biz atatürk çocukları
-
erdoğan berkerin bestesi olan çocuk şarkısı/marşı. şöyledir:
biz atatürk çocukları
tüm ulusun umutları
(x2)
başımız dik, yüzümüz ak
seyrederiz ufukları
(x2)
lal lal laa lal lal laa
lal lal lal lal laaa
(x2)
ne mutlu türk olana
ne mutlu bana
(x2)
ey sevgili büyük ata
rahat uyu, etme tasa
(x2)
seviyoruz seveceğiz
bil ki her an seninleyiz
(x2)
lal lal laa lal lal laa
lal lal lal lal laa
ne mutlu türk olana
ne mutlu bana -
hatırladığım kadarıyla zamanında hemen hemen her 23 nisan şenliklerinde söylediğimiz marştı. yanlız arada bir yerde şöyle bir şey vardı;
biz atatürk çocukları
çok severiz insanları.
şimdi anlıyorum da, ne kadar barışçıl ve önemli bir marşmış. şimdilerde unutulmuş. -
""" kurtuluş savaşı ve türkiye’nin kuruluşu; yoklukların, olanaksızlıkların
ve çaresizliklerin kesişme noktasında başarılmıştır. yoklar ve olmazlar ile yola
çıkan atatürk asla yılgınlık göstermemiş, başaramama gibi bir
umutsuzluğa düşmemiştir. bunun en büyük nedeni türk ulusuna olan
güvenidir. ulus bu güvenin gereğini kurtuluş savaşı’nda yerine getirmiştir. o,
yurt sorunlarının çözümünde de bu gücün bilinciyle hareket etmiştir.
atatürk, türkiye’nin özellikle dış devletlerle olan ilişkilerinde yediden
yetmişe tüm ulusun gücünü yanında gördüğünden, büyük ve asil türk ulusuna
yaraşır bir politika izlemiştir.
geçmişte büyük devletler karşısında izlenen ezik
ve türk ulusunu küçültücü yaklaşımlar son bulmuştur. bu sayededir ki türkiye
cumhuriyeti atatürk döneminde dünyanın en saygın ve dostluğu en fazla
aranan ülkesi konumuna gelmiştir. aşağıdaki anekdot atatürk’ün türk
ulusuna, türk ulusunun da ata’sına olan güvenini yansıtması açısından
güzel bir örnektir:
hastalığını kapsayan son yıllarında, kendisi, hatay meselesinden pek
üzüntülü idi. hatay, misakı millî sınırları içinde ve fakat o güne kadar yurt
bütünlüğüne katılamayan türk toprağı idi. ”yurtta sulh, cihanda sulh.”
vecizesinin sahibi büyük insan, çok sevdiği gençleri ölüme sürüklememek için
türkiye’yi savaşa sokmadan, hatay’ı fransa mandasından kurtarmak için
çırpınıyordu.
doktorların kendisine uzun ve tam dinlenme tavsiye etmelerine
rağmen atatürk bu tavsiyeyi tutmadı. hatay davasına büsbütün sarıldı.
son zamanlarında sanki hastalığı değil, en büyük derdi hatay meselesi; en
büyük arzusu hatay’ı türk toprağına katmaktı. bir akşam umumî bir yerde
rastladığı fransız büyükelçisine yine bu meseleyi açmıştı.
bir aralık “beni üzüyorsunuz!” dedi.
türkçe söylemişti. salonda bu sözü duyan bir genç ayağa kalkarak:
-atatürk, sen üzülme! arkanda biz varız! diye bağırdı.
atatürk başını sesin geldiği yana çevirdi. yüzünde bir sevgi açılışı
vardı. gözlerini gence ve arkadaşlarına dikerek:
-biliyorum çocuğum. bunu bildiğim için, böyle konuşuyorum, dedi. "
arif hikmet par - m. agah önen
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap