• replikas'in zerre albumunden nefesli, enfes şarkı. silüetli, fısıltılı.
    not: kulaklıkla dinleyince, ağızın, şarkı söylemek için açılma sesini duyuyorsun ya hani.. güzel bir şey o.

    bildiğini bilmeyince
    bildiğini kaybettikçe
    sıkışsak da içte
    gördüm deme

    zaman kayar elinden
    kopar her birleşen de
    azaldıkça yerde
    gördüm deme

    zehrini içmedikçe
    gamından çekmeyince
    solacaksak hiçte
    gördüm deme

    körelmiş ışık nerde
    gelmez desen bile
    sonsuz gözlerinde
    bitti deme

    bitti deme
  • ökkkküzzzzz gibi güzel şarkı, oha lan!
    albümü yeni aldım daha 5. şarkısını dinlerken kendimden geçip entry yazmaya başladım. be ne lan?
  • şarkının iki yerinde patlayan ziller ve üflemeli çalgılar partisinde çok janti bir bond kızı edasıyla kendini şaşmak, tepinmek isteği yaratıyor resmen.
  • (bkz: müzik bitti)
  • arkan dönük bana,
    ama duyabiliyorum seni,
    sessiz sedasız çekildiğim
    kuytu köşemden.
    bakamıyorum
    ellerin dolu mu?
    kafamı kaldırsam sanki
    gerçekten gidecekmişin gibi.
    kaldırmıyorum,
    dinliyorum,
    bir şeyler söyle
    ama bitti deme
    gerçek olur gidişin
    kaldıramam.
  • basları, üflemelileri, elektronik sesleri ve de sözleri ile çok çok başarılı bir şarkı. ilk albümlerin de çok az vokal bulunduran grubun, solisti gökçe akçelik' in de nereden nereye geldiğini göstermesi açısından ders gibi bir şey.
  • tekrar tekrar dinlenilesi, baslari beni benden alan replikasi . hatta hic soz falan girmesin, girisi nasilsa o sekilde devam etsin istiyor bazen insan...
  • bittiğini sandığınız anda giren müzikle yerinizden hafif de olsa zıplamanızı ve şaşırmanızı sağlayan mükemmel bir replikas şarkısı. adamlar ne güzel yazıyorlar ya!!
  • ne yapıp etse de, hala aklında izlerken soru işaretleri olan,aman nasıl olsa filmin sonunda çözerim diye düşündüğü dakikalarda filmin ansızın pat diye bitmesi sonucunda sorularına cevap bulamamış bahtsız bedevinin, yanındaki arkadaşına söylemek için aklına gelen ilk tümcelerden biri olabilir pekala. şöyleki:

    - bitti deme (şok olmuş bir halde) . sakın bitti deme lan. hiçbirşey anlamadım yahu ne biçim film bu...
    - bitti hehehe(muzırca bir sırıtışla)
  • hayranlığımı anlatacak sıfat bulmakta zorlandığım gruplardan biridir replikas; aslında kendi başlıklarına yazmayı düşündüm ama doğru yerin bu şarkının başlığı olduğuna karar verdim zira bitti deme üzerinden şekillendi hikayem.

    2005'te tanıştığım replikas'ın ilk üç albümünü*** o kadar fazla döndürmüştüm ki, "yeni albüm çıktığında nasıl dinliycem, nasıl alışıcam? ya eskileri kadar sağlam olmazsa? " diye baya baya düşünmüştüm. 2006'da 2 genç kız ve maruf için çıkardıkları film müzikleri'ni "zaten soundtrack albümü" diyerek geçiştirdim ama 2008'de, bu şarkının da olduğu zerre albümü geldi ve ben bu saçma düşüncelerden dolayı dinlemeyi baya bi' öteledim. "iyi halt etmişsin" deseniz yeridir; böylesine deneysel, progresif, kimilerine göre eklektik işler yapan, çeşitliliğin dibine vurmuş bi' grubun kötü iş yapma ihtimali o kadar az ki, halt etmek işte benimki.

    bu aptallığımdan sıyrılmam 2011'de, uzun zamandır görüşemediğim ve replikas'ı ne kadar sevdiğimi bilen bi' arkadaşımın evinde vuku buldu. "olm zerre de efsane albüm olmamış mı?" dedi, "hala dinlemedim" der gibi bakmama "su katılmamış malsın lan" der gibi baktı, ben de üzerine "haklısın" der gibi bakabildim. "açayım da dinle bari gerizekalı" der gibi bakmasına da "kaçış yok" der gibi bakmamın üzerine taktı cd'yi müzik setine..

    replikas'ın en sevdiğim yanı bana karanlık, kaotik hissettirmesidir. bunu da hayvani bir deneysellikle yapıyor olmaları ayrı bi' tat verir; bir şarkılarında belki onlarca farklı duygu hissetmişimdir her dinlediğimde.

    ilk şarkı* bitip zerre başladığında, halihazırdaki dipsiz karanlıklarına biraz daha ekledikleri sertliği duyunca aklım başımdan gitti resmen. kendimce isterdim zaten daha da sert müzik yapmalarını; hele ki o dönem korhan futacı ve kara orkestra'yla beraber çilekeş'in kendinlerinden beklenmeyecek kadar farklı albümü histeri çalışmaları'nı dinlerken düşündüğüm şeyin yansımasını bu kadar geç duyuyor olmamla kendime sövmem arasında geçen sürede bugün varım yarın yokum, üstüne de dulcinea çaldı ve..

    ilk üç albümden birer favorim vardır: hiç ölü zenci yok, kör taşın kıyısında ve benden yüksek (karanlıktan ve kaostan kastımı bi' nebze anlatabilmişimdir sanırım). bitti deme'yi dinlememin akabindeyse yüzümde aptal bi' sırıtışla "en sevdiğim replikas şarkısı için üç sene geç kalmışım" dedim kendi kendime; bas partisyonu, ardından vokaller (dolayısıyla sözler), ardından gitarlar ve davullar derken bi' de üflemelileri öyle bir yerleştirmişler ki.. dedim "aç! tekrar aç tekrar!" arka arkaya kaç kere dinlediğimi (ve arkadaşımın da benim yüzümden bu duruma maruz kaldığını) hatırlamıyorum. hayvan gibi gideceği belli olan temponun 1:30'da half time'a düşüp tekrar yükselmesi, 2:15'te değişen melodi (ki bu kısma aşık olduğum doğrudur), "bitti deme" sözüyle gelen ve şarkının bittiğini düşündürüp ironinin dibine vurmalarıyla ana melodiye dönüş ve final.

    sonraki şarkılara bi' şekilde geçip albümü dinlemeyi bitirdiğimizde (kaldı ki zerre ve bitti deme'yle birlikte vakt-i kerahat, bozuk düzen, boş vücut, eksik ve ruh feza** da dikkatimi çeken ve çabuk ısındığım parçalar olmuştu), arkadaşıma dönüp "olm zerre de efsane albüm olmamış mı?" dedikten sonra attığımız kahkahayı hatırlarım hala.

    anlayacağınız, güzel anlara vesile olmuş, üzerine bunları yazdıracak kadar sevdiğim ve umarım bir gün sahnede de çalabilirim dediğimdir.
hesabın var mı? giriş yap