• bira içme adabı, biranın yanında iyi giden yiyecekler, biralı yemekler, bira çeşitleri gibi konuları içeren bilgi bütünlüğü.
  • birahi ve birader içimine aşina olmak.
  • efes pilsen türkiye genel müdürü tuğrul ağırbaş bakın ne demiş:

    ''türkiye'de kişi başına bira tüketimi 12-13 litre. herhalde avrupa'da en sonuncuyuz kişi başına tüketimde. avrupa ortalaması 100 litre, ukrayna 90 litre, çekoslovakya 160 litre, rusya 85 litre. bu işi körükleyen açık noktalar, restoranlar, cafeler, publar... türkiye'de her bir tüketicinin aldığı her şişede ödediği ötv oranı almanya'nın 9 katı. satış noktaları ruhsat almakta zorlanıyor, yenilemekte zorlanıyor. yeni nokta açarken zorlanıyorsunuz. bira bakkallar ve büfeler için çok önemli bir gelir kaynağı. sadece rakı, bira ve sigara bir bakkalın cirosunun yüzde 70'ini oluşturuyor. rakı ve birayı çıkarttığınızda o bakkal zorlanıyor. satış noktası açmaya niyetli olanlar kiralık yer bulamıyorlar. satış noktası açmaya istekli olan insanlar da 'mahalle baskısıyla' satış noktası açmakta zorlanıyorlar. zincir mağazalar da bakkalları yok ediyor.'' (bkz: mahalle bakkalı devri artık geçti)

    ''tekel bizim açımızdan çok üzücü bir konu. 2007'de üretimine son verilen bir marka. 1,5 sene sonra markayı almak için mey ile görüşüyoruz. başka bir alıcısı olmadığı için anlaşıyoruz. rekabet kurulu'nda yaklaşık 1 senedir devam ediyor görüşmeler. en son geldiğimiz nokta da ağustos sonu 2009, rekabet kurulu'nun onayı çıktıktan sonra biz yasal sürenin dolmasını bekliyoruz. bu arada bir başvuru oluyor iptali için ve 4 şubat'ta da danıştay 3. dairesi işlemi durduruyor. biz de yürütmeyi durdurmayı durdurma açtık. müdahil olarak rekabet kurulu ile beraber, çünkü biz davacı değiliz, rekabet kurulu burada kaybeden taraf. müdahil olarak danıştay'a karşı tekel'in bize geçmesi için devam edeceğiz. tekel ile yapmak istediğimiz şey çok net. türkiye'nin ilk bira markasını yaşatmak. çok selektif bir dağıtım. eski tekel bahçeleri ve eski tekel birahaneleriyle bunu yaşatmak üzerine bir konsept kurmuştuk. kötü kalitesi, kötü imajı olan bir tekel'i canlandırmaya çalışacağız. bunu bizden başkası yaparsa, seve seve... illa biz yapacağız diye bir şeyimiz yok. sadece tekel birası'nın yaşamasını istiyoruz.'' (bkz: tekel birası/#16753469)

    hangi kültürden bahsediyorsunuz siz?
  • çok sevgili cerveza sayesinde öğrenmiş bulunuyoruz ki salatalık turşusu ve bira birlikte bir kültürmüş. özellikle turşunun yarısını ısırıp, hafif ağzınızda çiğnedikten sonra, birayı yudumlarsanız o anı anlatmam mümkün değil. (bkz: orgazmdan zevki anlar)
  • gregoryen takvim kullananlarda var, hani su january february vs.

    misal icinde r olan aylarda bira icmezler, r olmayanda icerler, sans midir denk mi gelir artik bilemiyorum ama icinde r bulunmayan aylar hep sicak yaz gunlerine denk gelir, mayista baslar, agustosta biter bira sezonu onlar icin.
  • senelik kişi başı ortalama 12/13 litre (gerçi ben bu rakamı 1 haftadan az sürede tüketiyorum) içilen bir içeceğin haliyle ülkemizde kültürü olmayacağından, ülke dışına çıkılıyorsa ve gidilen ülke eğer birasıyla meşhur bir yerse bazen çok dikkatli olmak gerekiyor.

    yer çekcumhuriyeti, çek gecesi adlı bir yere gidiliyor sanırım 20 kişilik bir grupla. haliyle hepimiz türk kadını erkeği ve bize eşlik eden tur rehberi. gidip masalara yerleşiyoruz ne içersiniz sorusu soruluyor herkes istediğini söylüyor. şarap var bira var ve açılış olarak birer becherovka ikram ediliyor. tabi bizim masadaki arkadaşlar bazıları becherovka için "bu ne, içkinizi ......." gibi gerekli gereksiz şeyler söylüyor o kadar kadının içinde ama çoğumuz duymamazlıktan geliyor geçiştiriyoruz.

    bir çoğumuz bira içiyor, koyu ve açık bira var 50'lik bardaklarda geliyor ve bittikçe yenileniyor. derken bizim gruptan birisi biranın dibinde 3/5 parmak kadar bira varken garsondan yenisini istiyor. garson adamın birasını göstererek "no" diyor. bizim eleman türk kafası yaşıyor tabi "değişecek bu amk" gibi küfürlü şeyler söyleyerek garsonu çağırıyor. ortam gerginleşiyor, tur rehberi hemen devreye giriyor ve işletmenin yetkilisi masada beliriyor.

    yetkili kısaca biranın kendileri için önemini anlatıyor ve sonunda şunu ekleyerek bitiriyor "o bira bitmeden yeni bira vermeyiz". tur rehberi bizim sarhoş elemana yetkilinin söylediklerini anlatıyor. biraya verdikleri değeri ve önemi. bizim eleman biranın ısındığını (hemen tornistan) bu sebepten içemediğini söylüyor ama bira hala soğuk. kıllık yapıyorum demek yerine bahane üretiyor. işletme yetkilisine konu iletiliyor ve yetkili birayı alıp götürüyor. 10 belki 15 dakika sonra soğutulmuş halde aynı bira masaya geri getiriliyor. herkes mutlu.

    derken bizim eleman bardağını alıyor, dışarıda sigara içmeye gidiyorum bahanesiyle masadan uzaklaşıyor ve çalışanların görebileceği şekilde birayı yere döküyor. biranın dökülmesinden bizlerin haberi yok, biz hala biramızı yudumlayıp eğleniyoruz. ancak elemanın döktüğü birayı gören yetkililer o an nazikçe (çok pis bakıyorlardı) bizlere kapıyı gösteriyorlar. önce biraz direniyoruz ama yapacak çok bir şey yok sonuçta adamlar haklı.

    uzun lafın kısası, milyonlarca litre üretip çok ucuz fiyatlara satsalar bile adamlar 1 damlasına sahip çıkıyor.
  • coupling'de insanı özüm özüm özendiren kültür. ingilizlerin pub, bira kültürü bambaşka. holiganından, iş adamına adamların tarzı bu ağa.

    kendime not: özüm özüm özendirmek nedir amk.
hesabın var mı? giriş yap