• 2020 yılının ilk aylarınddan itibaren bütün dünya devletlerine korku salan pandemiye karşı aşının bulunmasıyla aşı karşıtlarının da aşıya bağlı ( mrna tabanlı biontech/phizer modernaveya geleneksel aşılar olan sinovac oxford vb ) ölümlerden dolayı tüm dünya genelinde muhalifliği bizi tekrardan biyokapitalizmkavramının hayatımızı nasıl değiştirdiğine götürüyor.

    biyokapitalizm kavramına günlük hayatın pratiğinde sürekli olarak tükettiğimiz sebze/ meyve / tahıl ürünlerinden organik sebze meyve, gdo, ata tohumu, doğal tarım kavramlarından ve bunlar arasındaki farklardan aşina sayılırız. elbette gdoyu kötü bilen bünyeler, organik sebze meyveleri tercih ederken farkında olmadan biyo kapitzalizmin kucağına düşüyorlar. biyokapitalizmin çıkış yani başlangıcı 1970'li yıllarda lab ortamında biliminsanlarının tohumların yapısına müdahil olması ve yeni hibrit tohumların üretilmesiyle başladığını söyleyebiliriz.

    bunlar sadece yiyecek olarak düşünmemek gerektiği için memleketin her köşe başında torbacılar kol gezdiği, sedat peker reisin açıklamalarına göre venezüela'dan türkiyeye erkan yıldırım vasıtasıyla gemicikler ile milyarlarca dolarlık mal taşındığı için şuraya da notu bırakalım.
    amsterdam'ın güzel cafelerinde takılan, takılmayı hayal eden, orada içtiği sigaraların kalitesini memlekette bulamayan 40 yaş altındaki kardeşlerimize hatırlatalım. lab ortamında farklı ata tohumlarının yapısına müdahil olunması ve hibrit edilmesiyle amsterdam sokaklarındaki yüksek kaliteli ürünler meydana gelmiştir.

    bir başka örnek daha vererek konunun içeriğini aşıyla kısıtlamamız gerektiğini gösterelim. toplumun ortalamasının üstünde para kazanan beyaz yakalıları keriz gibi silkeleyen başka bir dünya mümkün mottosuyla alternatif bir yaşam tarzını tercih eden fakat özünde kurdukları ekolojik pazarlar, doğal üretim pazarlarıyla beyaz yakalılar haricinde kimsenin ulaşamayacağı kapitallerde üretim ve satış yapanları da bu konuya dahil edebiliriz. - alternatifin dünyanın, iyi insanları ve sistem karşıtı tarafında olma ihtiyacıyla bu hayata tercihen evrilmişler ama işin üretim ve kazanç bpyutunda kapitalizmin tepesindeler maşallah.

    öyleyse biyokapitalizm nedir sorusunun cevabı olarak biyoloji ve ziraat politikalarının kapitalizmle buluşarak yüksek bütçeli lab ortamlarında, teknokentlerde, ar ge çalışmalarının desteklenmesiyle doğanın döngüsünü lab ortamında birebir müdahale ederek ve bozarak sermayeye ( kapitalizm) dahil edilmesi olarak düşünebiliriz.

    bütün bu hikayelerin elbette bir arka planı da vardır. burada aranılan mükemmel tohumlardan ziyade mükemmel insan arayışıdır. biyokapitalizm, ikinci dünya savaşı sırasında ve sonrasında ırksal çözümler üretilemeyince mükemmel insan modeline doğru gitmektedir. tohumlar ve aşılanma bunun sadece başlangıcı ve girizgahıdır diyebilriz.

    (bkz: genom projesi)
    (bkz: nazi toplama kamplarında yapılan deneyler)
    (bkz: nazilerin gayri meşru deneyleri)

    olayı en basit olarak şu şekilde geyiği yapılan durumla da söyleyelim. reha muhtarlı ana haber bülteninin çok izlendiği günlerde sık sık bodrum altında yapılan kaçak organ nakilleri, böbrek kaçakçılığı ve ölen insanlarımızdan çalınanretinalar vs. işte bunların hepsi biyokapitalizme dahildir.
    biraz daha yakın geçmişe gidelim suriye iç savaşı sırasında ışıdisis örgütünün tek para kaynağı yağmaladıkları petrol kuyuları, müzeler gibi gösterilmesine rağmen ittifak kuvvetlerinin hem ışıde saldırdığı hemde batılı zenginler için savaşta ölen, öldürülen, kaçırılan, alıkoyulan, köle olarak satılan insanların bedenlerinin bütünlüğü bozularak organ kaçakçılığı yapıldığını da bilmeyenler için hatırlatalım. bunun bir aforizma olmadığını da dünyanın en iyi organ nakil hastanelerinden birinin ırak / erbilde olduğu detayıyla antalya akdeniz üniversitesinin de özellikle israilli hastalar tarafından organ nakli için tercih edildiğini on yıllardır biliyoruz. hatırlarsanız dünyanın ilk başarılı yüz nakli antalya'da yapılmıştır. buna benzer 3. dünya ülkelerinde çıkartılan bir çok savaşın organ nakli ve biyokapitalizme hizmet ettiği de aşikardır.

    taşıyıcı annelik mesala bir diğer güzel örnek olarak verilebilir. yumurta ve spermi veriyorsun 9 ay sonra bebişin dünyaya geliyor.

    bütün bunlar ölümsüzlük olmasa bile transhümanizme veya 2-3 asır yaşayabilecek insan ömrüne belki de bilinç aktarımına doğru yol alıyor. biyokapitalizmin insan bedeni ve hayatı üstündeki etkisi covid 19 ile oluşan pandemi sayesinde dünyaya ve insanlara nüfuz edilerek geleceğin modern! toplumu şekillendirilmektedir.

    not : aşımı oldum, aşı karşıtı değilim.
hesabın var mı? giriş yap