• birleştirilmiş sınıflarda öğretim metodunun uygulandığı sınıflardır. 1,2,3 veya 1,2,3,4,5 şeklinde belirlenmiş sınıflar daha sık görülür. ülkemizde büyük oranda köy okullarında uygulanır. türk eğitim sisteminin en büyük sorunlarından birisidir. fakat köylerde genel anlamı ile öğrenci sayılarının yetersiz olması bu sistemin uygulanmasını zaman zaman zorunlu kılar.

    ayrıca eğitim fakültesinde sınıf öğretmenliği okuyanlara verilen bir derstir. ilgili alanlarda okuyanlar 4. sınıfta bu dersi alırlar.
  • özellikle doğu ve güneydoğu anadolu köylerinde uygulanan öğretim şeklidir. en kötüsü tüm sınıfların bulunduğu haldir ki bu koşullarda eğitim kalitesi aramak tam bir hayaldir.

    işin en komik yanı da devletin sizden yani öğretmenden merkezi okullarla aynı şeyi istemesidir. oysa ki birleştirilmiş sınıflar için ayrı hedefler konulmalı ve bu sınıflar ayrı bir şekilde değerlendirilmelidir.
  • öğrenci sayısının az ve taşımalı eğitimin mümkün olmadığı köylerde uygulanması zorunlu eğitim modeli. bir yada iki öğrenciye ayrı bir şube açılıp öğretmen verilmemesinin sebebi sadece devletin ekonomik çıkarları değildir burda öğrenci çıkarları daha ağır basar, okul sosyalleşme ortamıdır ve bir yada iki öğrenciden oluşan sınıfta okuyan bir öğrenci asla sosyalleşme sürecini tamamlayamaz.

    öğrenci ve öğretmen sayısına göre ya 4 sınıfta birleştirilir ya da 1,2. sınıflar ve 3,4. sınıflar ayrı olmak uzere iki sınif birleştirilir. ders programı ödevli/öğretmenli ders şeklinde düzenlenir. bir grup öğretmenle ders işlerken diğer grup o esnada öğretmenin verdiği ödevi yapar. öğretmenli ve ödevli ders işlenen gruplar her ders değişir. bazı dersler (hayat bilgisi, oyun ve fiziksel etkinlik, serbest etkinlik, görsel sanatlar vb,) ise ortak olarak işlenir.

    birleştirilmiş sınıflarda eğitimin başarıya ulaşmasının anahtarı ödevli derslerde saklıdır. çünkü öğrenci derste öğrendiğini ödevli derste pekiştirme ve kalıcılığı sağlama fırsatı bulur. öğrenci sayısı merkezi okullardan az (genellikle birleştirilen sınıfların mevcudu 15'i geçmez) olduğu için öğretmen her öğrenciye daha fazla zaman ayırır. aslında bahsedildiği gibi birleştirilmiş sınıflarda eğitim o kadar da olumsuz bir durum değildir.
  • tek öğretmenli köy okulları öğretmenlerinin, okulun her şeyi olduğu sınıflardır.
    bunlardan bir tanesi için (bkz: #55867924)
  • bizzat okuduğum sınıftır. 2. ve 3. sınıfı birleştirilmiş olarak okudum. üzerinde birleştirilmiş sınıflar için hede kitabı falan gibi kitaplarımız vardı. bu yüzden bazı dersler ve sınavlar ortaktı. bazıları ayrıydı. bizim okulumuzda 1. sınıf tek, 2. ve 3. sınıflar birleşik, 5. sınıf tek şeklindeydi. komşu köyümüzde öğrenci nüfusu çok daha az olduğu için 5 sınıf birden birleşikti. daha sonra bizim köyde 6 köy öğrencilerinin hepberaber ders görebilecekleri bir okul yapıldı. birleşik düzen sona erdi.
  • şaka gibi gelse de, 600 metre ötedeki okula yapılan taşımanın devlete yük olduğu gerekçesiyle 2019 yılında tam gün taşımalı eğitimden birleştirilmiş sınıfa dönüştürülen okullar mevcut ülkemizde. işte yeni, modern türkiye.
  • 21 yaşında bilgisayar ekranının karşısında yeni hayatımın yol haritasını beklerken heyecanla, karşıma çıkan sınıf. oysa hiç hoşlanmam sınıfsal ayrımlardan. ismini görünce ait olduğum sınıfın sevinmiştim ama. yeni bir hayat, yeni insanlar. sonrasında biraz araştırıp soruşturunca tek başıma çalışacağımı öğrendim, o zaman çok tedirgin olmuştum ama hayatıma ne güzellikler, ne tecrübeler kattığını daha sonra öğrenecektim. kafamın içinde bir sürü soru, içimde bir sürü kaygı. ailemle beraber bu yeni hayatı görmeye gittiğimizde ve döndüğümüzde annemle, babamla beraber birbirimizden habersiz 3 uykusuz gece geçirmiştik. 'yapabilecek miydim, küçük bir köy, tanımadığım insanlar, yabancı bir sürü göz, zor kış şartları, seni bekleyen bir sürü heyecanlı kalp..'
    okula başladığım ilk gün çocuklar köyün girişinde beklemişti beni. beraber kovalarla su getirip temizlemiştik iki gözlü okulumuzu. kitaplarımızı dağıtmıştık, tanışmıştık, başlamıştık hayatımızın bilgisini okumaya. okulun penceresi elma ağaçlarıyla dolu bir bahçeye bakıyordu. sahibi her sabah elime bir elma tutuştururdu. sonbahar yağmurları yıkardı bahçeyi. sonrasında başlardı uzun ve soğuk kışımız. sobayı yakmayı bir türlü beceremezdim. ya saçlarımı ya kirpiklerimi kurban ederdim. diş macunum vardı hep yanımda, soba yanıklarıma sürerdim. çocuklar gelir giderdi, kartopu oynardı, kardan adam yapardı. anneleri süt gönderirdi bana, sobada güzel güzel kaynar kokusu yayılırdı dört bir yana. baharlar, çiçekler, şarkılar, şiirler derken o zamanlar şu gecenin çok çok gerisinde kaldı. bugün ilk kez yeni gelen mevsimin soğuğunu hissederken içimde o elma ağaçlarına bakan okulun süt kokulu hatırası doldu içime ve o zamanlar dinlemekten hiç bıkmadığım o şarkı çalındı kulağıma..

