• sabahattin alinin kağnı ses esirler kitabında yer alan bir hikaye. nurullahın aşk hikayesini ve toplumun nasıl insafsızca dedikodu yaptığını anlatıyor. (bkz: yakup kadri karaosmanoğlu)(bkz: yaban)hikayesindeki tirada benzer bir tirad geçmektedir.
    beria'ya olan hisleri inanılmaz gerçeklikte bir hayat hikayesine benzer

    "erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil, iyi karnını doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için yapmışlardı. yani dimağ gibi en asil bir uzuvlarını midelerine ve tenasül cihazlarına uşak olarak kullanıyorlardı. yalnız ekmek parası düşünen ve asıl vazifelerini, tefekkür (düşünme) kabiliyetlerini tamamıyla unutarak basit birer makine haline giren bu kafalarda akıl, saf ve maddiyatın dışına çıkabilmiş akıl, artık lüzumsuz bir şeydi. münevverlerimizde dimağların rolü körbağırsağınkinden daha fazla değildi.
    dünyaya, millete, devlete, vatana dair muayyen ve ezberlenmiş fikirleri vardı ve bunların suya sabuna dokunmamasına azami derecede dikkat ediliyordu"
  • sabahattin ali'nin kağnı isimli öykü kitabındaki muhteşem öykü.

    "...

    erkekler belki mühendis, belki doktor, belki avukat veya
    muallim olmuşlardı, fakat bunu bir fikir ihtiyacı olarak değil,
    karnını doyurmak, iyi giyinmek, güzel karı alabilmek için
    yapmışlardı. yani dimağ gibi en asil bir uzuvlarını midelerine
    ve tenasül cihazlarına uşak olarak kullanıyorlardı. yalnız ekmek
    parası düşünen ve asıl vazifelerini, tefekkür (düşünme) kabiliyetlerini
    tamamıyla unutarak basit birer makine haline giren bu kafalarda
    akıl, saf ve maddiyatın dışına çıkabilmiş akıl, artık lüzumsuz
    bir şeydi. münevverlerimizde dimağların rolü körbağırsağınkinden
    daha fazla değildi.
    "
  • 1932 yilinda yayinlanan sabahattin ali oykusu. donemsel elestirileri cok keskindir bu oykude. s. ali, araya bir ask hikayesi sikistirip toplumsal gondermeleri ile kendisinin basina ne isler actigini acik acik anlatir oykude.
    icler acısı hikaye soyle baslar:

    "muallim olarak geldiğim şehir orta anadolu'nun bozkırlarında
    bir cilt yarası gibi intizamsız, karışık ve kirli uzanıyor, yayılıyordu."

    (bkz: köylü milletin efendisi değildir)
hesabın var mı? giriş yap