• (bkz: bytelanmak) (bkz: igrenc espri)
  • ilkokul döneminde hemen herkesin başına gelebilen bir durumdur. küçük çocuklar temizliklerine pek dikkat etmediği, beslenmelerini yedikten sonra yağlı ellerini kafalarına sürdükleri için kolayca bitlenebilirler. bu durum kolayca sınıfta bir salgın halini alabilir. öğretmenler sık sık bit kontrolü yapar.
  • bitliye gazyağı tedavisi uygulanırdı bir zamanlar. kafa derisine gazyağı ile friksiyon yapılır, ölen ölür kalan sağ sirkeler ayıklanıp gazyağında yakılırdı.
  • kuaförlerin kullandığı dandik tarakların sebep olduğuna yıllar evvel tanık olduğum durum. demek ki neymiş? saç evde kesilmeliymiş.
  • gazyağı tedavisinin amacı, bitlerin saçın yüzeyine çıkmasını sağlamak ve onları oradan toplayıp tırnak arasında "çıt" diye ezmektir. yoksa gazyağının bitler üzerinde öldürücü bir etkisi yoktur, yalnızca sersemlemelerini sağlar. kesin çözüm için evdeki herşeyin kaynar suyla yıkanması, gazyağı tedavisi, kwell*, kalan sirkelerin ince aralıklı bir tarakla yokedilmesi (ki eskiden böyle ince tarak olmadığı için normal tarağın dişleri arasına ipek iplik sarılırmış) ve bu sürecin bir haftada en az üç kere tekrarlanması gerekir.
  • türk argosu sözlüğüne göre; "paralı olmak, parası olmak" .
  • ilkokula giden cocugu olan insanlarin da basina gelir sik sik. bir de bunlarin servis arkadaslarinin basina gelir. onlardan nefret ederiz.
  • sekiz yıllık zorunlu ilköğretimin zorunlu eylemi.bitlenmeden okul bitmez.bir kerede 1979 da narlıdere'de plajdan kapılmış olan eylem. *` : zaten ben bitlendikten sonra orasıda kapandı `
  • ''mahallemizin kalbur üstü kişilerinden olan, babannemin her fırsatta ''en teklifsiz ahbaplarımız'' dedigi melahat hanım teyzelere oturmaya gidecegiz. evleri dubleks, hem melahat hanım teyze harika kaya kurabiyesi yapar, kızları sevil abla da evdeymiş belki bana oje de sürer, bitik ruj da verir umuduyla bir an önce gitmek istiyorum melahat hanım teyzelere. bir türlü saatler geçmek bilmiyor. neyse ki; babannem ve annem evdeki işlerini bitirip, akşam yemegini de kararlaştırdıktan sonra gitme kararı alıyorlar ve hummalı bir hazırlık başlıyor. annem elimden tutuyor beni ve ikinci kattaki dairemize iniyoruz. ilk önce kardeşimin altını degiştiriyor, üzerini giydiriyor, bir yandan da bana tembihler ediyor. uslu uslu oturcagıma, önüme konulanlar dışında başka bir şey istemeyecegime, çok konuşmayacagıma, etrafı karıştırmayacagıma dair sözler verdiriyor. hepsine ''peki anne'' diyorum. biran önce şu hazırlık bitse de gitsek gözüyle sabırsızlanıyorum.
    annem beyaz kilotlu çorabımı giymemi söylüyor, giyerken acelden öyle bir kuvvetle bacagıma geçiriyorum ki çorapı yırtıyorum. annem söyleniyor. iğne- iplik bulunup sökülen yer dikiliyor, uygun kıyafetler giyiliyor ve en sona en zor şey kalıyor, saçlarımı taramak.
    annem elime bir tarak veriyor, kendisi hazırlanırken saçlarımı taramamı söylüyor, dedigini yapmaya çalışıyorum.
    annem hazırlanıyor, makyaj yapmak için, aynanın karşına geçiyor ve saçlarımı tarayamadıgımı görüyor, söyleniyor.
    babannemin ayak sesleri merdivenlerden duyuluyor. bana acele et dedikce saçlarım daha da birbirine karışıyor, tüleriyor.
    en sonunda annem taragı eline alıyor ve saçlarımı taramaya başlıyor.
    derken, annem hayretler içinde saç diplerime bakakalıyor. önce tarak elinde elinden düşüyor, sonra agzına kıstırdıgı tokam düşüyor ve annem saniyede cinnete ulaşıyor.
    babannem kapıyı çalıyor, annem aglayarak kapıyı açıyor, melahat hanım teyzelere gitmemizin imkansız oldugunu gerekçeleriyle birlikte babanneme anlatıyor o dakika benim kaya kurabiyesi yeme iştahım kapanıyor, sevil ablanın bana oje sürme hayalim suya düşüyor. bir de üzerine kardeşim uyanıyor annem iyice çıgrından çıkıyor ve bir yandan kardeşimi kucagına alıp pışpışlamaya çalışırken, bir yandan da ayagındaki terligi çıkarıp beni dövmeye çalışıyor...
    o gün aksi gibi gıkı çıkmayan kardeşim bi türlü susmak bilmiyor, annem hem aglıyor hem de teyzemden aldıgı talimatlar dogrultusunda kafama gaz yagı sürüyor, sürerken de periyodik olarak saçlarımı çekip hırsını benden çıkarıyor.
    bir şekilde baba ulaşıyor, sık telli tarak siparişi veriyor. akşam kaynar suyla beni yıkıyor, sık tarakla saçlarımı tarıyor, saçımdan dökülen bitleri her gördüğünde söyleniyor. bu işgence tam bir hafta sürüyor. bitlerden saçlarımın arınmasıyla birlikte kardeşim uslu çocuk moduna dönüyor, annemin hırsını çıkartmak için saçımı çekme istegi ortadan kayboluyor ve bu hafta çok titiz olan ayşe teyzeye gidicegimiz haberi geliyor...''

    bitlenmek; bazıları için zamansız ereksiyon kadar zamansız ve gereksiz birşeydir. annenizin pazar banyosu işgençelerini özleyen biri olmanıza vesiledir. annenizden yediginiz en mantıksız dayak sebebi olması bakımında da, hayatınız boyunca sorgulayacagınız ve asla yanıtını bulamayacagınız bir hadisedir.
hesabın var mı? giriş yap