    'kendimin ellerinden tutunca içimden nehirler gibi akmak geliyor, yollara çıkıp yolculuklara bakmak geliyor..''
  • bu ülkenin bir gerçeğidir. çocukluğumda karadeniz’de dağınık köylerde oldukça yaygındı. öğretmenler için zor bir test olsa gerek. dünyası genişlememiş küçük beyinlere, genellikle eğitimsiz ailelerin çocuklarına 2’ye, 3’e, 5’e bölünerek eğitim vermeye çalışmak, onları televizyonlarda gördükleri, özel okullarda, modern binalı, teçhizatlı, onlarca öğretmenin olduğu okullarda öğrenim gören çocuklarla aynı hayatlara ve kariyerlere sahip olabileceklerine inandırmak, köylerinin dışında hedeflere yönlendirebilmek kolay iş değil. tabi ben ancak kendi deneyimimden bahsedebilirim.

    bizim ilkokul 20-25 evden oluşan dağ köyümüzdeydi. okula başladığımda toplam 50 civarında öğrenciye 2 sınıfta 2 öğretmen ders veriyordu. karşı tepedeki köydeki öğrenciler de (orada okul açacak sayıda öğrenci olmadığından) her gün yaklaşık 10 km.lik mesafeyi katedip okula geliyorlardı.

    ailenin küçüğü olduğumdan, kardeşlerim ders çalışırlarken onlardan okuma yazmayı okula başlamadan öğrenmiştim. 1. sınıfa başladığımda o yüzden öğretmen anlayabileceğim seviyede kitap okumaya yönlendirdi. ilkokul boyunca bu böyle devam etti. okuma alışkanlığımı böylece edinmiş oldum. o zamanki iki öğretmen de meslekten öğretmenlerdi, sınıf öğretmenliğinden yeni mezun idealist iki kadın öğretmen. öğretmen 1. sınıfa okuma yazma öğretirken 2’lere okuma verir, 3’ler dışarda oynardı. bu düzeni dönüşümlü şekilde yürütüp, her gün her öğrenci hem bolca oynamış, bolca okumuş/ödev yapmış, bolca da ders almış olurdu. öğle aralarında komşu köyden gelen öğrencileri sırayla kendi evlerimize öğle yemeğine götürmek başlarda ödev, sonradan eğlenceydi. ders dışı saatlerde de okulun yanındaki mütevazı lojman binasının kapısını çalabilirdik, istediğimiz merak ettiğimiz her şeyi sorabilirdik. seneler geçtikçe köyden göçlerin artmasıyla okuldaki öğrenci sayısı azaldı. 2 sınıf önce 5 sınıf biraraya ve tek öğretmene döndü, 5. sınıfı bitirirken 8 yıllık kesintisiz eğitime taşımalı eğitime geçildi. sevgili okulum sonra atıl oldu.

    ilköğretimin orta kısmını taşımalı, liseyi yatılı okudum. istediğim üniversitede, istediğim bölümü kazandım. çok güzel dostluklar edinip, anılar biriktirdiğim bir 5 yılın ardından hedeflediğim yerde istediğim işe girdim. hep hayal ettiğim gibi dünyayı gezme ve tanıma imkanım oldu. kendimi, karşılaştığım kimseden eksik hissetmememi, daha önemlisi hayal kurmamı sağlayan tüm sınıf öğretmenlerime duyduğum minnet hiç azalmadı.
hesabın var mı? giriş yap