• iyi bilmediğiniz bir şehrin herhangi bir semtindesiniz ve merak ediyorsunuz, acaba burası zengin semti mi değil mi? bunu anlamanın en iyi yollarından birisi dükkanların dışarıda duran algida buzdolaplarına bakmaktır. eğer dolap kilitli değilse zengin semtidir, kilitliyse fakir... eğer normal buzdolabı kilidinin dışında bir kilit daha eklenmişse, hava kararmadan o semtten uzaklaşmanın yollarını arayın.
  • az gelişmiş, gelir dağılımındaki eşitsizlik tavan yapmış ülkelerde oldukça kolaydır. bazen sınırlar o kadar kesindir ki bu manzarayı gören insanın yüzü ekşir. ha bana sorarsanız park etmiş otomobillere bakarım.
  • daire başına düşen otomobil sayısından rahatlıkla anlaşılabilir.
    0- fakir semt
    1- orta direk semt
    2- orta direğin biraz üstü semt *
    3- zengin semt
    4- fabrikatör semti
  • yaşlıların pek başarılı olamadığı bir iştir bir semtin fakir mi zengin mi olduğunu anlamak. şöyle ki, anneannem* ne zaman villaların ya da yalıların çok olduğu yerlerden geçsek*** "meyve sebzeyi buradan alın, ucuzdur" şeklinde fikir yürütürdü o bölgede apartmanda oturmaya parası yetmeyenlerin yaşadığını düşünerek.
  • herksin t-shritlerinde kocaman dkny , diesel , nike yazıyorsa fakirdir
    pahalı markaların devasa yazılarının çok olması kazanç ile ters orantılıdır
  • bayan kuaforu sayisinin, soz konusu semtte oturan bayanlardan fazla oldugu bolgelere zengin semti adi verilir.
  • genelde en basit yöntem çevrenize bakmaktır. sadece bakarak anlayamayacak kadar gözlem yeteneğiniz yoksa gözlemeyin, gözleme yiyin lütfen...
  • blok basina dusen ulku ocaklari ile anlasilmasi hayli kolaydir, ancak bu tespit sadece istanbul icin gecerlidir diger sehirlerde yasamisligim olmadigi icin bilemeyecegim. gaziosmanpasa, rami, fikirtepe gibi yerlerde zirt pirt gorurken bagdat caddesi ustunde var midir efendim bir tane bile ulku ocagi? ya etilerde?? bence ertugrul ozkok'un bunu dusunmesi lazim. (bkz: deeply thoughts by ertugrul ozkirk)
  • semt caddelerindeki toplu tasima araci cesitliliginden bir nebze olsun gerceklestirilebilecek cikarim. fakir muhitten surusune bereket minibus gecerken, zengin muhit dolmustan gecilmez.
    (bkz: minibuse dolmus diyen zihniyet)
  • cüzdanına göre muamele görmeye alışmışların cüzdana göre muamele yapmak için kullandıkları yöntemdir fakat bu yönteme güvenenlerin hayalkırıklığıyla dolu sosyolojik tespitlerde bulunması ve bir süre sonra "yeter ulaağn bıktım bu memleketten ulağğn" diyerek ağlamaları kaçınılmazdır. bir semte gidilince "bu semtte acaba zenginler mi fakirler mi oturuyor" diye düşünenler genelde hırsızlardır diğer meraklılar ise boş işlerle iştigal etmektedirler. zira genel geçer göstergelere bakarak yapılan tespitler "geçtiğimiz yüzyılın hurafeleri" kitabında yerini almıştır çoktan. normalde fakirlere addedilen 'naylon ayakkabı, yemeni, basma etek' üçlemesi ile kendini donatmış kimselerin yoğunlukta olduğu bir semt 'imaj herşeydir' insanları için 'fakir semt' damgası yese de o naylon ayakkabılı, yemenili kadın, önünde durduğu apartmanın, çaprazındaki son model arabanın, karşı köşedeki marketin, az ilerideki fırının sahibi olabilir. böyle bir kadına fakir gözüyle bakan kimse akabinde gelen 'eviniz kira mı? nerelisin? sen bizim falanca köyün derneğini biliyon mu?" sorularıyla karşılaşacaktır korkmasın. zengin semtler ise başka bir alemdir. burada yıllarca ikamet eden pek bulunmamaktadır. zamanında pek değeri yokken ucuzundan bir daire alıp oranın yerlisi olmuşların, üst düzey memur, yönetici kiracıların dışında zırt pırt el değiştiren lüks daireler 'o sıralar zengin, sonrası muamma' karanlık kişilerle doludur. bu semtler yanıltıcı bir zenginliğe sahiptir çoğu zaman. zengin semt, fakir semt ayrımı bakmasını bilenedir kısaca..
hesabın var mı? giriş yap