• biyolojik materyali alıyosun(bkz: enzim). bir cubuğun ucuna takıyosun(bkz: biyosensör). sonra daldırıyorsun çözeltinin içine. çözelti içinde özel olarak aradığın bir molekülün olup olmadığını veya ne miktarda olduğunu sana söylüyor.
  • ilaç araştırmalarda da sıkça kullanılan bir yöntem. ucuzdur ve uygulanması kolaydır. bir de kapalı sistem ölçümleri makbuldür. yine de çalışırken aletin canı istemezse* saçma sapan sonuçlar verip kafayı yedirtebilir. uykkusuz günler geçirtebilir.
  • bir analitle reaksiyona giren seçimli bir biyo tanıyıcı kullanılarak yapılan analiz aracıdır. günümüzde moleküler baskılama (mıp), yüzey plazmon rezonans (spr) yöntemiyle de birleştirilerek çok kapsamlı analizler ve aynı anda birden fazla analizler yapılabilmektedir. biyosensörler, kütle ölçümü, madde tayini gibi ölçümler yapmak için geliştirilirler. hızlı ve ucuz olması tekrarlabilir hassas ölçümler yapılabilmesi kullanılabilirliğini arttırır. savunma (bioterör), ilaç (etken madde hedefleme sistemleri), sağlık gibi alanlarda kullanılmaya müsaitlerdir.
  • biyosensör' ün babası leland c. clark' tır.
  • biyolojik,fiziksel ve kimyasal uyartıları, içinde barındırdığı transdüserler aracılığıyla ölçülebilecek bilgiye çeviren algılayıcılardır.
  • ölçülmesi veya saptanması gereken bir madde(analit), bu maddeyle etkileşime girebilen bir biyolojik madde(biyosensör) ve bu etkileşimi algılayıp elektrik sinyaline dönüştürebilen bir transdüktör(transducer) kullanılarak oluşturulan son yüzyılın en kullanışlı ve verimli biyomedikal cihazlarından biridir.
  • t : biyolojik numunelere karşı seçicilik gösteren bunları işleyerek elektrik sinyaline dönüştürebilen araçlar. günlük hayatta çok sık kullanılıyor. özellikle şeker hastalarının kan glukoz tayinlerinde, gebelik testi de aslında bir biyosensörler, gebelikte kanda hcg olup olmadığını ölçerek sonuç veriyor, gıdaların yine kalite kontrol testlerinde sıkça kullanılıyor.
  • ilerleyen yıllarda, küçük bir kan örneğiyle kanserin ön tanısı konabilecek.
hesabın var mı? giriş yap