemiliği görülmüyor değil; ama bu fuzuli bir ayrıntı.

    allah aşkına, kitapta geçen şu cümleye bir bakın: "başımı alıp uzaklara gitmek, hiç bir iç açıcılığı, hiç bir güvenliği bulunmayan, birbirinden farksız sürüyle tehlikenin oluşturduğu, dolayısıyla güvenlik içindeki yuvamla yuva dışı karşılaştırmalarımdaki gibi tek tehlikeyi enine boyuna gözümün önüne serip bende korku uyandırmayan eski yaşamı yeniden sırtlanmaya karar vermekten çok uzak değilim."
hesabın var mı? giriş yap